Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

ÖNCEKİ Sónar + D: AUDIOVISUAL programında bizi neler bekliyor? SONRAKİ 2016: En iyi 50 yabancı albüm (50-26)

Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

İhtişamlı ve ferah bir duruş: S a r a S a r a
Yazı: Nazlı Dönmez – İllüstrasyon: Alpay Aksaray

Amor Fati albümüyle dikkatimizi çeken Fransız müzisyen S a r a  S a r a, bu ayın en keyifli keşiflerinden. 11 Kasım’da Björk’e ait olan One Little Indian plak şirketi üzerinden yayınlanan albüm, yoğun bas ve elektronik vuruşlarla dinleyicisini hipnotik bir serüvene sürüklüyor. “Fire” ve “Sun” gibi parçalarda özellikle öne çıkan Afrika enstrümanları ve çok katmanlı vokaller, trip hop ve tekno esintileriyle, karanlık, deneysel bir dans müziğine yakınlaşan albümün sahibi S a r a S a r a’nın Vanessa Paradis’den Nick Cave’e, farklı türlerde ustalaşmış isimlerden ilham aldığını göz önünde bulundurduğunuzda, bu duruma pek de şaşırmıyorsunuz.  

Geçtiğimiz günlerde Matthew Herbert’ın “Follow the White Rabbit” ismiyle yeniden yorumladığı “Supernova” miksi, müzisyenin eklektik tarzına bir güzelleme işlevi gördüğü gibi, gelecek işlerini daha da sabırsızlıkla beklememizi sağlıyor. Tıpkı Björk gibi büyüleyici bir ses ve taptaze bir vizyonla öne çıkan S a r a S a r a, aynı zamanda iddialı ve ihtişamlı olmasına rağmen ferah bir duruşa sahip. Takipte kalın!

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Şairane kaygı ve ritmik bulmacalar: Total Victory
Yazı: Utr – İllüstrasyon: Sami Berk Tokaç

Bazı müzik janrları ya ortaya çıktıkları dönemlerde ya da belli dönemlerde kendilerini daha çok gösterirler. Zaman içinde internet, bize o dönemlerin parlaklıklarını gösterebilecek seviyeye geldi. Sürekli müzik tarzı halinde sevk edilen dinlenceler daha da iç içe geçerek türevlenmekte ve hem eski tatları hem eskinin izinden devam ederek önümüze çıkacak yeni mutfak ürünlerini sunmakta. Ancak insanlar, bazı üreticilerin tarzlarını belli bir kategoriye koymakta cidden zorlanıyorlar. Total Victory grubu bahsedilen “etiket karışıklığı” ve “dönemsel parlaklık” gruplarından biri olabilir. İlk başta The Fall veya The Ex’i anımsatabilir. Daha da atmosferik ayinlerinin içine girdikçe kendi kültürlerini oluşturmuş beş kafadarla karşılaşabilirsiniz.

Sözlerdeki şairane kaygı, gitarlar ve davulun ritmik bulmacası grubun temel öğelerinden âdeta. Kendi içinde bulundukları topluma ve sesini duyan insanlara anlatmak istedikleri bir şeyler var. Sözleri anlayabilmek için dil bilmeye gerek olmayabilir! 2007’de sendikasını kuran grubun çıkış yeri İngiltere ve şu anda yayında tuttuğu üç albümü var. İki ay önce toplama niteliğinde olan vs. Big Electric albümünü yayınladı. Albümdeki “Atherton Derby” unutulmuş olabilecek bazı şeyleri hatırlatıp üzülmenize sebep olabilir. “House of Lords” cehennemlerini tasvir ederken, “Arnhem” mitolojik hikâyelerinden bir derleme görevi görebilir. Grubu detaylı keşfetmek için müritlerinden biri olmalısınız.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Nostaljik ve ölçülü: Sunday Morning
Yazı: Kaan Ertaş – İllüstrasyon: Enes Diriğ

Kökenleri 1998’e dayanan İtalyan grup Sunday Morning, 20 yıla yaklaşan geçmişinde çok görüp geçirdi: Grup üyeleri çokça değişti, uzun turnelere çıkıldı, hatta grup süresiz olarak dağıldı ve birkaç İtalyan yapımı filme müzik oldu. 2006’da Midfinger Records etiketli Take These Flowers To Your Sister ve 2015’te kendi kaydedip yayınladıkları Instant Lovers’ın ardından şimdiyse üçüncü albümüyle karşımızda: Let It Burn.

İtalya merkezli Bronson Recordings etiketiyle çıkan albüm, her birimizin sahip olabileceği masumane dertleri müzikal bir nostaljiyle gözler önüne seriyor. Luca Galassi ve Andrea Cola’nın duyguya göre şekillenen, bazen hafif overdrive bazen de ağır fuzz efektli elektrik gitarı şarkılara gövdesini verirken, bazı parçalarda yer bulan keman ve piyano eşliği şarkılara nihai kişiliğini kazandırıyor. Albümün açılış parçası “Carry Me Home”da Amerikan gerçekliğinin esintisi en belirginken; “Loneliest Boy On Earth”, bir gencin bastırılmış sıkıntılarını tasvir ediyor. “Ask the Magician”ın açılışı Pink Floyd’u; “Should I” parçasınınki de Bon Jovi’yi andırıyor; bizi sanki kendi nostaljilerimize sürüklüyor. “I See the Sun (But It Doesn’t Shine for Me)” ise albümün en melankolik ama müzikal olarak en keyifli parçası olmaya aday.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bugünden daha karanlık: Ak’Chamel
Yazı: Cem Kayıran - İllüstrasyon: Türksen Kızıl

Bir dönem Chairs ismiyle üretimlerini paylaşan Houston çıkışlı üçlü Ak’Chamel, ne kadar dinlerseniz dinleyin üzerindeki gizemden en ufak bir şey yitirmeyen bir müzikal anlayışa sahip. Büyülerden, şamanik geleneklerden ve karanlıktan fazlasıyla ilham alan Ak’Chamel, bu unsurları birer tema olarak kullanmaktan ziyade müziğinin ana hatları olarak belirlemiş. Öyle ki parçaları dinlerken kullanılan enstrümanlar ya da seslerin bireysel karakterinden ziyade, bütünün gücünden etkileniyorsunuz.

Şimdiye dek çeşitli formatlarda albüm ve EP’ler yayınlayan üçlü; maskeleri, şarkı isimleri ve sahne şovlarıyla konsept üzerine bir kurulu bir grup gibi gözükse de müziğe yaklaşım biçimiyle bu tür bir tanımdan çok daha fazlasını hak ediyor. Dünyanın dört bir yanından arızalı ve sıra dışı üretimler konusunda en önemli otoritelerden biri olan Alan Bishop’ın övgüsü ve desteğini de ardına alan Ak’Chamel’in 2016 sonlarında yayınladığı albümü Transmissions From Boshqa, bugünden daha karanlık ve tüyleri diken diken eden hayalî bir zaman ve yerden sesleniyor.

ÖNCEKİ Sónar + D: AUDIOVISUAL programında bizi neler bekliyor? SONRAKİ 2016: En iyi 50 yabancı albüm (50-26)
Bu yazıyı paylaş