Şarkı şarkı 123 ve “Anja” albümü

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Şarkı şarkı 123 ve “Anja” albümü

Röp: Seçil Kalenderoğlu, İllüstrasyon: Ezgi Beyazıt
ÖNCEKİ ‘’Müzikle ilişkim biraz kinetik’’: Colin Stetson SONRAKİ TSU!: Hayatın ta kendisi!

2009 'da yayınladığı kitap/albüm Aksel'le ilk kez yolcuklarına tanık olduğumuz Dilara Sakpınar, Feryin Kaya, Berke Can Özcan, Arda Erboz ve Seçil Kuran’dan oluşan 123, 2010'daki Arve'nin ardından üçleme şeklinde anlattığı öyküsünün son durağı olan Anja ile karşımızda. Hikâyeyi bilenler bilir ki Aksel çocuğunun kuzeye doğru giden trende rastladığı Arve'yle birlikte Anja'yla buluşma çabası işte sonunda gerçek oldu. Biz de şarkı şarkı bu serüvenin bir parçası olmaktan kaçamazdık.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

1. “No Return” - "It's too late... there is no return" (artık çok geç… geriye dönüş yok) sözlerine neden olan dönüşü olmayan neler var şu hayatta?
Geri dönmek hep var aslında, kalktığın iskele yanmışsa bile niyetin geri dönmek olduktan sonra bir başkasına yanaşırsın. Ölümün bile geri dönüşüne inananlar var.Image

2. “Aşk Şarkısı” - Aşk şarkısı tekrar tekrar çalarken kulağında, sen nereye yürüyorsun ve hava nasıl?
Yokuştan aşağı, Maçka'dan Beşiktaş'a koşar adımlarla ilerliyorum, nefes nefese, belki vapura yetişirim. Bahar henüz bugün geldi. Belki akşam yine soğuk olur.
Image

3. “Bi şey var ki” - İstesen de istemesen de "Her şeyin ortasında bi şey var ki burada" sözlerindeki bi şey acaba ne olabilir?
Bi şey basit küçük bi şey değil. Varlığını gün gibi hissettiren, kişinin içine sığmayan, taşan bi şey.
Image

4. “Drill” - Güneşi yüzümüze vuran "Drill" hangi günde, hangi saatte ve hangi şehirde yaşamakta?
Bir salı günü sabahının ilk güneşi, Bodrum'da, doğduğu yerde. Kendi evinde. Evinin bahçesinde.
Image

5. “There I Go” - Okyanusları aştıran, davulları hızlandıran, saksafonları zehirleyen seni en çok kızdıracak şey nedir?
Ormanları yakması birinin, sincapların kaçışması falan, bütün bunlar çok ama çok kızdırıyor beni.
Image

6. “Hayat” - "Hayat ne güzel şey seni zevkle yaşatıyor" dedirten zevkleri bir masada toplamanı  istesek "Ne süprizlikler, ne gariplikler" olurdu bu masada?
Mumlar, Brezilya'dan gelen eski pandeiro, tütün, büyük yeşil kül tablası (Celal'in), üst üste duran ECM albümleri (en tepede Paul Motian - It Should've Happened a Long Time Ago), buz gibi bira dolu bardaklar, nigiri (somon/avokado) ve chop-stick'ler, nag champa, laptop'un hemen arkasında uyuyakalmış tekir kedi (milo), Stockholm'deki Pearl Jam konserine biletler, paslı bir inek çanı ve küflü peynir.
Image

7. “Gel” - Sözleri olmayan Gel'in tek bir tane cümlesi olsa ne demek isterdi?
Gel derdi, bağırarak ama.
Image

8. “Fall” - Sorular soran, cevaplar arayan "fall" bir kitabın içerisine girmek istese hangisine sığardı?
"Fall" tek bir sayfa olarak, Nils Frahm'ın Sheets kitabının arasında bir yerlerde eskise güzel olurdu.
Image

9. “Low Sign” - Üzerinde yazlık bir elbise, gecenin sesiyle  "I will forget you" diye seslenen Low Sign'in bir kokteyl olmasını istesek nasıl bir şey olurdu?
Romlu, votkalı, renksiz ve sert bir şey olurdu bu kokteyl, unutturacak cinsten, sonra tabiî yine hatırlatacak.
Image

10. “Post Burak” - Gürültüde bile huzurlu olabilen, bir yerlerde kayıp olan Post Burak'ı bulsak, evine konuk olsak hep beraber ne yapar olurduk?
Burak'ın evine konuk olamazdınız öncelikle, o sizinkine konuk olurdu. Evinizde bir de piyanonuz varsa Burak size özel bir konser verirdi. Sonra biz de eklenirdik uzun bir doğaçlama için.
Image

11. “Undertow” - Hayatın ağırlığından kaçarken Undertow'dan kendine bir araç seçmesini istesek karanlığın içine ne ile yol alırdı?
Denizler Altında 20.000 Fersah'taki gibi eski bir denizaltıyla tabiî.
Image

12. “Not Mine” - Narin ve kırılgan Ladybug yani Uğurböceği yumuşakça milyonlarca kez uçarken nerede dursa da artık mutlu olsa/mutlu etse?
Arve'nin kalbine konsa.
Image

13. “Anja” - Minimal tınısı ve fısıltıyla karışık çığlıklarıyla "Anja" bir film setine konuk olsa hangi filmin dekorlarında dolaşırdı?
Into the Wild.
Image

ÖNCEKİ ‘’Müzikle ilişkim biraz kinetik’’: Colin Stetson SONRAKİ TSU!: Hayatın ta kendisi!
Bu yazıyı paylaş