“İstanbul’a âşık olmayacak bir sanatçı düşünemiyorum bile!”: Christian McBride

Bu yazıyı paylaş
İçerik

“İstanbul’a âşık olmayacak bir sanatçı düşünemiyorum bile!”: Christian McBride

Röp: Yetkin Nural
ÖNCEKİ Görkemli bir ses bahçesi ve onun usta bahçıvanları: Nik Bärtsch’s Ronin SONRAKİ Yaratıcı riskler almak: Bill Laurance

24. İstanbul Caz Festivali kapsamında 10 Temmuz’da yeni projesi New Jawn Quartet’la Sultan Park’ta, 11 Temmuz’daysa Joshua Redman, Kandace Springs ve TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası’yla aynı sahneyi paylaşarak Zorlu PSM’de izleyeceğimiz usta caz basçısıyla, İstanbul ziyareti öncesi ufak bir sohbet ettik. 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Müzikle ilk karşılaşmalarını hatırlıyor musun? Çocukluğundan kimlerin sesini hatırlıyorsun?

R&B dinlenen bir evde büyüdüm. Belki biliyorsundur, babam ve büyük amcam da basçıydı. Babam The Delfonics, Blue Magic gibi tanınan soul gruplarında ve Major Harris ve Billy Paul gibi şarkıcılarla bas çalıyordu. Çocukluğum bu müziklerle geçti.

Çok genç yaşta farklı gruplarda başladın ve çok aktif ve büyük başarılarla dolu bir kariyere açıldın. Geriye dönüp baktığında senin için en önemli olan ve müziğine yön veren bazı anlar nelerdi?
Çok var. Wynton Marsalis’le tanışmak gençlik yıllarımdaki en büyük dönüm noktalarından biriydi. Farklı müzikler öğrenmek için her zaman çok hevesliydim ve Wynton’la tanışmamla birlikte caz müziğe yöneldim. Ama yine de mümkün olduğunca başka müzikler öğrenmeye devam ettim. Sonrasında sayamayacağım kadar fazla an söz konusu; Freddie Hubbard’la çalmak; Joe Henderson, McCoy Tyner, Chick Corea, Pat Metheny...

İstanbul Caz Festivali kapsamındaki ziyaretin buraya ilk ziyaretin değil. Daha önceki seferlerden aklında kalanlardan ve bu sefer şehirde neler deneyimlemek istediğinden kısaca bahsedebilir misin?
İstanbul her zaman dünyadaki en favori şehirlerimden biri oldu! İzleyicinin enerjisi, dikkati, takdiri ve sevgisi o kadar büyük ki İstanbul izleyicisine âşık olmayacak bir sanatçı düşünemiyorum bile.

Festival kapsamında 11 Temmuz’da gerçekleştireceğin performansta Joshua Redman, Kandace Springs ve TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası’yla sahne alacaksın. Çok özel bir deneyimin garantisini veriyor gibisin. Neler hissediyorsun? İzleyiciyi bu konserde nelerin beklediğini söyleyebilirsin?
Açıkçası ben bile bu konserden ne bekleyeceğimi tam olarak kestiremiyorum! Dolayısıyla izleyiciye neyle karşılaşacağını anlatamam. Ama kesinlikle çok iyi olacak! Bunu söyleyebilirim.

Geçtiğimiz sene NewPort Jazz Festival’ın sanat yönetmenliği görevini üstlendiğini duyurdun. Bir caz veteranı ve NewPort’un yeni direktörü olarak, mükemmel bir festivalin nelere ihtiyaç duyacağını kısaca anlatabilir misin?
Konseptler. Vizyon. Birçok festival bilet kesen farklı sanatçıların bir araya getirildiği bir programdan ibaret olabilir. Ancak NewPort tüm büyük caz festivalleri adına standartları cazın her alanından (akustik, elektrik, swing, avangard, soul...) sanatçıya programında yer vererek belirliyor. Daima öncelikli olarak sanatsal ifadelere odaklanan bir festival oldu. 

Bugüne kadar sayısız isimle aynı sahneyi ya da stüdyoyu paylaştın. Ortak çalışmada bulunmak istediğin ancak henüz fırsat bulamadığın bir isim aklına geliyor mu?
Gladys Knight! Ona lütfen söyleyin, ona bayılıyorum!

Son zamanlarda keşfettiğin ve bize önermek isteyeceğin genç yetenekler var mı?
O kadar çok sayıda harika yeni sanatçı var ki takip etmek hiç kolay değil... Philadelphialı şarkıcı Antoinette Henry’e dikkat çekmek isterim. Bir gün çok büyük bir isim olacağına inanıyıorum. Bir diğer isim de Trey Anastasio Band’de trompet çalan ve şarkı söyleyen Jennifer Hartswick. Benim triomda senelerdir piyano çalan genç adam Christian Sands’i de unutmamalı. Her geçen gün adını daha büyük harflerle yazdırıyor...

Image

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖNCEKİ Görkemli bir ses bahçesi ve onun usta bahçıvanları: Nik Bärtsch’s Ronin SONRAKİ Yaratıcı riskler almak: Bill Laurance
Bu yazıyı paylaş