Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

ÖNCEKİ Karşılıklı bir teslimiyet: Anadol SONRAKİ Juilette Binoche ve kafamıza sıkan 10 unutulmaz performansı

Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

“Duygusal makineler” için şarkılar: Dat Garcia
Yazı: Cem Kayıran – İllüstrasyon: Berat Pekmezci

ZZK Records kataloğunun çiçeği burnunda üyesi Dat Garcia, söz konusu etiketin bugüne dek albümünü yayınladığı ikinci kadın müzisyen. Arjantinli Dat Garcia, kısa süre önce tanıştığı dijital ekipmanlarla yöresel müzik geçmişini harmanlıyor. Chancha Via Circuito projesiyle tanınan prodüktör Pedro Canale’yle birlikte çalışan Dat Garcia, Latino ritimleri ve synth katmanlarıyla bezeli şarkılar yazıyor.

Dat Garcia, kendi çocukluğuna denk gelen 1980’li yıllarda Arjantin’de genç neslin üzerindeki baskıyı uzun zaman sonra derinlemesine inceleyen ve bunun bugüne olan yansımalarından yola çıkarak şarkılar yapıyor. “Özgür olmak ya da özgürlüğü hissetmek gibi bir şansımız yoktu, kendimize nasıl bakmamız gerektiği ya da nasıl yemek yememiz gerektiği bile öğretilmemişti” sözleriyle o dönemi tanımlayan Dat Garcia, insanların “duygusal makineler” olduğu kanısına varmış ve bu gözlemlerini anlatan şarkılarını da dijital dünyada var etmeye karar vermiş. Maleducada isimli ilk Dat Garcia albümü, 28 Nisan’da yayınlanıyor.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Baştan sona yenilikçi: 13Year Cicada

Yazı: Ege Yorulmaz – İllüstrasyon: Türksen Kızıl

13Year Cicada, geçtiğimiz aylarda ilk albümü Totem Tongue’ı Barcelonalı plak şirketi Gandula Records’tan çıkardı. Grubun ismi 13 yıl boyunca yerin altında beslenen özel bir böcek türünden geliyor. Cicada böceklerinin grupla ortak yanıysa, 13 yılın sonunda toplu olarak ve tek bir hücumda yeryüzüne çıkıyor olması; tıpkı 13Year Cicada’nın müziği gibi.

Totem Tongue’da grup janrlar arası müzikal bilgi ve deneyimini tek bir hücumda yeryüzüne çıkarıyor. Albümdeki parçalar cazvari havasını koruyarak noise, psikedelik ve synth-pop gibi türlere göz kırpıyor. Albüm boyunca süren deneysel vokaller, kulağa doğaçlama gibi gelse de çeşitli yönlerde gelişmiş sofistike teknikleri bir araya getiriyor ve müziğe nev-i şahsına münhasır bir tavır takıyor. Albüm baştan sona yenilikçi ve son dönemde çıkan hiçbir müziğe benzemeyişiyle oldukça heyecan verici. Totem Tongue, kesinlikle vaktinizin 40 dakikasını hak ediyor, yakın zaman içinde keşfedeceğiniz en iyi müzikle karşı karşıya olabilirsiniz. 13Year Cicada Berlin’de ikamet etse de önümüzdeki aylarda Avrupa turnelerini tamamlıyor olacak.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Modern dünyanın ilkel konukları: Snapped Ankles
Yazı: Busen Dostgül – İllüstrasyon: Hilal Can

Kostümlerini gördüğünüz anda hangi çağdan geldiğini kestiremediğiniz, kayıtlarını duyduğunuz anda ise hangi türe ait olduklarını tam anlayamadığınız İngiliz topluluk Snapped Ankles’la tanışma vaktiniz geldi! Kendilerini Ashtray, Zampirolo ve Chestnutt olarak tanımlayan grup üyeleri, ilk single’ları “True Ecology”i 2012 yılında yayınladı. Güvenli alanları çok da terk etmeyen Snapped Ankles o zamandan beri neredeyse tamamı İngiltere’de olan performanslara imza attı.

Psikedelik unsurlar ve krautrock, post punk ve new wave türlerinin baskın olarak hissedildiği yeni parçaları “I Want My Minutes Back”te öne çıkan yaramaz ve oyuncu vokallerle asıl karakterini de belli eden grup için Black Angels, Can, Wooden Shjips, Thee Oh Sees gibi ekipleri referans verebiliriz. Snapped Ankles’ın geçtiğimiz yıllarda, eski çağ ritüellerinden ilham alarak farklı mekânlarda (berber dükkânı, oyun dükkânı, vb. gibi) özel kostümleriyle de konserler verdiği detayını da paylaşmakta fayda var.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Derin bir duygu dünyası: Professor Toon
Yazı: Nazlı Dönmez – İllüstrasyon: Gizem Gündüz

Sosyal medya hesapları, marka işbirlikleri ve reklam kampanyalarıyla yıldızlaşan ve müzisyen kimlikleri iyice soluklaşan rap sanatçılarını unutun. Zira bu ayın en sürprizli keşiflerinden Professor Toon’un işi gücü müzik. “The Elephant”, “Get’it”, “Mad at Me 2” gibi şarkılarıyla dikkatimizi çeken Toon’un enerjik, ukala tavrı dinleyeni hemen tavlasa da çocuk yaşta maruz kaldığı ve şahitlik ettiği şiddetin, evsizlik ve yoksullukla boğuştuğu günlerin acısını çıkarttığı yoğun, sitem yüklü dizeleri daha derin bir duygu dünyasına işaret ediyor.  

Baltimore’da doğup büyüyen Professor Toon, annesinin boşanmasıyla beraber Durham, North Carolina’ya taşınmış. Bu yer değişikliğiyle beraber aradığı sığınağı müzikte bulan Professor Toon’u çoğu çağdaşlarından farklı kılan şey, öfkesinin, müstehcen dizelerinin ve uzlaşılmaz tavrının belli bir birikimin sonucu olması. Haliyle üzerinizde bıraktığı etki de aynı yoğunlukta oluyor.

 

 

 

ÖNCEKİ Karşılıklı bir teslimiyet: Anadol SONRAKİ Juilette Binoche ve kafamıza sıkan 10 unutulmaz performansı
Bu yazıyı paylaş