Sovyetler sonrasından kişisel portreler: Sputnik Photos

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Sovyetler sonrasından kişisel portreler: Sputnik Photos

Röp: Ege Yorulmaz
ÖNCEKİ Pastırma yazı güneşi gibi: Ellen van Engelen SONRAKİ 'Yıldız Savaşları’nı nasıl bilirdiniz?: Star Wars mektupları

Biz içinde bulunduğumuz ve referans verebileceğimiz bölgeden hikâyeler anlatmak istiyoruz… İşlerimizin en belirgin yanlarından biri belgesel fotoğraflarımızda kullandığımız metaforlar…”

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

 

Ortak bellek ve ortak geçmişi paylaşan Orta ve Doğu Avrupalı sanatçılardan oluşan Sputnik Photos kolektifi, Sovyetler Birliği zamanından ve yıkımın ardından toplumun tecrübesini ortak bir anlatıda buluşturmayı hedefliyor. Kolektifte yer alan fotoğrafçılardan Rafal Milach, onları harekete geçiren durumlara, kolektif bilinçlerine, geçmiş ve gelecek işlerine dair bazı detaylarla karşımızda.  

Sputnik Photos’un bir kolektif olarak kuruluşundan biraz bahsedebilir misiniz? Fotoğrafçılar nasıl bir araya geldi?

Hepimiz 2004’te Doğu ve Orta Avrupa’dan fotoğrafçıları bir araya getiren bir atölye etkinliğinde tanıştık. Hepimizin aynı bölgeden olup, aynı geçiş dönemini tecrübe etmiş olduğu gerçeğini kullanmaya karar verdik.

Bu sanatçıların ortak noktaları neler?

Paylaştığımız ortak bellek ve geçmiş dışında, sanırım paylaştığımız en önemli özellik birbirimize sanatçı olarak saygı duymamız. Onun dışında çok da iyi anlaşıyoruz tabii.

Öncelikli bir kaygınız var mı? Kolektif olarak öncelikli bir fikri iletmeye çalıştığınızı söyleyebilir miyiz?

Biz içinde bulunduğumuz ve referans verebileceğimiz bölgeden hikâyeler anlatmak istiyoruz. Bence bizim işlerimizin en belirgin yanlarından biri belgesel fotoğraflarımızda kullandığımız metaforlar. Çalıştığımız konularda, güncel konsept ve bilgiyi kullanıp formu daha serbest bırakmaya çalışıyoruz.

Web sitenizdeki işlerin hepsi uzun süreli, detaylı geliştirilmiş projeler. Pek çoğu da kolektif bir işbirliğinin eseri. Fotoğraf projelerini nasıl organize ediyorsunuz?

Aslında projeden projeye değişiyor. 10 senelik çalışma sürecimiz boyunca farklı metotlar denedik. Birlikte yaptığımız projelerde bile mümkün olduğunca bireysel çalışmaya alan açmak istiyoruz. Yani sanatçıya yaratıcı süreçte mümkün olduğunca özgürlük tanımak istiyoruz. Sonuçtaki ürün de böylece pek çok farklı hikâyenin kolajı oluyor. Bir sonraki Lost Territories projesinde mesela, bu işbirliğini bir adım ileri taşıyoruz. Bu projede ayrı ayrı fotoğrafların birleştirilmiş olduğu daha görülür olacak. “Sahiplik” kavramını bulanıklaştırmayı hedefliyoruz.

Image

Image

"Lost Territories" serisinden fotoğraflar  

Speaking in a Loud Voice serisinde mesela, Sovyet dönemi sonrası tecrübenizle ilgili büyük bir konsept vardı. Her fotoğrafçıya bir ülke mi tahsis edilmişti? Projelerin genel fikrinin oluşturulmasını takiben işbölümü aşamasını nasıl çözüyorsunuz?

Dediğim gibi o da her projede farklı oluyor. Örneğin Beyaz Rusya ve Ukrayna durumunda, tüm fotoğrafçılarımız orada, alandaydı, ama herkes kendi hikâyesi üzerinde çalıştı. Kafkasya ve Moldovya’da ise yalnızca iki fotoğrafçı oradaydı. Orta Asya’da mesela her fotoğrafçı bir ülke üzerinde çalışacak. Bu tarz bir bölgesel ayrım bizim önceliğimiz de değil zaten. Sonuçta tüm bu Sovyet sonrası dönemden geçen bölgelerden toplanan fotoğraflar tek bir ortak anlatımda bir araya getiriliyor. Hiçbiri katı olarak tek bir bölgeye bağlı değil.

O seriden Chasing a White Horse’taki fotoğrafların çok etkileyici. Gürcistan’a gitmeyi sen mi seçtin? Orada ne kadar zaman geçirdin? Serinin yaratıcı sürecinden biraz bahseder misin?

Geçtiğimiz birkaç senedir propaganda fikri beni büyülüyor. Her birimiz günlük hayatta bir çeşit propagandadan nasibimizi alıyoruz. Gürcistan’a da son 10 sene içinde ülkenin imajını değiştiren adamın ülke üzerindeki izlerini incelemeye gittim. Bu dönem pek çok zaman ülke için şiddetli, vahşi bir değişimdi. Eski Gürcistan başbakanı Micheil Saakashvili kendi şahsi vizyonunu hem topraklara hem insanına empoze etmeye çalıştı ve bir noktada bu politikası geri tepti. Ben de onun yarım kalan hayalinin peşinden gidip, bir parçası olmak istedim. Süreç benim için de çok enteresandı. Orada geçirdiğim zaman uzadıkça, tecrübem de daha sürreal ve absürt bir hâl aldı. Kendimce Saakashvili’nin hayalini kaldığı yerden devam ettirmeye çalıştım. Bir yandan kendisinin çalışmalarını belgelemeye çalıştım, bir yandan da onun hayaline uyabilecek durumları... Bir nevi Saakashvili’nin ve benim hayallerimin karışımı oldu diyebiliriz.

Sovyetler dönemi sonrası kişisel deneyimin sanatçı olarak işlerini nasıl etkiliyor? İçinde yaşadığın toplumun sanatına olan doğrudan etkilerinden kabaca bahsedebilir misin?

Ben kesinlikle buraya aidim. Hem Sovyet dönemi hem de sonrasını tecrübe ettiğim için şanslıyım. O da bir çeşit kimlik sorusu ve ben de kendime sık sık nereden geldiğimi ve sanatımla neye referans vermek istediğimi soruyorum. Beni harekete geçirenin biraz da bu soru olduğunu söyleyebiliriz.

Sputnik Photos olarak birçok fotoğraf kitabı da yayımlıyorsunuz. Fotoğraf kitapları kolektiften çıkan işleri arşivlemek için iyi bir yöntem ama bazılarının belgesel özelliği daha çok öne çıkıyor. Çalışmaların kitaplaşma aşamalarından biraz bahsedebilir misin?

Kitaplar bu zamana kadar yaptığımız her şeyin kaydı gibi. Bir nevi yaptığımız asıl işi ve neden bir kolektif olarak var olduğumuzu bizlere hatırlatmak için kurulmuş bir kütüphane ya da koleksiyon bizim için. Bu yüzden bizim için çok önemliler ve her projenin nihai geldiği nokta birer kitap oluyor çoğu zaman. Kitaplar hakkında disiplinli olmaya çalışıyoruz ama bu her zaman iyi sonuç vermiyor. Bize bu konuda yardım eden koca bir ekibimiz var. Grafik tasarımcı Ania Nalecka ve Marzena Michalek-Dabrowska bize bu konuda yardımcı olan pek çok kişiden mesela…

Image

Senin ödüllü fotoğraf kitabın 7 Rooms, Putin döneminin metropolitan Rusya’sında yaşayan bir jenerasyonun sanatsal bir incelemesi. Kitabın hikâyesinden biraz bahsedebilir misin? Ülkenin hassas durumuna nasıl yaklaştın?

O da geçiş dönemindeki bölgelerden biri. Projenin baş karakterlerinin deneyimini paylaşıyorum ben de. Onlar da Sovyet rejimi altında doğup, Putin’in Rusya’sında büyüdüler. Ben de Sovyet rejimi altındaki Polonya’da doğup, günümüz Polonya’sında büyüdüm. 7 Rooms, Rusya’yla ilgili kapsamlı bir hikâye anlatmak için altı kişisel hikâye üzerinde yoğunlaştığım ve üzerinde yaklaşık yedi yıl çalıştığım bir proje. Kitabın ilk altı bölümü, altı kişinin deneyiminin görsel hikâyesi ve 7. bölüm Belaruslu yazar Svetlana Alexievich’in Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından intihara teşebbüs edenlerle yaptığı röportajlardan oluşuyor. Yazıların ve görsellerin hikâyeleri, farklı zamanlarda ve farklı ölçeklerde birbiriyle örtüşüyorlar.

Image

Image

"7 Rooms" serisinden fotoğraflar


7 Rooms birkaç yıl önce yayımlandı. O zamandan beri Rusya’nın başına daha da sürreal olaylar geldi, özellikle de geçtiğimiz sene içinde... Sence tüm bu olanlar seni 7 Rooms’un devamını yapmaya itecek mi?

Benim için bu proje tamamlandı. Devam etmeyecek. En azından şu an böyle düşünüyorum çünkü şu anda da Rusya’nın gücünün ve agresyonunun altında kalan bölgelerde farklı projelerde çalışıyorum zaten. 7 Rooms’da birlikte çalıştığımız bazı kişilerle hâlâ iletişim içindeyim ama o projeyi devam ettirmeyeceğim. Bu durumla ilgili duruşumu farklı hikâyelerle de ortaya koyabileceğime inanıyorum.

Image

Image

"7 Rooms" serisinden fotoğraflar

Sputnik Photos bu aralar ne üzerinde çalışıyor?

Bu aralar Lost Territories isimli, 15 Sovyet Cumhuriyeti üzerine yoğunlaşan bir proje için çalışıyoruz. Sovyetler Birliği’nin yıkılışının 25. yıldönümü olan 2016’da bitirmeyi hedefliyoruz. Yaklaşık sekiz yıldır, tüm fotoğrafçılar proje kapsamında kendi şahsi meseleleri üzerinde çalışıyor ve önümüzdeki yıl elimizdeki tüm verileri bir araya getirip hem arşivleştirmek hem de ortak bir anlatıda buluşturmak istiyoruz. Belgesel fotoğrafçılığının icra ediliş biçimi bakımından da çok ilginç olacağını düşünüyoruz. Hep birlikte işbirliği içinde yaptığımız son proje bu ve bu konuda çok heyecanlıyız.

Image

Image

"Lost Territories" serisinden fotoğraflar  

 
 
ÖNCEKİ Pastırma yazı güneşi gibi: Ellen van Engelen SONRAKİ 'Yıldız Savaşları’nı nasıl bilirdiniz?: Star Wars mektupları
Bu yazıyı paylaş