Murat Meriç’in kaleminden Türkiye hikâyeleri: 100 Şarkıda Memleket Tarihi

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Murat Meriç’in kaleminden Türkiye hikâyeleri: 100 Şarkıda Memleket Tarihi

Röp: Busen Dostgül
ÖNCEKİ "Rams" ve "Belgica" bu ay vizyonda: Beyazperdenin husumetli kardeşleri SONRAKİ “Hayvanların vahşiliğiyle ilgileniyorum”: Toufic Hamidi

“Nereden bakarsanız bakın, Türkiye tarihini güler yüzle yazamıyorsunuz çünkü çok acılar çekilmiş, hâlâ çekiyoruz.”

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Memleket tarihine dair bugüne dek okuduğumuz ve dinlediğimiz sayısız hikâyeden yola çıkarak yazılmış şarkılar azımsanamayacak kadar fazla. Bu konuyu eşsiz bir tutkuyla derinlemesine araştıran gazeteci ve müzik yazarı Murat Meriç, mayıs ayı başında memleket tarihindeki çeşitli olayları konu alan parçaları 100 Şarkıda Memleket Tarihi isimli kitabında topladı. Ağaçkakan Yayınları’nın Hazır Bilgi Serisi kapsamında yayınlanan dördüncü kitabı olan 100 Şarkıda Memleket Tarihi ile ilgili hazırlık sürecini ve dahasını Murat Meriç’le konuştuk. 

100 Şarkıda Memleket Tarihi fikrinin ortaya çıkması aslında yakınlarınızda olan birçok kişiyle aranızdaki sohbetler sonucunda oluyor sanırım. Bu sohbetler ne zaman başladı ve kitap olmak üzere şekillenmeye başladı? Bir yandan belli aralıklarla gerçekleştirdiğiniz söyleşilerin bu kitaba etkisi nasıl oldu? 

Sohbetlerden öte enteresan buluşmalar sonucu doğdu ya da şekillendi diyebiliriz. Zaten yazdığım yazılardı bunlar: Tarihe, müzik penceresinden bakıyordum ve Express’ten BirGün’e pek çok mecrada bu tarz yazılar yayımlıyordum. Bunları bir söyleşi dizisinde toplama fikri, bu buluşmalarda gerçekleşti. Sonrasında orada anlattıklarımı kitaba dönüştürdüm. Şöyle diyebiliriz: Arkadaşlarımla değişik zamanlarda yaptığım sohbetler, kitabın yayın sürecini hızlandırdı. Akan bir metin yerine, biraz da dizinin içeriğine uygun olması için, tek tek şarkıları anlatmayı tercih ettim, ki ileride bu meseleyi bir metne dönüştüreceğim. Söyleşiler etkili, zira orada anlattıklarımı anlatıyorum kitapta. Bu kez derli toplu bir şekilde dinleyicinin ya da okuyucunun karşısına çıkıyor bu metinler. Söyleşilere gelenler, farklı bir şey anlatmadığımı, belki biraz daha dallandırıp budaklandığımı fark edeceklerdir.

Image

Türkiye’de sosyal ve siyasi anlamda farklı dönemlerden esinlenerek ortaya çıkan şarkıları, kitabınızda kendinize göre bölümlere ayırdığınızı gördüm. Kitaptakiler dışında da birçok bölüm ortaya çıkmıştı eminim, neler gibi bölümler vardı elenenler arasında?

Asıl elenen bölüm, seçim şarkıları. İstemeye istemeye seçim zamanları yapılan ya da liderler üzerine yazılmış şarkıları kitap dışında bıraktım. En az yirmi tane şahane şarkı var, ki bu daha da arttırılabiliyor. Onlar üzerine farklı bir çalışma yapacağım. Bunun dışında bir sürü bölümlendirme yapılabilirdi kitapta, ben bunları tercih ettim. Sadece dışarıda kalanlar değil, içeriye sızanlar da kendi aralarında farklı bölümlerde toplanabilir. Kafa karıştırmayayım, onlar şimdilik bende kalsın. Hem belki yeni projeler çıkar oralardan, kim bilir?

Altmışlardan bu yana sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yapılan protest şarkılar olduğunu biliyoruz. Bob Dylan, Rodriguez, John Lennon, The Clash ve daha sayısız müzisyenin etrafında olana göz yummadığı şarkılarını dinlemiştik. Bizim için bir dünya seçkisi yapacak olsanız mutlaka koyacağınız parçalar hangileri olurdu?

Yine memleket bağlantısı üzerinden ilerleyerek buraya ekleyeceğim tek şarkıyı "bizden" seçeceğim: Pete Seeger "iş"i bir Nâzım Hikmet bestesi: "I Come and Stand at Every Door". Kitapta aynı şiir, Zülfü Livaneli yorumuyla yer alıyor. Hiroşima üzerine yazılmış en etkileyici şiirlerden biri. Bunun dışında maden kazaları, Afrika'daki açlara yardım için yapılmış plaklar, depremler üzerine yazılmış dayanışma şarkıları ve bunlara benzer şarkıları seçerdim. Seçmeyeyim, tek örnekte kalsın.

Kitabınızda özel bir bölüm olan belgesellerden bahseder misiniz? Plak formatında olmasına alışık olmadığımız, belki internette bile yer almayan bazı değerli kayıtlardan söz ediyorsunuz. Bu plaklara dair eşsiz bir koleksiyonunuz olduğunu da biliyoruz. Bu tutkunun nasıl başladığından biraz bahseder misiniz?

Bu sahiden tutku. Tren sesi plaklarından liderlerin konuşmalarını içeren plaklara ya da maç anlatımlarından tiyatro oyunlarına bir sürü plak var evde. Çoğu dinlemediğim (bir kısmı dinlenemeyecek) plaklar ama almaya devam ediyorum. “Konuşmalı” dediğim plaklar bunlar ve beni bunlara bağlayan, erken dönemde yapılmış bir toplama… Amerikalı bir ses derleyicisi, ellili yıllarda İstanbul’a gelmiş ve aklınıza gelebilecek her şeyi (vapur sesi, kedi kavgası, bayrak töreni, mağazadaki pazarlık, dolmuş çığırtkanı, fırtına, otogar vs.) kaydetmiş ve plak olarak yayımlamış. Böyle bir şeyin varlığını duysam heyecanlanırdım, tesadüfen elime geçti. O günden beri hayat benim için daha güzel, daha anlamlı. 

Bir şeyler anlatma, eleştirme gayesi olan şarkıların hep bir derdi olduğunu görüyoruz. Peki, memleket tarihimize baktığımızda sosyal açıdan sıkıntıları ele alan şarkılar olduğu gibi kutlama için yazılan şarkılar da var mı? Birkaç örnek verebilir misiniz?

Elbette var. En başta, kitabıma da aldım, Boğaziçi Köprüsü’nün açılışı kutlanıyor bu memlekette. Büyük bir başarı çünkü: “Türkiye'nin gücü” olarak kabul edilmiş ve bu heyecan, köprünün bir sürü plakta anılmasına sebep olmuş. Bunun dışında şampiyonluklar kutlanmış, büyük projeler hayata geçtiğinde onlarla alakalı şarkılar yapılmış… Memlekette maalesef dertler çok ön planda ve kitabın genelinde bunları anıyor olmam biraz da mecburiyetten. Nereden bakarsanız bakın, Türkiye tarihini güler yüzle yazamıyorsunuz çünkü çok acılar çekilmiş, hâlâ çekiyoruz.

Bir şarkının hikâyesinin anlaşılması ve en önemlisi akılda kalması için onu dinlemek çok önemli. Kare kodlarla okuyuculara da bir çeşit güzellik yaptığınızı gördük. Bu fikir nasıl çıktı?

Yayıneviyle aldığımız ortak bir karar bu. Dinletmenin yolunu aradık, bunu bulduk. Şarkıları dinletemeseydik, kitap eksik kalacaktı.

Image

 

 

ÖNCEKİ "Rams" ve "Belgica" bu ay vizyonda: Beyazperdenin husumetli kardeşleri SONRAKİ “Hayvanların vahşiliğiyle ilgileniyorum”: Toufic Hamidi
Bu yazıyı paylaş