Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

ÖNCEKİ Nostalji ya da değil: 1990’lar shoegaze sahnesinin tam takım dönüşü SONRAKİ Sadece bir kahve içecek vakti olanlara: Rakamlarla Twin Peaks

Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Mekân ve zaman bükümü: Ben Vince
Yazı: Cem Kayıran – İllüstrasyon: Hilal Can

İngiliz müzisyen Ben Vince, son birkaç yıldır Londra’daki yeraltı ve deneysel müzik sahnesinin en dikkat çeken isimlerinden biri. İlk olarak geçtiğimiz yıl Hackney merkezli plak şirketi Blank Editions’tan The Purge isimli on parçalık bir kaset yayınlayan Vince, saksafonuyla oluşturduğu atmosferik ve büyüleyici yapılarla başlı başına özgür ve yapıbozumcu tınlayan sekanslar yaratıyor.

Şimdiye dek Tomaga, Housewives ve Charles Hayward gibi isimlerle de birlikte projelere imza atan Ben Vince, içinde bulunduğunuz mekân ve zamandan bilinçsiz şekilde uzaklaşabileceğiniz bir müzik icra ediyor. Geçtiğimiz şubat ayında dört uzun soluklu şarkıdan oluşan Monuments isimli albümünü Blank Editions ve Negative Days ortaklığıyla yayınlayan İngiliz müzisyen, kendini enstrüman anlamında kısıtlasa da melodilerinde ve yarattığı ambiyanslarda herhangi bir sınırlamadan ve kalıptan uzak tutuyor. İlk saniyeleriyle birlikte dinleyicisinin odağını üzerine almayı başarabilen Monuments, Ben Vince’in yeni başlayan müzikal yolculuğunda ne denli farklı duraklara uğrayabileceğine dair de ipuçları taşıyor.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Özgün ve modern bir folk: Raoul Vignal
Yazı: Nazlı Dönmez – İllüstrasyon: Irmak Hatipoğlu

İlk albümü The Silver Veil’ı, 7 Nisan’da, Bordeaux menşeli Talitres Records aracılığıyla yayınlayan Raoul Vignal, folk severler için nefis bir keşif. Lyon doğumlu olan Vignal, yirmili yaşlarının ilk yıllarını yerel sahne ve festivallerde çalarak geçirmiş. 2014 yılında taşındığı Berlin’de yaşadığı iki senelik dönemde solo kariyerini, bağımsız yeteneklerle dolu, enerjik bir çevrede geliştirme fırsatı bulan Vignal, özgün ve modern bir folk & roots müzisyeni olma yolunda emin adımlar atıyor.

Raoul Vignal’in ilk albümü, hüzünlü olduğu kadar hafif, davetkâr ve büyüleyici on parçadan oluşuyor. Nazik aranjmanları ve yoğun akustiğiyle öne çıkan albümün asla kaotik olmayan ama biraz bulutlu, neredeyse başka bir dünyaya çağıran bir enerjisi var. The Silver Veil’in Vignal’in ilk albümü olmasına rağmen bütünlüklü ve kendine özgü bir iş olması, müzisyeni takipte kalmak için yeterli bir sebep.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Başkası olma, kendin ol: Zayk
Yazı:
Busen Dostgül – İllüstrasyon: Ekmel Aydar

Aslında konser organize etmekten anlayan ve sahneye daha önce hiç çıkmamış olan beş kız arkadaş, günün birinde kendini stüdyoya atıyor. Bas gitarı, davulu ilk kez bu stüdyoda deneyimleyen beşli, kendilerine Zayk ismini vererek üretimler yapmaya başlıyor. Kendi kendilerine öğrendikleri enstrümanlarla emprovize kayıtlar yapmaya başlayan Cenevreli grup, her ne kadar psikedelik akımın geleneklerini benimsese de zamanla kendi çalma alışkanlıklarını yaratmış oluyor.

Kimi zaman Moon Duo, kimi zamansa Psyhcic Ills melodilerini anımsatan parçalarıyla bir araya getirdikleri ikinci stüdyo albümleri Durch Den Äther’i geçtiğimiz mart ayında Bongo Joe Records etiketiyle yayınlayan Zayk, dinlerken asla sıkılmayacağınız gitar melodileri, sürükleyici davullar ve kozmik synth’lerle dikkat çekiyor.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Naif ve akışkan: Pickle Darling
Yazı: Güven Yalın – İllüstrasyon: Türksen Kızıl

İsim seçimiyle burun kıvırabileceğiniz Pickle Darling’e bir şans vermekten kendinizi alıkoymayın! Yeni Zelandalı müzisyen Lukas Mayo, yapmak istediği müziğin tanımını şans eseri bulduğunu iddia etse de dingin ve akıcı şarkılarında ne yapmak istediğini fazlasıyla bilen bir müzisyen olduğunu ortaya koyuyor. Bir gün etrafa bakındığı bir plak dükkânında, iki farklı müzik setinde aynı anda çalmaya başlayan bir S Club 7 şarkısı ve Radiohead klasiği “Karma Police”in ortaya çıkardığı beklenmedik bütünlükten yola çıkarak kendi müziğini yapmaya başlayan Lukas Mayo’nun yayınladığı ilk kayıtsa dört the Beatles şarkısına yaptığı naif yorumlardan oluşuyordu.

Geçtiğimiz ay Z Tapes etiketiyle yayınlanan ilk albümü Mouthful’la radarımıza giren Pickle Darling, kısa ve eğlenceli şarkılarında kırılgan melodiler ve basit yapıları harmanlıyor. Spring Onion Pancakes isimli altı şarkılık albümde synth pop ve folk’a selam çakan Pickle Darling’in kendi habitatından çıkıp bir stüdyoda, daha iyi prodüksiyonlarla neler yapabileceğini de merak etmemek elde değil.

ÖNCEKİ Nostalji ya da değil: 1990’lar shoegaze sahnesinin tam takım dönüşü SONRAKİ Sadece bir kahve içecek vakti olanlara: Rakamlarla Twin Peaks
Bu yazıyı paylaş