Taner Ceylan sordu: Sanat total özgürlük olabilir mi?

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Taner Ceylan sordu: Sanat total özgürlük olabilir mi?

ÖNCEKİ Joe Coleman seçti: Gnostik inanç çerçevesinde yazılmış The Thunder, Perfect Mind şiirine bir bakış SONRAKİ Molly Crabapple seçti : Kuir, feminist ve yaratıcı Porto Riko protestolarından bir kesit

 

"'Sanat total özgürlüktür.' Bu mümkün mü? Bulunduğumuz zamanlarda bu tür bir sanat mümkün mü? Aynı zamanda bir sanatçı olarak bu ayrıcalığı kendimize tanıyor muyuz? Bu bir risk midir? Eğer öyleyse bu risk göze alınır mı? Aynı zamanda böyle bir sanatı izleyebilecek sanatsever var mı? Buna hazırlar mı? Estetiği dışlamadan güzelliği ve çirkinliği bu özgür alanda var etmek mümkün mü? 
Neden özgür değiliz?” 

Taner Ceylan

(Fotoğraf: Emel Ernalbant)

Image

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ahmet Öğüt, Aslı Çavuşoğlu, Deniz Aktaş ve Taner Ceylan tartışıyor: "Sanat total özgürlük olabilir mi?"

Türkiye resim sanatının önemli figürlerinden, en son Venedik Bienali’nde Marianna Vecellio’nun kürasyonuyla gerçekleşen The Piedmont Pavillion karma sergisinde Volpedo’s The Fourth Estate başlıklı işini sergileyen Taner Ceylan, sanat ve total özgürlük arasındaki ilişkiye dair aklını meşgul eden bir soruyu çeşitli sanatçı dostlarına yöneltti. Ressam Deniz Aktaş ve multimedya sanatçısı Ahmet Öğüt’ün kelimelerle cevap verdiği soruya Aslı Çavuşoğlu’ndan ise bir fotoğrafla cevap geldi. Ceylan’ın kendisinin de yanıtladığı sorusuna sanatçılardan gelen cevaplar, sanat ve özgürlük arasındaki ilişkinin farklı katmanlarını ortaya çıkarıyor.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ahmet Öğüt yanıtlıyor:
“Bu soruna şu an dört günlüğüne geldiğim, doğduğum şehir Diyarbakır'dan cevap yazıyorum. Hayatımda ilk defa tiyatro izlemeye bu sehirde gitmiştim, Shakespeare'in Kısasa Kısas oyunuydu, hiç unutmam, o deneyimden çok esinlenip, tiyatroya sonra tekrar tekrar gitmeye devam etmiştim. Dün neredeyse tamamıyla terk edilmiş ve boşalmış şehrin zamanında açılan ilk alışveriş merkezi Diyar Galeria'da Mem û Zîn destanını izlemeye gittiğimde de, ‘Ben tiyatro izlemeye neden sadece bu şehirde gidiyorum’ diye tekrar sordum kendime. Türü geleneksel ya da avangart olsun fark etmez, sanatın genel olarak hayatta oynadığı rolü, deneyimin nerede ve ne zaman yaşandığı eksenine dikkat ederek düşünmek ve anlamak lazım. Bir yerde sanat sadece zaman öldürmek için yapılan, deneyimlenen bir aktivite iken, başka bir yerde sanat zaman kazanmak için yapılan, deneyimlenen bir araç olabiliyor. Tam da bu yüzden sanat sadece eğer istersek, inanırsak özgürdür. Hem uygulayan, hem de deneyimleyen için. Estetik kararlar da bu sürecin her zaman parçasıdır.”

Image

While Others Attack,  bronz heykel figür serisi
İnsan figürleri: Her biri 100 x 93 x 76 cm
Köpek figürleri: Her biri 57 x 49 x 44 cm.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Aslı Çavuşoğlu yanıtlıyor:

Image

Sanat total özgürlüktür 12.09.2019, Büyükada. Uygulama: ÖY Foto: AÇ

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Deniz Aktaş yanıtlıyor:
“Öncelikle sosyal formasyonlarda total bir özgürlüğün mümkün olduğunu düşünmüyorum. Sanat birçok farklı anlamda özgürlükler alanını oluşturabilir, ama bu sınırsız bir özgürlük kavramına karşılık gelmeyecektir. Zamana ve mekâna bağlı olarak değişen çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir bu. Özellikle konvansiyonel sanat anlayışlarını bir yana bırakırsak (çünkü zaten belirlenmiş ifade biçimlerine dayalı bir alanını oluşturduğu için...), bu süreci güncel sanat pratikleri üzerinden okumaya çalışırsak, ortaya konan yeni ve farklı ifade biçimleriyle insanın algı ve deneyimlerinin belirli noktalarda ve açılarda sınırlarını zorlayabilen, geliştirebilen ve değiştirebilen bir yapıda olduğu doğrudur. Bu anlamda sanatın yaratıcı bir özgürlük alanını oluşturabilecek büyük bir potansiyeli içerisinde barındırdığını söylemek mümkündür.

Total bir özgürlük anlayışıyla gerçekleştirilen bir sanat pratiği ise toplumsal süreçlere dahil olduğu noktada, içinde bulunduğu sosyal formasyona bağlı olarak çeşitli düzeylerde risk taşır elbette ki. Sanatçının ayrıcalıklı özgür bir ifade hakkını kendinde görmesi, bu sürecin ortaya çıkaracağı risk düzeyi ve biçimi ise içinde bulunulan toplumsal sürecin yapısına bağlı olarak değişir.

İzleyicinin bu tür bir ifade biçiminin ortaya çıkaracağı riski kavrayışı da yine toplumsal düzeyde sanatın varlık biçimi, kavranış düzeyi ve yaratılan izleyici profiline bağlı olarak değişecektir.

Sanatta estetik bağlam güzellik ve çirkinlik ikileminden öte hakikat ve bilgiye dayalı göstergeler olarak bakmak belki daha doğru olacaktır.”

Image

“Yokyerler”, kağıt üzerine mürekkepli kalem, 70x100 cm, 2016

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Taner Ceylan yanıtlıyor:
“Günlerdir Bant Mag.’a sunduğum öneriyi düşünmekteyim. Kabul etmeliyiz ki özgür değiliz, birçok alanda özgür olamıyoruz. Hatta özgürlüğü istemiyoruz da. Kendimizi rahat ve özgür hissettiğimiz bir çok hapishane içindeyiz. Bunu seçmek de bir özgürlük olduğu gibi özgürlüğün kendisi de asla hiç kolay bir mesele değil. Örneğin yanına sırt çantanı alıp, dünyayı dolaşıp, her yeri görüp, yeni insanlarla tanışıp, yeni maceralara atılmak mı özgürlük? Yoksa tuvalin başına oturup resim yapmak mı? Bu iki seçenek arasında sanatçı neyi seçer?

Sanatın artık tek bir tanımı yok, son yüz yıldır estetik de ana bir koşul değil artık. Ama evet, sanat total özgürlüktür, buna katılıyorum. Düşünceleri en doğru ve verimli şekilde aktarmanın yolunun da estetikten geçtiğini biliyorum. Malzeme ve teknik hâkimiyet bu anlamda kritik bir rol oynuyor. Tolstoy’un dediği gibi, ‘İnsan neyle yaşar?’ Bireysel olarak bunun cevabını gerçekten bulduğumuzda özgürüz. Arzu ettiğin ve istediğin gibi yaşamaktır özgürlük. Sanat bu dürtüyle yapılmaya başlanmaz ise, zaten en başta amacından sapmış oluyor. Sanat yapmak bu yüzden içeriğinden bağımsız olarak siyasi bir eylemdir. İster çiçek böcek yap, ister siyasi içerikli işler üret. Çünkü birey olarak sanatçı, ‘ben istediğimi yapıyorum, herkesten ve her şeyden bağımsızım’ diyerek yola çıkmıştır. Gerisi hikâye, bundan daha âlâ bir aktivizim yoktur, aslolan ve geriye kalacak olan söz değil yapıttır! Sonrasında yapıt her sergilendiğinde kendisini tekrar tanımlayacaktır, hakkında sonsuz kere yazılacaktır. 

Bu yüzden çıplak parmakla giyinik insanlara işaret edenlere temkinli yaklaşırım. Çünkü sanatçının ‘sen ne ürettin’ deme hakkı vardır. Ancak buna rağmen (çoğu zaman sanatın bir yatırım aracına dönüşmesinden dolayı) sanatçı bileklerine kelepçeyi takar. Arz ve talep gidişatı her zaman değiştirir. Bu sistemin dışında kalmayı ya da buna rağmen kendi biyosferinde üretmeyi başaran sanatçı kendi içindeki şeytanlarıyla başbaşa kalır. Belli bir eşik vardır, yalnızlığın ve gerçek suskunluğun sonucunda bir pikabın iğnesinin pilağı belli bir titreşim hızında tanıyıp melodiye dönüştürdüğü ana benzeyen... İşte o büyülü anda Vermeer, Balthus, Delvaux, De Chirico, Bacon gibi yeni gezegenler belirmiştir. Görünmeyeni ilk kez onlar görmüş, duyulmayanı ilk kez onlar duymuştur! Çünkü kendilerini var olandan tamamen soyutlayacak kadar özgür olabilmişlerdir.”

Image

I Love You, tuval üzerine yağlıboya, 140x200 cm, 2016

 

 


 

 

 

ÖNCEKİ Joe Coleman seçti: Gnostik inanç çerçevesinde yazılmış The Thunder, Perfect Mind şiirine bir bakış SONRAKİ Molly Crabapple seçti : Kuir, feminist ve yaratıcı Porto Riko protestolarından bir kesit
Bu yazıyı paylaş