A’dan Z’ye: Leonard Cohen

Bu yazıyı paylaş
İçerik

A’dan Z’ye: Leonard Cohen

Yazı: Cem Kayıran, Busen Dostgül – İllüstrasyon: Deniz Pasha
ÖNCEKİ Absürdün realizmi: Juan Ford SONRAKİ Herkes Walkman’ini buldu mu?: 2016 kaset raporu

Albümleri, kitapları, ilham kaynakları, dostlukları ve kendine has yaşantısıyla; Leonard Cohen...

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Birçok efsanevi sanatçının aramızdan ayrıldığı bir yıl olarak hafızalarda yer edecek olan 2016’nın sonlarına yaklaşırken, tüm zamanların en kendine has müzisyen ve şairlerinden biri olan Leonard Cohen de hayatını kaybetti. On dördüncü ve son stüdyo albümü You Want It Darker’ın yayınlanmasından iki hafta kadar sonra, 7 Kasım günü 82 yaşında hayata veda eden Leonard Cohen ve ilginç detaylarla dolu kariyerini A’dan Z’ye masaya yatırıyoruz.

Image

Andy Warhol

Pop kültürüne yön veren sanatçıların başında gelen Andy Warhol ve Leonard Cohen’in (bir arkadaşlık olarak bile tanımlanamayacak) ilişkilerine dair birçok farklı efsane var. 1960’lı yıllarda şiirleriyle yeteri kadar para kazanamadığı düşüncesiyle kendisine yeni ufuklar edinmek için Amerika’ya giden ve burada da Warhol’un ünlü mekânı Factory’de sıklıkla vakit geçiren Cohen’in, burada izlediği bir Nico konserinin müzikal yaklaşımının oluşmasında büyük rol oynadığı anlatılıyor. Bunu anlatan isim de Andy Warhol’un kendisi. Söz konusu olaydan yıllar önce Toronto’daki sergisi için Kanada’da bulunan Warhol’un burada bir arkadaşının hediye ettiği Leonard Cohen imzalı bir şiir kitabına hayran olduğu da biliniyor. Nico ve Lou Reed’le Factory yıllarında yakınlık kurmuş olan Leonard Cohen’in Andy Warhol’un sahnesinde çok belirgin bir şekilde var olduğunu göremesek de Warhol, Kanadalı müzisyenle ilgili spekülatif açıklamalar yapmaktan çekinmemişti.

Bill Bottrell

1980’lerin başlarından bu yana Michael Jackson, Madonna, Electric Light Orchestra ve Tom Petty başta olmak üzere sayısız müzisyenle birlikte kaydettiği albümlerle tanınan prodüktör, besteci ve müzisyen Bill Bottrell, bu yıl Leonard Cohen’in son albümünde karşımıza çıktı. Cohen’in on dördüncü stüdyo albümü olan You Want It Darker’da bu kez prodüktör kimliğini bir kenara bırakıp gitarıyla karşımızda olan Bottrell, albümdeki dokuz şarkıya da katkıda bulundu. Bu arada Bill Bottrell ve efsanevi müzisyen, bir önceki albüm Popular Problems’ın miks aşamasında da birlikte çalışmıştı. Bottrell ile ilgili bir diğer ilginç bir detay ise Michael Jackson’ın “Black or White” parçasının sonlarındaki rap vokalleri seslendiren kişi olması!

CIV/n                              

1954 yılında, Leonard Cohen’in şiirlerini ilk kez yayınlayan dergi olan CIV/n, kısa bir süreliğine yayın hayatını sürdüren Montreal merkezli bir edebiyat dergisiydi. Derginin mart ayında yayınlanan sayısında Cohen’in şiir üzerine eğitim aldığı Irving Layton ve Louis Dudek’in şiirleri de bulunuyordu. 1955 yılında yayınlanan yedinci sayısıyla birlikte sona eren CIV/n, sonradan edebiyat dünyasının önemli figürleri arasında bulunan Gael Turnbull, Robert Currie ve Cid Corman’ın erken dönem çalışmalarına da sayfalarında yer vermişti.

Death of A Ladies’ Man

1960’lar ve 1970’lerin müzik dâhilerinden biri olarak anılan Phil Spector’ın şahsına münhasır yöntemleri ile kaydedilen 1977 çıkışlı Death of a Ladies’ Man, Leonard Cohen’in önceki kayıtlarından farklılık gösteren, folk öğelerden ve müzisyenin minimal yaklaşımlarından uzaklaşan bir albüm. Müzisyenin hayranları ve eleştirmenler tarafından “garip bir albüm” olarak yorumlanan Death of a Ladies’ Man’de Cohen’e eşlik eden elliye yakın müzisyen ve vokalist bulunuyordu. Albüm kayıt sürecinde prodüktör Phil Spector’ın ricasıyla stüdyoya ansızın davet edilen ve “Don't Go Home With Your Hard-on” parçasına vokalleri ile eşlik eden isimler ise Bob Dylan ve Allen Ginsberg olmuştu.

Everybody Knows

1988 yılında yayınlanan I’m Your Man’de yer alan “Everybody Knows”, Cohen’in kariyeri boyunca sık sık bir araya geldiği müzisyen, besteci ve prodüktör Sharon Robinson’la birlikte yazdığı ilk parça. Bir röportajında, şarkının Cohen’in yazdığı sözlerle protest bir kimliğe sahip olduğuna dikkat çeken Robinson, müzikal olarak da yenilikçi ve daha yoğun duygulara yönelmek istediklerinden ötürü vurucu ve sert bir düzenlemeye gittiklerini belirtmişti. Sharon Robinson’ın 2008 yılında yayınladığı ilk solo albümünde de yer bulan parçayı yorumlayan diğer isimlere baktığımızda, Rufus Wainwright, Peter Mulvey ve Dayna Kurtz ile karşılaşıyoruz.

Flowers for Hitler

Müzisyen kimliğinin yanı sıra edebiyat alanındaki üretimleriyle de tanınan Cohen, düz yazı ve şiir üretimlerini çeşitli kitaplarda toplamıştı. Cohen, 1964’te yayımlanan Flowers for Hitler  isimli kitabında, önceki iki kitabının aksine tüm şiirlerine başlıklar vermiş; kitabın önsözü için de İtalyan yazar Primo Levi’den esinlenmişti. Kitabın ismini mevcut gündemle ironi yapmak adına Flowers for Hitler koyan müzisyen, kendisiyle ilgili “romantik” algısını bu kitap ile kırmış ve çeşitli başarısızlıklara odaklandığı üretimlerine yer vermişti. Yüzden fazla yazı ve şiirin yer aldığı kitapta Leonard Cohen’in göndermeler yaptığı isimler arasında Kraliçe Victoria, İskoç şair Alexander Trocchi ve Rus politikacı Aleksandr Kerensky de bulunuyor. 

God Abandons Antony

Leonard Cohen’in onuncu stüdyo albümü olan Ten New Songs albümünde yer alan “Alexandra Leaving” parçasına ilham veren şiir. Yunan şair Constantine P. Cavafy’nin yazdığı şiir, İskenderiye (Alexandria) şehrinde mahsur kalan Mark Antony isimli bir karakteri merkezine alıyordu. Bu şiiri kendine has bir hikâyeye uyarlayan Leonard Cohen bir kelime oyunu yaparak Alexandra isimli bir kadına ithaf ettiği “Alexandra Leaving” parçasını yazmıştı. Parça, Alexandra isimli kadının sembolik bir anlatımla yavaş yavaş ortadan kayboluşunu hikâyeleştiriyor. Cavafy’nin şiirinde şehrin Antony’nin gözünde kayboluşuna gönderme yapan bu hikâye, Cohen’in etkileyici vokalleriyle birlikte dokunaklı ve vurucu bir atmosfer içinde dinleyiciyle buluşuyor.

Hasapiko

Hayatının bir kısmını Yunanistan’daki Hydra Adası’nda geçiren ve buraya duyduğu aşkı birçok kez dile getiren Leonard Cohen, müzikal üretimlerinde de Yunan kültüründen etkileşimler taşımayı ihmal etmemişti. Kasap havası ve sirtaki isimleriyle yaygın olarak bilinen Yunan dans müziği hasapiko, özellikle 1984 yılında yayınlanan Various Positions albümünde kendini fazlasıyla hissettiriyordu. Albümde yer alan “The Butcher’s Song” (Kasap Şarkısı), ismiyle de güçlü bir gönderme yapsa da sanatçının en ünlü parçalarından biri olan “Dance Me To The End Of Love” söz konusu etkileşimin daha belirgin hissedildiği bir çalışma.

I’m Your Man

Cohen’in kült albümlerinden I’m Your Man, Kanadalı müzisyenin synth pop dünyasına adım attığı; synthesizer, drum machine gibi enstrümanlara yer vererek 1980’lerin bu yaygın müzikal estetiğinden fazlasıyla etkilendiği bir çalışma olmuştu. Müzisyenin dört prodüktörle birlikte Los Angeles ve Montreal’de kaydettiği albüm; Kanada, Finlandiya, İngiltere gibi ülkelerde Altın Plak statüsüne erişmiş ve ayrıca Norveç ve İsveç’te Platin kategorisine yükselmişti. I’m Your Man’de yer alan efsanevi kayıt “Everybody Knows”, Cohen’in synth pop türünde yayınladığı işler arasında en yoğun ilgi görenlerin başında gelmiş ve sayısız isim tarafından yeniden yorumlanarak birçok sinema yapımında da kullanılmıştı.

Image

Jikan

Leonard Cohen’in 1990’ların ortasında aldığı Zen eğitimi sonrasında aldığı Dharma ismi. Eski bir dost olan Sasaki Roshi tarafından Mt. Baldy Zen Center’da beş yıllık bir eğitim gören ve Budist geleneklerine uygun bir yaşam süren Leonard Cohen’e bu eğitim sırasında “sessiz olan” anlamına gelen Jikan ismi verilmiş. Leonard Cohen, I’m Your Man: The Life Of Leonard Cohen kitabının yazarı Sylvie Simmons’a verdiği bir röportajda, Roshi’ye kendisine verilen bu ismin ne anlama geldiğini birçok kez sorduğunu ve “İki düşünce arasındaki sessizlik” yanıtını aldığını anlatıyor.

Kiss The Sky

Şarkıları Natural Born Killers, Watchmen, The Escapist ve Shrek başta olmak üzere çok sayıda filmde kullanılan Leonard Cohen’e ait tam yedi şarkı, 1998 yapımı Kiss The Sky filmine eşlik etmişti. Roger Young’ın yönetmenliğini üstlendiği, başrollerinde de William Peterson, Sheryl Lee ve Gary Cole’u izlediğimiz bu romantik filmde kullanılan müziklerin tamamı Leonard Cohen şarkılarıydı. Üstelik “Teachers”, “Dance Me To The End Of Love”, “Waiting For The Miracle” ve “Ain’t No Cure For Love” gibi klasiklerin çalındığı filmin sonunda parça isimlerine yer verilmemiş ve Leonard Cohen’in adı da film ekibinin teşekkür listesi dışında herhangi bir yerde kullanılmamıştı.

Laura Branigan

Leonard Cohen’in Montreal Caz Festivali’nde ilk kez sahne aldığı sene olan 1976, aynı zamanda sanatçının The Best of Leonard Cohen albümünün Avrupa turnesini yaptığı yıldı. Cohen’e eşlik eden orkestrada yer alan Laura Branigan, daha sonra 1980’li yılların popüler isimlerinden olacak ve şarkısı “Gloria” ile Amerika’da iki milyon satış başarısı elde edecekti. Hem albümlerinde hem de konserlerinde geri vokal olarak bugüne kadar sayısız müzisyeni ağırlayan Leonard Cohen’in 1976 yılındaki turnesinden pek çok kayıtta Laura Branigan’ın etkileyici vokallerini duymak mümkün.

Maciej Zembaty

Polonyalı yazar, müzisyen, komedyen ve şair Maciej Zembaty, ülkede kara mizahın en önemli temsilcilerinden biri olarak tanınıyor. Ayrıca Leonard Cohen şarkılarının Lehçe çevirilerini yaparak yeniden seslendiren Zembaty, Kanadalı müzisyenin şarkılarını en fazla yorumlayan isim olarak da biliniyor. 10 albümde 60’dan fazla Leonard Cohen parçası seslendiren Maciej Zembaty, 2011 yılında hayata veda etmişti.

Night Magic

Kanadalı aktör, piyanist ve müzisyen Lewis Furey’nin 1985 yılında Leonard Cohen’le birlikte hem senaryosunu yazdığı hem de müziklerine imza attığı müzikal film Night Magic, şans meleği ile tanıştıktan sonra hayatı değişen bir müzisyenin hayatını konu alıyordu. Tam 2.64 milyon dolara mal olan film prömiyerini 1985 yılında Cannes Film Festivali’nde yapmıştı. “Kanada’nın Oscar’ları” olarak anılan Genie Ödülleri’nde En İyi Orijinal Beste ödülünü kazanan müzikalde Nick Mancuso, Carole Laure ve Jean Carmet rol alıyordu.

O2 Arena

2007’den beri aktif olan ve Londra’nın en büyük kapalı salonlarından olan O2 Arena, kurulduğu günden bu yana konserlerin yanı sıra olimpiyatlara ev sahipliği yapması ile de biliniyor. Yirmi bin kişi kapasitesiyle büyüleyici bir atmosfer sunan O2 Arena’da 2009 yılında bir konser veren Leonard Cohen, aynı yıl bu konserin kayıtlarını Live In London adıyla yayınladı. Londra’daki bu performans esnasında 73 yaşında olan Cohen, “En son 10-15 yıl önce buraya gelmiştim. 60 yaşındaydım, çocuktum, birçok hayalim vardı. Ama artık çok sayıda ilaç alıyorum” açıklamasını yapmıştı. Live in London albümü aynı zamanda Kanadalı müzisyenin kariyerinin DVD formatında yayınlanan ilk albümü olması bakımından da önem taşıyor. 

Image

Pennyroyal Tea

Kurt Cobain, Nirvana’nın üçüncü ve son albümü In Utero’da yer alan “Pennyroyal Tea” parçasını, 1990 yılında, stüdyolarında Dave Grohl ile müzik yaparken yarım saat gibi kısa bir sürede yazmıştı. Şarkının tam olarak ne ifade ettiği veya ne anlama geldiği sorulduğunda ise iki farklı yanıtı vardı. 1990’ların başlarında hippi yaşam tarzı süren kadınların hamile kalmaları hâlinde çocuklarını düşürmek için içtikleri ama aslında bir işe yaramayan Pennyroyal çayına gönderme yapan Cobain, “O dönemde etrafımda bunu içen çok arkadaşım vardı ve gerçekten işe yaradığını sanıyorlardı ama öyle bir şey yoktu” demesinin ardından şarkının asıl anlamını açıklamıştı: “Hasta ve depresyonda olduğum dönemde benim terapim buydu. Ya Samuel Beckett’in Molone Dies’ını okurdum ya da Leonard Cohen dinlerdim, beni daha kötü yapacağını bile bile..." Kurt Cobain, “Pennyroyal Tea” şarkısında şu sözlere yer veriyor: Öbür dünyada bir Leonard Cohen ver bana / Böylece sonsuza kadar rahatça iç çekebilirim.

Rosarium philosophorum sive pretiosissimum donum Dei

Kariyeri boyunca yayınladığı her albüm, kitap ve video klipte ilginç referanslara yer veren Leonard Cohen’in dördüncü stüdyo albümü olan New Skin for the Old Ceremony’nin kapak görselinin hikâyesi de bir hayli ilginç. Söz konusu kapakta yer alan çizim, 16. yüzyıldan kalma bilimsel incelemelerin yer aldığı Rosarium philosophorum sive pretiosissimum donum Dei isimli simyager yazıtlarından alınmış. Bu çizime Leonard Cohen’den önce dikkat çekmiş olan kişiyse, Analitik psikolojinin kurucusu olan İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung. Jung’un The Psychology of Transference isimli makalesinde, söz konusu çizimin psişik zıtlıkların bilinçteki birlikteliklerine işaret ettiğine değindiği çizim, yazıtlarda yer alan yirmi illüstrasyondan biri.

So Long Marianne
Kanadalı müzisyen 1960’lı yılların büyük bir bölümünü sevgilisi Marianne Ihlen ile birlikte, Atina yakınlarındaki Hydra Adası’nda geçirdi. Cohen’in hayatında ona ilham veren en önemli figürlerden biri olarak bilinen Ihlen, özellikle sanatçının ilk iki albümü Songs of Leonard Cohen (1967) ve Songs from a Room’da (1969) yer alan şarkıları yazdığı dönemde Cohen’i büyülemiş kişi olarak tanınıyor. 1960’ların sonlarına doğru Mariannne Ihlen’den ayrılan Leonard Cohen, kendini müziğine vermiş, Ihlen’e adadığı “So Long Marianne”i yayınlamıştı. Şarkı, 1967 çıkışlı albümün B yüzünü açan kayıttı. Marianne Ihlen, geçtiğimiz temmuz ayında hayatını kaybetti ve Cohen’in eski sevgilisinin cenaze töreni için yazdığı mektuptaki sözler, en az şarkı kadar acı verici ve ağırdı: “...Vücutlarımız şu an ayrılıyor ama ben seni çok yakından takip ediyor olacağım. Eğer ellerini yeterince uzatırsan, yakınında olduğumu görecek ve ellerimi tutabileceksin.”

Image

Ten New Songs

Kayıtları 1999 yılının sonlarında başlayan ve 2001 yılının sonbaharında yayınlanan Leonard Cohen albümü Ten New Songs, müzisyenin dokuz yıllık aranın ardından gelen ilk albümü olmuştu. Sharon Robinson’la albümdeki şarkıların yazım aşamalarında birlikte çalışan Leonard Cohen, Ten New Songs’un prodüksiyonunu da Robinson’a teslim etmişti. Robinson ve Cohen’i bir arada gördüğümüz kapak fotoğrafının Kanadalı müzisyenin bilgisayarındaki webcam’le çekilmiş olduğunu da ekleyelim. Ten New Songs, özellikle “In My Secret Life”, “You Have Loved Enough” ve “Alexandra Leaving” gibi parçalarla öne çıkan bir albüm.

Undertow

Cohen diskografisinin tam on birinci albümü olan Dear Heather’da yer alan “Undertow”, Kanadalı müzisyenin ismi anılınca akla gelen ilk şarkılardan biri olmasa da sıkı Cohen hayranları için ilginç detaylar barındıran bir şarkı. “Undertow”, 2004 tarihli albümde yer alan parçalar arasında sözleri en eski yazılmış olanıdır. “Undertow”un metaforlarla dolu sözlerini araştıran sıkı Cohen hayranları, 1980’lerde Hollanda’da kurulan bir Leonard Cohen fan kulübünün çıkardığı Intensity isimli dergide aynı adlı bir şiire rastlamışlardır. Cohen’in şarkı formunu alması yirmi yılı aşkın bir zaman alan bu şiirinin orijinalinin ardından şarkılaşmış sözleri peşi sıra okuyunca ise Kanadalı sanatçının kelimeler üzerindeki üstün hâkimiyeti kendini bir kez daha göstermiş olur.

Various Positions

Müzik tarihine en belirgin izleri bırakan Cohen parçaları “Hallelujah” ve “Dance Me To The End of Love”ın yer aldığı Various Positions albümü, Cohen diskografisinin en önemli kayıtları arasında. 1984 yılında Columbia Records uzantılı CBS’in yayınlamak istemediği albüm daha sonra bağımsız plak şirketi Passport tarafından kabul edilerek aynı yılın sonlarında dinleyiciyle buluşturulmuştu. Çocuklarına yakın olabilmek adına Güney Fransa’da kalan ve yaklaşık beş yıl boyunca hiçbir kayıt yayınlamayan Leonard Cohen, 1979 çıkışlı Recent Songs’un ardından Various Positions ile geri dönmüş ve herkesi kendine hayran bırakmıştı. Tam on yıl önce yayınladığı dördüncü stüdyo albümünde birlikte çalıştığı prodüktör John Lissauer ile Various Positions için yeniden bir araya gelen Cohen’in albümün açılış parçası olan “Dance Me To The End of Love”ı Casio marka basit bir klavyeyle yazdığını ve böylece vokallere eşlik edecek tüm enstrümanları kendisinin rahatça çalabildiğini dile getirmiş olduğunu da eklemekte fayda var. 

Yeni Zelanda

On ikinci stüdyo albümü Old Ideas’ı 2012 yılında yayınlayan Kanadalı müzisyen, bu albüm için hayranlarını sevindiren bir turne programı açıklamıştı. Her biri en az üçer saat sürecek performanslar dünyanın üç farklı kıtasına yayılıyor ve 125 konserlik bir seri ile müzikseverlerle buluşuyordu. 2013 yılının sonlarına dek devam eden turne, 21 Aralık akşamı Yeni Zelanda’nın Auckland şehrindeki performans ile sona erdi ve bu konser, Leonard Cohen’in kariyerinin son konseri oldu. “So Long Marianne”, “Hallelujah”, “Suzanne” gibi şarkılarını seslendiren Cohen’in, sahneden dinleyicilerine verdiği son mesajı ise şuydu: “Eve dikkatli dönün ve hasta olmayın. Hayatınızın her günü aileniz ve sevdiklerinizle birlikte geçsin. Güzel günler sizinle olsun.” 

Zen

Leonard Cohen’in “Jikan” maddesinde de yer verdiğimiz Zen merakına dair hazırlanmış bir belgesel de söz konusu. 1996 baharında Cohen’i Mt. Baldy Zen Center’da görüntüleyen Fransız sanatçı Armelle Brusq’in hazırladığı Mount Baldy Spring 96 adlı 52 dakikalık belgesel, VHS formatında yayınlanmasının ardından birçok televizyon kanalında da gösterilmiş. Dahası diyenlere, sanatçının aynı manastırda geçirdiği günlerde yazdığı şiir ve şarkı sözlerini 2006 yılında Book Of Longing adlı bir kitapta bir araya getirdiğini de ekleyelim.

Image

 

 

ÖNCEKİ Absürdün realizmi: Juan Ford SONRAKİ Herkes Walkman’ini buldu mu?: 2016 kaset raporu
Bu yazıyı paylaş