Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

Yazı: Cem Kayıran, Ege Yorulmaz, Busen Dostgül, Nazlı Dönmez - İllüstrasyon: Gizem Winter, Hilal Can, Muzaffer Gümüşsu, Beliz Oral
ÖNCEKİ Soyuz Microphones ve son Brazzaville albümü üzerine: David Brown SONRAKİ Bir ustaya kendi kelimeleriyle veda: Abbas Kiarostami

Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Dinleyicisine eşlik eden şarkılar: Jinsang
Yazı: Cem Kayıran – İllüstrasyon: Gizem Winter

2010’lu yıllarda ev stüdyolarının ve internet üzerinden paylaşım alanlarının gelişmesiyle dünyanın dört bir yanından yüzlerce prodüktörle tanışma imkânı bulduk. Kimi zaman lo-fi teknolojilerle bir evin odasından çıkan prodüksiyonlardaki fikirler birkaç yıl içerisinde daha cilalı stüdyo üretimlerinin kapısını açarken, bazı müzisyenlerin de ilk baştaki tutumlarında ısrarcı olduklarını gördük. Jinsang da son iki yılda yayınladığı üç albüm ve bir EP’de, müzikal üretim anlamında metodik olarak çok büyük değişikliklere gitmese de, birçok yeni fikre ve deneye açık olduğunu ispat etmeyi başarmış bir prodüktör.

California’da yaşayan Jinsang, tüm dikkati üzerinde istemeyen, dinleyene birçok farklı ortamda rahatlıkla eşlik edebilme potansiyeli taşıyan parçalar yapıyor. Hip hop ve smooth jazz ekseninde dolaşan altyapılar üzerine inşa edilen jinsang parçaları, kimi zaman beklenmedik katmanların eklenmesiyle birçok sürprizi de beraberinde getiriyor. Tamamı üç dakikanın altında olan yirmi altı şarkıdan oluşan Solitude. isimli son Jinsang albümü bu yılın başlarında yayınlandı. Baştan sona kusursuz bir akışla ilerleyen albüm, DirtyBeauty etiketiyle sınırlı sayıda kaset formatında basıldı.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bir bisiklet ve biraz kâğıtla yapılan tekno: Jacques

Yazı: Ege Yorulmaz – İllüstrasyon: Hilal Can

Jacques, kendi koyduğu isimle Transversal Techno yapan bir elektronik müzik sanatçısı. Paris’te kurulan G-spot isimli sanat kolektifinden ayrıldıktan sonra yine Paris’te müzik yapmaya devam ediyor. Jacques’ın kullandığı sesler çoğunlukla doğadan ya da kendi kaydettiği günlük hayatta kullanılan objelerden geliyor. Bu anlamda sanatçının müziği kendine has ve oldukça tok seslerle dolu.

Geçtiğimiz aylarda yayınladığı “Phonocose #1” isimli videoda Jacques’ın çalışma düzeneğini ve aralarında bir bisiklet, bir kalem, birkaç parça kâğıt olan, seslerini çıkardığı kaynakların birçoğunu görebiliyoruz. “Phonocose”, Jacques’ın müziğinin en minimal seslerden yola çıkarak aşama aşama karmaşıklaşmasını gösteren bir video olmasının yanında, aynı zamanda öncesinde oldukça gizemli bir imajı koruyan sanatçının gerçek bir insan olduğunu görebildiğimiz ilk video. Jacques’ın, “Her şey muhteşem” anlamına gelen ilk resmi EP’si Tout est Magnifique, Pains Surprises’dan 2015 yılı içinde çıktı.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Âşıklar ve günahkârlar için: VoX LoW
Yazı: Nazlı Dönmez – İllüstrasyon: Muzaffer Gümüşsu

2014 yılından beri aktif olan Parisli duo VoX LoW, eğlenmeye olan iştahları sebebiyle çocuksu sayılabilir. Üstelik son derece oturmuş, yoğun, baştan çıkaran bir tınıları ve umursamaz bir tavırları var. Kim için ürettiklerini gayet iyi biliyorlar, “rock ve rave meraklıları için, âşıklar ve günahkârlar için” müzik yapıyorlar. Tarzlarını basitçe “oldwave” olarak tanımlayan ikilinin 2015 yılında yayınladığı Cast Upward, Through the Waves, A Ruby Glow/Velvet Keats isimli ilk EP’si açıkça dumanlı, tehlikeli bir evrene davet gibi. Geçtiğimiz günlerde yayınladıkları Trapped on the Moon da istisna değil.

“Something Is Wrong”, “Some Words of Faith” ya da “The Hunt”ı duyduğunuz an gözlerinizi kapattığınızda kendinizi David Lynch’in Silencio’sunda ya da Berlin’de karanlık bir bodrumda dans ederken hayal etmek işten bile değil. Pek fazla röportaj vermeyen ve kendilerini pek de ciddiye almıyormuş gibi görünen VoX LoW, şu sıralar memleketi Fransa’yı dolaşarak dinleyenleri karanlık tarafa çekmekle meşgul.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Kozmik güçler adına: The Comet Is Coming
Yazı: Busen Dostgül
 - İllüstrasyon: Beliz Oral

Sun Ra’nın kozmik enerjisinden ilham alan Londralı The Comet Is Coming, deneyselliğin zirve yaptığı caz, funk, psikedelik ve elektronik türlerini barındıran parçalarının yer aldığı ilk albümü olan Channel the Spirits’i geçtiğimiz nisan ayında yayınlamıştı. Alter egolarıyla karşımıza çıkan grup üyeleri Danalogue The Conqueror, Betamax Killer ve King Shabaka’nın enerjilerini sonuna kadar harcadıkları The Comet Is Coming’deki parçaları dinlerken kendinizi uzay boşluğundaymış gibi hissedebilirsiniz.

King Shabaka’nın dinleyeni anında saran saksafon solosuyla birleşen Danalogue The Conqueror’ın büyüleyici synth’lerinin bir araya geldiği “Space Carnival”, albümdeki en akılda kalıcı parçalardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle psikedelik parçalarda duymaya alışık olduğumuz aksak davullarıyla öne çıkan “Journey Through the Asteroid Belt” ve down tempo’nun olağanüstü bir şekilde saksafonla birleştiği “Slam Dunk in a Black Hole”, kesinlikle albümün en iyi kayıtlarından. Büyük bir kısmı enstrümantal olarak kaydedilen albümdeki parçaların birçoğunun sözleri olmasa da bir hikâyesi olduğunu hissettiren detayları olduğunu söylemek mümkün. Ve albümü baştan sona dinledikten sonra, siz de The Guardian’ın tespitine hak vereceksiniz: “Bu grup âdeta Sun Ra’nın veliahdı.”

 

 

 

 

ÖNCEKİ Soyuz Microphones ve son Brazzaville albümü üzerine: David Brown SONRAKİ Bir ustaya kendi kelimeleriyle veda: Abbas Kiarostami
Bu yazıyı paylaş