“Alt tarafı dünyanın sonu”: Beyaz perdenin ölümle imtihan veren karakterleri

Bu yazıyı paylaş
İçerik

“Alt tarafı dünyanın sonu”: Beyaz perdenin ölümle imtihan veren karakterleri

Yazı: Zeynep Naz İnansal - İllüstrasyon: Mark Hale
ÖNCEKİ Paterson şerefine: Jim Jarmusch’un yalnız karakterleri SONRAKİ Seren Yüce ile orta sınıfın dertleri üzerine: Rüzgarda Salınan Nilüfer

Türkiye’deki ilk gösterimini Filmekimi’nde yapacak olan ve ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenen Louis’nin hikâyesini anlatan Juste la Fin du Monde’dan (Alt Tarafı Dünyanın Sonu) hareketle sinemanın ölmek üzere oldukları haberini almış karakterlerinden bir seçkiye bakıyoruz. Bu yazıda geçen bazı ölümlerin “spoiler” olabileceğini de ekleyelim.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ed Bloom / Big Fish

Tim Burton’ın yönettiği Big Fish, ölüm döşeğindeki bir babanın oğluyla ilişkisini son kez onarma çabasını masalsı bir dille anlatıyor. Abartılı hikâyelerinden ve yalanlarından sıkıldığı babasıyla uzun süredir konuşmayan Will, bu kez tüm hikâyeleri tekrar dinlemeye karar veriyor. İçinde duygusal bir dev, şarkıcı siyam ikizleri, yaşlı bir cadı, oldukça garip bir sirk ve bir kurt adam gibi karakterler olan hikâyelere inanmak gerçekten de güç. Ama hayatının son dakikasına kadar hikâye anlatmayı sürdürmek isteyen Ed, oğluna her hikâyenin mantıklı olması gerekmediğini, hayatın bazen yorumladığımız kadar güzel olduğunu gösteriyor.

Rachel / Me, Earl and the Dying Girl

Me, Earl and the Dying Girl, adından da anlaşılacağı üzere Greg ve Earl adında iki arkadaşın ölmek üzere olan bir kızla kurduğu ilişkiyi anlatıyor. Filmin en başından beri öleceğini bildiğimiz Rachel, lösemi hastası. Greg’in annesinin zoruyla başlayan arkadaşlıkları uzun sohbetler, ortak ilgi alanları ve Greg’in kısa filmleri sayesinde ilerliyor. Bir yerden sonra tedavinin pek bir işe yaramadığını fark eden Rachel, iyice karamsarlaşıyor ve tedaviyi bırakıyor. Tüm senesini onunla geçiren Greg adına üniversiteye başvuran Rachel, kendi ölümüne rağmen onun hayata tutunmasını sağlıyor.

Maude / Harold and Maude

Ölümle ilgili her şeyle fazla ilgili, her fırsatta annesinin ilgisini çekmek için intihar ediyormuş gibi yapan Harold, bir cenazede tanıştığı yetmiş dokuz yaşındaki Maude’a aşık olur. Bu her türlü maceraya açık, çılgın ve hayat dolu kadın, Harold’a hayata farklı bir yerden bakmayı öğretir. Harold, sekseninci doğum gününde Maude’a evlenme teklif eder. Ancak film boyunca seksen yaşın ölmek için ideal bir yaş olduğunu söyleyen Maude çoktan uyku hapları alıp intihar etmiştir. Tüm hayatını dolu dolu yaşayan bu kadına da ölümünün zamanına kendi karar vermek yakışırdı zaten.

Casey Becker / Scream

Wes Craven’in efsanevi Scream serisinin türdeşlerinden farkı, açılış sahnesinde ana karakterini öldürmesiyle belli oluyor. Azılı bir korku filmi hayranı olan Casey, sevgilisiyle film izlemeye hazırlanırken telefon çalıyor. Telefondaki kişiyle bir süre korku filmleri hakkında konuşuyorlar. Durumun garipleşmesi telefondakinin Casey’i izlemekte olduğunu söylemesiyle başlıyor. Daha sonra da bu gizemli ses, sorduğu korku filmleriyle ilgili sorulara doğru cevap veremezse Casey’i öldüreceğini söylüyor. Yanlış cevap veren Casey, katilden kurtulamıyor. Böylece Woodsboro cinayetleri başlamış oluyor.

Satine / Moulin Rouge

Buz Luhrmann’ın görkemli müzikali Moulin Rouge’un başrollerini Nicole Kidman ve Ewan McGregor paylaşıyor. Şair Christian ve dansçı Satine’in Moulin Rouge klübünde başlayan aşkı, Satine’in öleceğini baştan beri bilen seyirci için oldukça hüzünlü. Bir noktada ölümcül hastalığını öğrenen Satine, sevgilisini korumak için kendinden uzaklaştırmaya çalışsa da başaramıyor. Sahnede sevgilisine son bir aşk şarkısı söylüyor ve perdenin kapanmasıyla birlikte Christian’ın kollarında hayata gözlerini yumuyor.

Lester Burnham / American Beauty

Senaryosunu Alan Ball’un yazdığı, yönetmenliğini Sam Mendes’in yaptığı American Beauty, ana karakterinin bir yıl içinde öleceğini söylemesiyle başlıyor.

Kevin Spacey’nin canlandırdığı Lester Burnham, banliyödeki sıkıcı hayatından bunalmış, orta yaş krizinin eşiğinde bir baba. Filmin bize en başından verdiği bu bilgi, Lester’ın çevresindeki herkese şüpheli gözüyle bakmamıza sebep oluyor. Hemen hemen herkes tarafından nefret edilen karakterimizin katilini film boyunca arasak da kendisinin en beklemediğimiz şekilde öldüğünü söyleyebiliriz.

Romain / Le Temps Qui Reste

François Ozon’un Le Temps Qui Reste filmi, öleceğini öğrenen bir karakterin hayatla vedalaşma hikâyesi. Henüz 31 yaşında olan moda fotoğrafçısı Romain, üç aylık ömrü kaldığı haberini alınca kendini bu fikre nasıl hazırlayacağını bilemiyor. Düşük bir kurtulma ihtimali olan tedaviyi reddeden karakterimiz, erkek arkadaşından başlayarak çevresindeki herkesten kendini uzaklaştırıyor. Hastalığından sadece büyükannesine bahseden Romain, son zamanlarını çocukluğundan itibaren geçmişini sorgulayarak ve kendini anlamaya çalışarak geçiriyor.

Roy Batty / Blade Runner

Roy Batty, ya da model numarasıyla N6MAA10816, Blade Runner filminin asi replikant çetesi Nexus 6’in lideri. Diğer replikantlar gibi yalnızca dört yıllık ömrü olan Roy, oldukça zeki, hızlı ve sıkı bir savaşçı. Ölüm zamanı yaklaştıkça hayatı ve insanlığı sorgulamaya başlayan karakterimiz, daha uzun bir hayatı kendi için mümkün kılmaya çalışıyor. Yaratıcısıyla tanışmak, hatta onu öldürmek işe yaramayınca Roy, hayatının öne çıkan anlarını hatırlayıp sakince ölüyor.

Bunlar da var!

Beyaz perdede öleceği haberiyle başa çıkmaya çalışan karakter hikâyelerinde dahasını arayanlara, All That Jazz’in işkolikliği sağlığına mal olan ve hayatıyla işi arasında seçim yapmak zorunda kalan Joe Gideon’ı, My Life Without Me’nin ölüm haberini alınca hayatı boyunca yapmak isteyip fırsat bulamadıklarını aradan çıkaran Ann’i, Oslo, 31.August’un ölmeden önce tüm Oslo’yu yürüyen Anders’i, My Life’ın kendini çektiği videolarla ölümsüzleştirmeye çalışan Bob’ı, The Fire Within’in kendine yaşamak için bir sebep bulmaya çalışan Alain’i ve Biutiful’un ölmeden önce çocuklarını emanat edecek birini arayan Uxbal’ını önerebiliriz.

Image

ÖNCEKİ Paterson şerefine: Jim Jarmusch’un yalnız karakterleri SONRAKİ Seren Yüce ile orta sınıfın dertleri üzerine: Rüzgarda Salınan Nilüfer
Bu yazıyı paylaş