Adaletsizliğin dürtüleri: Shadi Alzaqzouq

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Adaletsizliğin dürtüleri: Shadi Alzaqzouq

Röp: Ege Yorulmaz
ÖNCEKİ Köklerin, masalların ve yeşilin huşu içinde buluştuğu yer: Sylvania SONRAKİ Yeni albümleri üzerinden karşılıklı sohbet: Mabel Matiz ve Hakan Vreskala

“Bazen haksızlığa o kadar kızıyorum ki sevdiğim için mi yoksa sadece intikam için mi resim yaptığımı merak ediyorum.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bingazi doğumlu Filistinli sanatçı Shadi Alzaqzouq, 2005’ten beri Paris’te yaşıyor. Fransa banliyöleri, Arap baharı ve punk isyanını kesiştirebilen işlerinde çelişkilere ve mizaha daima alan var. Gerçekçi tablolarıyla toplumların psikolojisini ve farklı kimlikleri eşelemek istiyor. Sanatçıdan Fransa’daki deneyiminin ona neden toplumların artık duyu ve duygularıyla değil, kafalarıyla yaşadığını düşündürüyor olması ve daha birçok konuda yanıt aldık.

Image

Image

Göçmen bir aileden geliyorsun, sürgünde doğdun ve büyüdün, babanı da geride bırakarak Al Kufrahdan Gazze’ye taşındın. Büyürken seni bugün olduğun sanatçı olmaya teşvik eden ve çalışmalarında etkili olan belli bir an/olay akla geliyor mu?
Gençken babam benim ve kardeşlerimin okuldan sonra diğer çocuklarla dışarıda oynamamıza izin vermezdi. Savrulup gideceğimizden korkardı ve aile olarak sağlam bağlarımız olmasını isterdi. Böylece arkadaşlarımızı eve çağırmaya başladık. Onları çekebilmek için güzel biçimde karşılar, duvara Allah’ın adıyla kaligrafi yapar ve dev Mickey Mouse çizerdim. Bu hakikaten de başlangıçtı, zira bundan sonra artık pek o kadar şeffaf hissetmemeye başladım.

İşlerimi etkileyen ilk kayda değer olay 1987’de başlayan ilk intifadaydı. Gençtim ve anlamını tam kavrayamıyordum; ama bütün gördüğüm, saf bir enerji, sürekli devam eden hareket, isyan, gizemli isimsiz fedailerin tehlikeyle oynayışı ve işgal ordusu tarafında kovalandıklarıydı. Tutulup kalmıştım. Sanırım sokak sanatını sevmemin sebebi bu; bana intifadayı hatırlatıyor.

Böylesi kışkırtıcı işler çıkarmaya iten temel dürtülerden bahsedecek olursak, baskı gören bir coğrafyada yaşamış olmak, sanatsal ifadenin eksikliği, özgürlük, adaletsizliğe ve şiddete baskın gelmek Çalışmalarınızda asıl değinmek istediğiniz mevzu(lar) neler?
Asıl olarak adaletsizliğin dürtüsüyle hareket ediyorum. Karanlık ve ciddi konulardan bahsetmeyi her zaman sevdim; ama mizahla. Ve Fransa’da olduğumdan beri, insanların Filistin’de olanlara karşı kayıtsızlığı karşısında dehşet içindeyim. Sözde “insan hakları”nın doğduğu ülkenin kendi insaniyetini kaybettiğini görüyorum. Bu toplum artık duyuları ve duygularıyla değil, kafasıyla yaşıyor. Bu eserlerime yeni ve güçlü bir yön verdi.

Image

Image

Resimlerinden biri (“After Washing”) Dubai’de bir sanat fuarında sansürlendi. İşin rahatsız ediciliğinden memnuniyet yaşadın mı, yoksa bu anlamda politik bir sanatçı sayılmamayı mı tercih ederdin?
İşim rahatsız edici olduğu için mutluyum ama aynı zamanda kendimi aslen politik bir sanatçı olarak tanımlamıyorum. Ben popüler kültürün ürünüyüm, politik oyunlardan ve politikadan hiç anlamam; ama hislerimi ifade etmek ve ne toplumun ne de başkasının beni kontrol edebileceğini göstermek istiyorum. Bu benim punk tarafım. Daha çok toplum psikolojisi, kimlikleri eşelemekle ilgileniyorum.

Baskıcı devletler tarafından yönetilen coğrafyalardaki (politik) sanatın otosansürle ilişkisi üzerine düşünce ve gözlemlerin neler? 
Bir noktada aslında hepimiz içinde yaşadığımız topluma göre az çok kendimizi sansürlüyoruz diye düşünüyorum. Böyle olduğu için üzgünüm, ama insanın ailesini koruması gerekiyor. Kendi kendini sansürlersin ya da saklanırsın.

Image

Image

Arap Baharı sana daha büyük bir umut ya da cesaret verdi mi? O zaman Paris’te mi yaşıyordun?
Ah evet. O sırada Paris’te yaşıyordum. İlk Tunus’ta başladığı sırada bana çok umut vermişti. Arap olduğum için yeniden gurur duyduğumu hatırlıyorum. Kimliğimin hakkını aramak gibiydi. Böylesine bir isyanı yapabildiğimize inanamıyordum. Sonra politik çıkarlara dönüşüp koltuk savaşı uğruna hedeften saptıklarında bu umut yine parçalanıp dağıldı. 

En son işlerinden Muslim Punk serisini Paris’te tamamladın ve bu seri popüler kültüre dair canlı izler taşıyor. Şehrin hangi özelliği seni İslamî figürleri, punk kültürünü ve Paris’in “klas görüntülerini harmanlamaya itti? Ve punk’ın lafı geçerken, neden özellikle punk? Senin için punk’ın anlamı nedir?
Öncelikle, şehir manzaralarını gerçekten severim. Amacım karakterimi ait olmadığı tarihî yerlerde göstermek, böylece de kültür şoku yaratmaktı. İslamî partiler Mısır ve Tunus’ta liderliği ele aldığında, Fransız medyası İslam hakkında çok fazla konuştu. Aynı zamanda toplumda İslam karşıtı duygular da artıyordu. Punk’ın toplumun dışında kalmaya çalıştığını, toplumun da İslam’ı bir kenara koymaya çalıştığını görüyorum, böylece de bağlantıyı kurdum.

Image

Fransa’da içinde yaşadığın kültürün önemli meseleleri ifade edişi üzerinde ne gibi etkileri oldu? Algında ve yorumlamanda kayda değer herhangi bir değişiklikten bahsedilebilir mi?
Hayır aslında değişmedim, ama Gazze’deyken kendimi ifade etmek, farklı olmak zordu. Şimdi doğru yerde olduğumu hissediyorum. Burada kendim olmayı, dilediğimce giyinmeyi, istediğimi söylemeyi seçebiliyorum. Çok daha özgürüm, bu kesin.

Muslim Punk serisindeki, mizahî dokunuşlara sahip işlerinin aynı zamanda ciddi de olabilmesi inanılmaz. Bunu konuyu olduğundan daha dramatik göstermemek için mi yapıyorsun? Bu işi nasıl dengede tutuyorsun?
Mizah katmak işi izleyen tarafından daha kolay izlenir hâle getirmenin yanısıra dramayı da daha güçlü yapıyor. Denge kendiliğinden ortaya çıkıyor, kontrol altında değil. Resimlerim gerçekten kendi mizah anlayışıma benziyor.

Image

Image

İşlerinin dünya çapında izleyiciye ulaşma şeklinden memnun musun?
Aslında tam değil. Arap dünyasında bu tür sanat eserlerini göstermek çetrefilli bir iş. Benim çalışmalarım oralar için yeterince dekoratif değil. Avrupa’da ise belki de rahatsızlığa sebep oluyor.

Bugünlerde en çok nede ilham buluyorsun?
İlhamımı insanlardan ve müzikten alıyorum, ama şu aralar en çok üç yaşındaki en büyük oğlum Joseph’dan.

Image

Image

Yıllar içinde tekniğin nasıl gelişti?
Aslında teknik benim için bir oyun alanı. Teknik değiştirmeyi seviyorum. Şimdi gerçekçilik etrafında takılıyorum, zira bu tekniğin Arap dünyasında hâlâ çok nadir bulunduğunu düşünüyorum ve karmaşık bir teknik üzerinde çalışmak istiyorum.

Sanatsal gelişme sürecinde farklı yapmış olmayı dilediğin şeyler var mı? Yoksa ilerlediğin halden memnun musun?
Kalıcı olarak hâlâ yolumu, serilerimi, gerçekten beni yansıtan, kendimle yüzde yüz dürüst olan serileri aradığımı düşünüyorum. Bazen haksızlığa o kadar kızıyorum ki sevdiğim için mi yoksa sadece intikam için mi resim yaptığımı merak ediyorum. Huzurlu değilim, sanatımın ilerleyişinden memnun muyum? Pazartesi evet, salı hayır…

Sanatının bambaşka bir yöne gideceğini düşünüyor musun? Sence gelecekte tamamen farklı bir kavramı işler misin?
Sanatım değişir mi bilmiyorum; ama emin olduğum şey resim yapmayı asla bırakmayacağım.

Şu anda neredesin, ne üzerinde çalışıyorsun?
Şimdi resmin kendisiyle ilgili derin düşünceler içindeyim; teknik, renkler, fırçalar. Belli bir konu üzerinde düşünmeme iznindeyim.

(Çeviri: Eda Güngör)

ÖNCEKİ THF İlan SONRAKİ Yeni albümleri üzerinden karşılıklı sohbet: Mabel Matiz ve Hakan Vreskala
Bu yazıyı paylaş