Tabiatın gereği birazcık garipsen: Baby Dee

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Tabiatın gereği birazcık garipsen: Baby Dee

Röp.: Aycan Taşyürek – İllüstrasyon: Aykut Aydoğdu
ÖNCEKİ “Kadınlar savaştan özgün biçimlerde de etkilenir” - Barış İçin Kadın Girişimi SONRAKİ Her şey döngüsünü tamamlar: Earth

Bir zamanlar ağaçlara fısıldayan Baby Dee'nin hayat boyu sürdürdüğü farklı kariyerler gibi "değişim"den ilham alan müziği...

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


Amerikalı müzisyen Baby Dee hayatı boyunca farklı kariyerler denedi. Sokak müzisyenliği yaptı, uzun bir süre New York’ta bir kilisenin orgcusuydu, sonra Atlantik Okyanusu sahilindeki eğlence bölgesi Coney Island’da akordeon çalıp gösteriler yaptı ve bir dönemse kendisi bir ağaç uzmanıydı. Baby Dee, yaşamındaki kariyer, şehir, tarz, cinsiyet, vb. bütün değişimleri besteleriyle birbirine bağlayıp özgün, değişken, hem janrların karışımı hem de janrların dışında bir müzik yapıyor. Şu ana kadar dört albüm çıkartmış olan müzisyen şimdilerde hem turneye çıkıp hem de yeni albümünü yayınlamaya hazırlanıyor. Baby Dee'yi, 28 Mart’ta Salon İKSV’de konser vereceği konser öncesi burada ağırlıyoruz.    

Müzik tarzın her şeyden bir parça içeriyor; farklı janrların karışımı ve doğaçlamanın içtenliğine sahip. Bu kişiliğinin ve geçmişinin bir sonucu mu?
Bilmiyorum. Tavuk muyum yumurta mı bilmiyorum. Doğaçlamayla ilgili şey şu: Bizim için müzik her zaman doğaçlama. Bazen daha çok bazen daha az ama her zaman doğaçlama yapıyoruz ve genellikle ne yaptığımızı biliyoruz. Ya bilmediğimiz zaman? İçine ettiğimiz zamanlarda dışarıya güven yayıyoruz. Yaşamda olduğu gibi sanatta da... Mükemmelin altındaki durumlarda sadece elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.

Son albümün Regifted Light’ı yayınlayalı dört yıl oldu. Yeni bir albüm yapmayı planlıyor musun? Yeni şarkılar besteliyor musun?
Ah, yeni albüm! Yeni albüm çıkacağı için çok mutluyum. Bu albümle ilgili her şeyden çok memnunum. Özellikle de Christina de Vos’un harika sanat çalışmalarından. Regifted Light’ın da kapağını o çizmişti. Bu sefer kolaj yaptı. Ve evet, hepsi yeni şarkılar. İstanbul’da çalacağım setlist yeni şarkılardan oluşuyor. Şaşılacak bir şekilde, kayıt yaptığım grupla birlikte turnedeyim. Bu normalde neredeyse hiçbir zaman gerçekleşmez! Harika bir grup. Davulda Alex Nielson, basta Joe Carvel, gitarda Victor Hererras, kemanda Jordan Hunt.

Müzik kariyerinde başarılı olmak ve geniş bir dinleyici kitlesi tarafından fark edilmek sence az da olsa şans gerektiriyor mu? Bir ağacın birinin evine düşmesi ve senin müziğe geri dönme hikâyeni düşününce...
Daha çok, bir ton şans gerek diyelim. Ve başarı bazen basitçe geri kalan şey. Fark edilmek –bir noktaya kadar– kolay. Eğer tabiatın gereği birazcık garipsen o iş kendi kendine çözülür. Ama anlaşılan o ki zor olan kısım da bu.  

Görünen o ki sürekli bir değişim ve aksiyonu seviyorsun. Birçok farklı kariyer denedin, bir şehirden başka bir şehre taşındın, Amerika ve Avrupa’da turne yapmayı seviyorsun, vs... Bunu müziğine nasıl yedirdin? Sence insanlar genellikle bir değişimin arayışında mı?
Sanırım kim olduğumun değişken bir yanı var. Ama bunu sadece senin söylediğin aynı nedenden dolayı söylüyorum; çünkü bunu müziğimde görebiliyorum ve inişli çıkışlı geçmişimde de görüyorum. Başka birini kıvrandırabilecek değişimlerden geçtim. Tabii kesinlikle başka insanlar için konuşacak vasıfta değilim. Ancak insanlarda gördüğüm kadarıyla bir sonuca varacak olursam genellikle değişimden nefret ediyorlar ve genel olarak değişimi engellemek için uzun yollar kat ediyorlar. Dürüst olmak gerekirse de onları suçlamıyorum.

Multi-enstrümantalistsin, akordeon, arp, piyano, kilise organı çalıyorsun. Bu enstrümanları çalmaya nasıl başladığını anlatabilir misin?
Kötü bir şekilde...

Sokak sanatçısı olduğun zamanlardan aklına ilk gelen anın ne? Bir röportajında hayatının “en tatlı esintili ve en şans eseri dönemi” olarak tanımladığın zamanlardan?
Bir keresinde 6th Avenue ve Bleeker Street’nin köşesinde (New York) bir hanımefendi için çalmıştım; tüm eşyasını bir torbada taşıyıp sokaklarda yaşayan bir kadınmış gibi bir hâli vardı. Hiçbir şey beklemiyordum. Bazı zamanlar apaçık parasız olan insanlar için çaldım (hırslı paragöz bir fırsatçı olmadığımı belirtmek için değil bu çünkü kesinlikle öyleydim). Bana ilkel karikatür çizimlerinden oluşan küçük el yapımı bir kitap verdi. “Sanat! Ne şanslıyım” diye düşündüm ve kitabı açtığımda içinde 50 dolar vardı.

Şarkılarını alışılmadık yapan unsurlardan biri şarkı sözleri ve müziğin aslında uyuşmaması. Ekipçe Utrecht’te senin de sahne aldığın Le Guess Who? festivalindeydik. Performansın sırasında müzik nedeniyle duygusal hissediyorduk ama âniden komik veya garip şarkı sözleri duyuyorduk. Bu da diğer seyircilerde de olduğu gibi bizde gülme isteği uyandırıyordu. Şarkılarının bazıları çubuklar, otobüsler, dişler hakkında. Sözlerin metaforik anlamları var mı yoksa bu sadece alışılmışın dışında olmanın bir yolu mu?
Şarkı sözleriyle ilgili muhteşem olan şey şu ki sözleri ilk yazdığında neredeyse hiçbir zaman gerçekte ne demek istediğini bilmiyorsun. Her şey metafor. Tamamen her şey. Ama çok planlı değil. Bir söz yazarım ve sonra tıkanırım. Bazen yıllarca tıkanıp kaldığım olur. Fakat er ya da geç bir şeyler olur ve şarkı tekrar ilerler. İnsanları şaşırtmak veya şok etmek için farklı ya da alışılmadık olmaya çalışmıyorum. Çok ciddi şarkılar yazıyorum ve onları söylüyorum. İnanılmaz salak şarkılar yazıyorum ve onları da söylüyorum. Bu kadar basit. Kendime bunu yapma izni vermem uzun zaman aldı. Bazı insanlar bundan nefret ediyor ve modun değişmesi nedeniyle ihanete uğramış gibi hissediyor. Daha önce de söylediğim gibi onları suçlamıyorum, bunu tamamen anlayabiliyorum. Fakat yine söylediğim gibi, ciddi şarkılar yazıyorum ve onları söylüyorum, salak şarkılar yazıyorum ve onları da söylüyorum. Ciddi bir şekilde salağım. Buna alışın. Ciddi şarkılardan nefret eden bazı insanlar salak şarkılardan hoşlanıyor. Ve ciddi olan kısımlarda benimle kalacak kadar merhametlilerse işte o zaman bence tam salaklığın zenginleştirici keyfini hak ediyorlar. Aynı şey tersi için de geçerli.

New York’a taşındığın zamanlar ressamdın. Hâlâ resim yapıyor musun? Tablolarını gün yüzüne çıkarmayı düşünüyor musun?
Hayır.

ÖNCEKİ “Kadınlar savaştan özgün biçimlerde de etkilenir” - Barış İçin Kadın Girişimi SONRAKİ Her şey döngüsünü tamamlar: Earth
Bu yazıyı paylaş