Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Tekinsiz ve akışkan: Miyagi Pitcher
Yazı: Cem Kayıran, İllüstrasyon: Barış Şehri
Güney Amerika’nın elektronik müzik üretiminin nabzını tutan Peru merkezli bağımsız plak şirketi Chip Musik’in son dönemde çeşitli kayıtlarını yayınlamasıyla tanıştığım Miyagi Pitcher, farklı uçları kesiştirdiği prodüksiyon anlayışıyla ilk şarkılardan merak uyandırmayı başardı. Nisan ayının ortalarında ilk uzunçaları Honey’yi Chip Musik aracılığıyla servis eden Miyagi Pitcher, “hazırlık aşamasında damarlarının elektriklendiğini hissettiğim" dediği albümünde sanki kulaklarınızın içinden eriyerek beyninize yayıldığını hissettiğiniz sonik katmanları kimi zaman tek başlarına kimi zaman da etkileyici ritmik düzenlemelerle servis ediyor.
Albümde kompozisyonu ve prodüksiyonu Pitcher’a ait olan on bir şarkıyla birlikte iki remiks ve bir de cover bulunuyor. Slowdive’ın 1995 yılında yayınladığı Pygmalion albümünde yer alan “Crazy For You” parçasını bir anlamda bozarak “C4U” isimli nefis bir şarkıya dönüştüren Pitcher, özellikle parçanın orijinalindeki atmosferi koruyarak kendine has bir şekilde yorumlamasıyla takdiri hak ediyor. Albümün Cassie Leclair’le düet olan iki şarkısından ilki olan “Drendita” ve ilk klip şarkısı olan “Dreams”, Miyagi Pitcher albümünde duyabileceğiniz iki farklı yaklaşımı gözler önüne seren iki parça olarak da öne çıkıyor.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Krautrock ve tekno harmanı yepyeni bir dil: Not Waving
Yazı: Ege Yorulmaz, İllüstrasyon: Türksen Kızıl
Not Waving, bir yarısı Sam Willis olan Walls isimli elektronik müzik projesinin diğer yarısı Alessio Natalizia’nın son dönemde üzerinde çalıştığı solo projesi. Not Waving’in müziği, deneysel bir çeşit elektronik müzikle darkwave tekno arasında bir yerlerde konumlandırılabilir. Geçmişte noise, post-punk ve krautrock’a ilgi duyan ve bu janrlarda üretim yapan Natalizia’nın son albümü Animals’da ortaya çıkardığı iş, geçmiş müzikal yolculuğundan oldukça etkilenmiş bir deneysel tekno projesi.
Not Waving adıyla pek çok tekno miks ve set paylaşan müzisyen, geçtiğimiz aylarda çıkardığı ilk uzunçaları Animals’da post-punk esintili organik sesleri, hip tekno beat’leriyle oldukça deneysel bir şekilde harmanlamış. Not Waving projesinin ismi de, Stevie Smith’in “Not Waving But Drowning” isimli şiirinden gelmesiyle, projeyi dinleyicisine bir tık daha sempatik hale getiriyor. Not Waving’in deneysel gürültücülüğü herkese göre olmayabilir ama hem Not Waving, hem de Natalizia’nın diğer müzik projeleri Walls ve Banjo or Freakout dinlemeye bir şans vermeyi kesinlikle hak eden projeler.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Funk’ın vücut bulmuş hali: Boulevards
Yazı: Nazlı Dönmez, İllüstrasyon: Naz Tansel
Nisan başında yayınladığı albümü Groove! ile radarımıza bomba gibi giren Boulevards, ya da gerçek ismiyle Jamil Rashad, kendini “Funk’ın vücüt bulmuş hali” olarak tanımlamakta hiç de haksız sayılmaz. North Carolina’dan kopup gelen bu adamı yetmişlerde Studio 54’te Diana Ross’la disko eşliğinde dans ederken de görebilirdik pekala. Funk’a elektronik dokunuşu, pop ve old-school hip hop tınılarıyla buluşturan enerjik soundu ve arsız, alaycı vokalleriyle, Boulevards’ın dileği herkesi sabahlara kadar dans ettirmek!
Groove! albümü funk müziğe saygı duruşundan öte, yeni ve modern bir funk çağının öncüsü niteliğinde. “Cold Call”, “Move and Shout” gibi parçalarında rastladığımız caz tınılarından, güçlü bas geçişlerine, tüm albüm incelikle dokunmuş, güçlü bir duruşun habercisi. Prince, Rick James gibi iddialı isimlerden ilham aldığını söyleyen, enerjisiyle adını daha sık duyacağımızdan emin olduğumuz Boulevards’ın etkileyici bir sosyal medya hâkimiyeti de var. Ekim sonlarında yayınlanan “Got to Go” klibinin ardından Boulevards, şimdilerde North Carolina’da Winston-Salem’de yer alan Phuzz Phest’te boy gösterip, katılımcıları eğlendirmekle meşgul.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Deneyselliğin sularında özgürce yüzen ikili: Bür Gür
Yazı: Busen Dostgül, İllüstrasyon: Burak Dak
Los Angeles’ta yaşayan ve müzik yapmaya meraklı iki arkadaş olan Corbin Clarke ve Makan Negahban’ın boş zamanlarını değerlendirmeleri sonucunda ortaya çıkardığı ilginç kayıtlar, 2013 itibariyle Bür Gür ismi altında yayınlanmaya başlıyor. Bür Gür, trip hop temelli, pop ve elektronik öğelerin ağır bastığı kayıtlarına ayak uyduran şahane vokallerle oluşturduğu şarkılarıyla biliniyor. Neredeyse her şarkılarında rastlayacağınız deneysel müdahaleler, grubun kimliği haline gelmiş diyebileceğim kadar fazla. Bu arada, şimdiye kadar yayınladıkları birkaç videoya bakacak olursanız, ikilinin yenilikçi metotlara ne denli düşkün olduklarını daha rahat anlayabilirsiniz.
Sakin melodilerine eşlik eden temponun her daim yüksek olduğu şarkılarda, dinleyeni dans etmeye teşvik eden gitarlar Bür Gür’ün enstrümanlarla ne kadar haşır neşir olduğunu ispatlar nitelikte. Diğer yandan, parçalara usta bir şekilde yerleştirilmiş synth melodileri, elektropop ve trip hop türüne de sıkıca bağlı olduklarını gösteren detaylardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle Panda Bear, Animal Collective veya Dan Deacon seven müzikseverlerin aşina olduğu tarzda vokallerle ilk saniyesinden itibaren dinleyeni saran şarkılarıyla Bür Gür, son albümleri Have You Lost Your Faith in God? ile Los Angeles’ın son aylardaki en dikkat çeken çalışmalarından birine imza atmış.