Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

Yazı: Busen Dostgül, Cem Kayıran, Nazlı Dönmez, Ege Yorulmaz - İllüstrasyon: Berat Pekmezci, Naz Tansel, Can Çetinkaya, Merve Atılgan
ÖNCEKİ Samimiyetin şarkılarla buluştuğu en güzel hâl: Ahmet Ali Arslan SONRAKİ Los Angeles’tan bildiriyoruz: AFI Festivali

Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Kanada'dan gelen kraut rüzgârı: Avec le soleil sortant de sa bouche

Yazı: Busen Dostgül, İllüstrasyon: Berat Pekmezci

Constellation Records’dan geçtiğimiz sene yayınladıkları albümleri Zubberdust ile tanıştığımız Avec le soleil sortant de sa bouche, 2011’de Montreal’de kurulmuş. Fly Pan Am basçısı Jean-Sebastien Truchy tarafından bir araya getirilen diğer üyeler Sebastien Fournier, Eric Gingras, Samuel Bobony’yle son hâlini alan Avec le soleil sortant de sa bouche’un Zubberdust albümünde açılışı yapan “Face a I’instant I” parçası, albümün geri kalanını dinlemeniz için gereken krediyi fazlasıyla veriyor. Krautrock türüne merakı olanları tatmin edecek tınılara sahip “Face a I’instant II” ve “Face a I’instant III” parçalarıyla artık Montrealli bir grubun daha arşivinize eklendiğini kabul etmiş oluyorsunuz.

Zaman zaman ön plana çıkan gitar tonları ve davullarla, dinlerken sıkılmayacağınız bir albüm kaydeden Montrealli ekip, funk’a göndermeler yaptığı şarkıları da albümlerine koymayı ihmal etmemiş. Geçtiğimiz haftalarda canlı performanslarını izleme imkânı bulduğum grubun, beni canlı performanslarıyla hayal kırıklığına uğrattığını da söylemeden geçmeyeyim!

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Latin Amerika gelenekleri modern bir tepside: Nicola Cruz

Yazı: Nazlı Dönmez, İllüstrasyon: Naz Tansel

Ekvador denince aklınıza gelen şeylerin sayısı kısıtlı olabilir. Latin Amerika'yla tanışıklığımız Avrupa’yla olduğu kadar samimi değil hâliyle. Bu sebeple, Latin Amerika tınılarıyla işlenen elektronik müzik de kulağa pek yaygın bir tabir gibi gelmeyecektir. Fakat daha sık duyacağımız bizce kesin. Nicola Cruz, türün literatürümüze girişinin en heyecan verici azmettiricilerinden biri.

Nicola Cruz, memleketinin geleneklerini ve hikâyelerini modern bir tepside sunmak istiyor. Hem kendi kökenlerine hitap eden hem de elektronik müzik sevenlerin kulaklarını okşayan bir çizgi yakalamak hiç kolay iş değil. Cruz'un hafif çaplı bir transın içine iten, yalın, zengin bir tınısı var. Kırsal bir enstrümanın tınılarını, piyanoyla, elektronik müzikle harmanlayabiliyor mesela. Keyifli, derinlikli bir işitme deneyimi yaşatıyor insana. Sıklıkla gözlerinizi kapadığınızda kendinizi bambaşka bir coğrafyada bulacakmışsınız gibi hissettiren şarkılarıyla, geleneksel ritimleri elektronik müzikle muhteşem bir şekilde harmanlıyor. “En Casa”, “La Mirada”, “Mantis” ve “La Cosecha” gibi hareketi ateşleyen yüksek ritimli şarkılarının yanısıra, daha “Batılı” tınıya sahip parçaları da mevcut, fakat vokaller asla kökenini unutmuyor.

Geçmişte, özgün ritimleri kurgulamaktaki başarısıyla sevdiğimiz Nicolas Jaar’la da çalışmış olan Cruz'un albümü Colibria, ismini albümde ağırlıkla kullanılan özel bir enstrümandan alıyor. Kökenlerine saygı duruşu niteliğindeki bu albüm, bizim de sanatçının kâşifliğinden nemalanmamızı, heyecanlanmamızı sağlıyor.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Edebi göndermelerle dolu bir pop: The Anchoress

Yazı: Cem Kayıran, İllüstrasyon: Can Çetinkaya

Galli müzisyen Catherine Anne Davies’in son numarası olan Anchoress, yer yer Melissa Auf Der Maur, yer yer David Bowie, yer yer My Brightest Diamond gibi isimleri anımsatan beste yapılarıyla akılda kalıcı şarkılarla karşımıza çıktı. Ocak ayında ilk albümünü yayınlayacak olan Anchoress’in müziği çok fazla yeni fikir taşımasa da, akıcılığı ve iyi prodüksiyonuyla dikkat çekiyor. 2011 yılında birçok cover’ın yer aldığı Reprise isimli derlemeyi yayınlayan ardından da 2014’te iki single’la karşımıza çıkan Davies, önümüzdeki ay yayınlanacak albümü Confessions of a Romance Novelist’te Mansun grubundan tanıdığımız Paul Draper’la çalışmış.

Aynı zamanda edebiyatla haşır neşir olan, yayınladığı çeşitli kitapları bulunan Davies, müzik hakkında çeşitli makaleler yazmış ve Manic Street Preachers, Tori Amos gibi isimlerle röportaj yapmış bir müzik tutkunu. Şarkı sözlerinde de birçok edebi göndermeye yer veren Davies, 2016 yılı bitmeden bir albüm daha yayınlayacak. Önceden duyulmamış bir müzik olmasa da rahat dinlenebilir ve eşliğinde keyifli zamanlar vadedebilen bir müzik Davies’in yaptığı. NPR tarafından yapılan tanımlama kulağa pek hoş gelmese de Anchoress’in müziğine dair önemli ipuçları barındırıyor: “Anchoress, Galler’in Lana Del Rey’e epey feminist karşılığı.”

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Dertsiz bir folk deneyimi: Lonesome Leash

Yazı: Ege Yorulmaz, İllüstrasyon: Merve Atılgan

Lonesome Leash, Why Are We Building Such A Big Ship? grubundan tanıdığımız Walt McClements’ın yine bol akordeonlu solo projesi. Çok yenilikçi bir folk projesi olan projeden, ilk 2013’te çıkan I Am No Captain albümünü dinlemiştik.  Geçtiğimiz ay yayınlanan son albüm Precious Futures ise, her enstrümanın üstadı McClements’ın şimdiye kadar müzikal olarak yaptığı en olgun işi.

Albüm, kendisinin de belirttiği üzere meşhur akordeonuyla, synthesizer sesine benzer sesler çıkarmaya çalışan müzisyenin deneysel sesler ve basit ritimlerin iyi bir sentezi. I Am No Captain, melodik yapısının tekdüze hissettirebilme handikabına takılmadan keyifli bir deneyime dönüşebiliyor. Walt McClements’ın aynı anda davul, akordeon, mızıka ve daha nice enstrümanı çaldığı canlı performanslarına da bir göz atmayı ihmal etmeyin. Kolay, içten ve ona rağmen dertsiz, ferah şarkılar sunuyor Lonesome Leash.

ÖNCEKİ Samimiyetin şarkılarla buluştuğu en güzel hâl: Ahmet Ali Arslan SONRAKİ Los Angeles’tan bildiriyoruz: AFI Festivali
Bu yazıyı paylaş