Geleceğin Kusurlu Yetişkinleri: TEENAGE

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Geleceğin Kusurlu Yetişkinleri: TEENAGE

Röp: Seçil Kalenderoğlu, Yetkin Nural
ÖNCEKİ Müziğe dair kısalar SONRAKİ Beyaz perdenin tek mekâna sıkışmış filmleri

İlk günahın sorumlusu olarak görülen “kusurlu yetişkinler”in hikâyesini 20. yüzyıldan alan belgesel Teenage’in yaratıcısı Matt Wolf’la konuştuk.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Dünyevîleşme ve laikleşmeyle beraber ilk günahın sorumlusu olarak görülen çocuklar ve gençlerin "kusurlu yetişkinler" oldukları keşfedilmişti. Devletin bir numaralı görevlerinden biri hâline gelen "yurttaş yetiştirme" fikri sonucu bu kusurlu yetişkinleri "geleceğin yetişkinleri" hâline getiren bir yolculuk başladı. Arthur Russell belgeseli Wild Combination aracılığıyla tanıştığımız Matt Wolf bu yolculuğa tanıklık etmekten çekinmeyen bir yönetmen. Wolf’un ses getiren belgeseli Teenage, bu tarihsel ve psikolojik durumu 20. yüzyıldan itibaren anlatmaya başlayarak arşivsel fotoğraf ve görüntülerle İkinci Dünya Savaşı'na kadar getiriyor. Radikal formatı ve güçlü izleme keyfiyle İki saate yakın süren Teenage’in yönetmeni Matt Wolf ile konuştuk.

Wild Combination ve Teenage’in ikisi de başkahraman yerine arşiv görüntüleri ve dış ses kullandığın filmler. Bize biraz bu formattan ve bunu yönetmen olarak nasıl kullandığından bahsedebilir misin?
İki filmin de karakterler üzerinden ilerlediğini düşünüyorum. Arthur Russell hayatı boyunca neredeyse hiç filme alınmamış olduğu hâlde, gizemli bir sanatçının resmini çizebilmek için ona en yakın insanlarla (ailesi ve birlikte çalıştığı insanlarla) röportajlar yaptım. Teenage’de ana karakter olmamasına rağmen film isyan eden gençliğin dört örneğini hayata geçiriyor: 1920’lerde kötü tanınmış uyuşturucu bağımlısı bir uçarı olan Brenda Dean Paul, Hitler gençliğinden Melita Maschmann, Alman swingci çocuk Tommie Scheel ve Warren Wall diye Afro-Amerikan bir izci. Birlikte, bu karakterler doğmak üzere olan bir ergenin portresini çiziyor. İki filmde de arşiv görüntülerini ekspresyonist bir şekilde kullandım. Görüntüleri ve dış sesi hikâyeyi açıklamak yerine duyguları ifade etmek ve geçmişi hissettirmek amacıyla kullandım. Benim için bu filmler öznel tarihler.

Teenage aynı zamanda kitaptan uyarlanmış. Bu belgeseli kitabı hiç duymamışken mi çekmeye karar verdin, yoksa kitabı okuduktan sonra mı?
Jon Savage’ın Teenage kitabından ilham aldım. Jon punk rock ile ilgili kitabı England’s Dreaming ile tanınıyor. Teenage’deyse punk bir bakış açısından 20. yüzyılın başlarından gizli hikâyeler ve unutulmuş biyografileri gün yüzüne çıkardığını hissettim. Bu da bana farklı bir tarihî belgesel çekme fikrini verdi. Film her ne kadar uçarılar, swingci çocuklar ve savaş zamanı politikasıyla ilgili olsa da akademik bir şey yerine punk hissi veren bir şey yapmak istedim.

Image

Teenage’de birçok farklı medya kullanıyorsun: video, fotoğraflar ve gazete küpürleri. Bize biraz belgesel çekmek için farklı medyayı bulma, toparlama ve düzenleme sürecinden bahsedebilir misin?
Profesyonel araştırmacılarla beraber çalışıyorum. Teenage için New York’da bir baş araştırmacım vardı ve Washington D.C., İngiltere ve Almanya’da diğer araştırmacılar bularak onlardan yardım aldı. Hepsine konuların listesini veriyordum ve bana saat süren videolar, yüzlerce fotoğraf ve manşet gönderiyorlardı. Araştırma süreci filmin editi yerine oturana kadar, yaklaşık dört yıl, devam etti.

Bir belgeselin uzunluğuna karar vermene yardımcı olan faktörler neler? Baştan karar vermiş mi oluyorsun yoksa bulduğun materyale bağlı olarak mı şekilleniyor?
Her zaman ergenlerin “teenager” diye olmadan önceki tarihlerini anlatmak istediğimi biliyordum. Hepimizin duyduğu rocker, punk, skater yerine gizli hikâyelere yoğunlaşmak; insanların duymadıkları “bright young people”ı, “boxcar children”ı, “wandervogel”ı, “jitterbug”ları anlatmak istiyordum. Amacım bir rüya gibi ilerleyen ilgi çekici ve hızlı tempolu bir film yapmaktı. İzleyici sonda yeni bir tür insanın, Teenager’ın doğumuna şahit olmalı.

Teenage, 20. yüzyıl başındaki genç nesillere yoğunlaşıyor. Film yüzyılın ortasına hattâ 21. yüzyıla ulaşacak olsaydı o dönemdeki nesli nasıl tasvir ederdin? Ya da şöyle soralım: devam filmi gibi bir planın var mı?
II. Dünya Savaşı’ndan sonra, “teenager” terimi ortaya çıktığında, gençlik kültürü global fenomen hâlini alıyor. Bütün o bilgi ve materyali günümüze kadar özetlemek çok zor, neredeyse imkânsız olurdu. Çok fazla şey var! Biraz daha ileri gidecek olsaydım 1945-1954 arasını işlerdim. O dönem başlı başına bir film olurdu. Devam filmi çekme planım yok, ama kesinlikle hayır da demeyeyim!

Belgeselde çok etkileyici video ve görüntüler var. Kişisel favorilerin hangileri?
Alman swinci çocukların renkli videolarına bayılıyorum. Çok nadir şeyler, ve o çocuklar Nazi rejiminin en sıkı döneminde Amerika’dan caz plakları dinlemek ve Brit modasından giyinmek için hayatlarını riske attılar. Aynı zamanda 1920’lerde bir grup İngiliz “bright young people”ının drag yapan kamera çekimlerine bayılıyorum. İnanılmaz güzeller!

Image

Yasal kısıtlamalar vs. sebebiyle kullanamadığın görüntüler oldu mu?
Gerçekten sevdiğim her şeyi kullanabildim. Dönemin bazı ikonik Hollywood filmlerini (Wizard of Oz gibi) kullanmaktan kaçındım çünkü lisans ücreti çok yüksek olacaktı. Üzerinde durmak istediğim ama görüntü bulamadığım için duramadığım hareketler ve hikâyeler oldu.

Filmin müziğini Bradford Cox yaptı… Nasıl tanışmanız ve bu projedeki işbirliğiniz nasıl oldu?
Geçmiş yıllarda Bradford Cox ile iletişimim olmuştu ve bu proje işbirliği yapmak için mükemmel geldi. Ona bu konuda e-mail attığımda hemen cevap vererek yapmak istediğini söyledi. Materyale ve konuya farklı yaklaşımıma yakınlık hissettiğini düşünüyorum.

Ergenlik yıllarına geri dönebilecek ve kendine dış ses yapabilecek olsaydın endişelerin ve tecrübelerinle ilgili ne derdin?
Ergenliğimde yaşadığım duyguların çoğunun filmde işlendiğini düşünüyorum. Çok politiktim; eşcinsel hakları için savaşıyordum. Aynı zamanda müzik ve filmle rüyamsı bir ilişkim vardı. Günlük hayatından kasvetinden kaçışım olmuşlardı. Kendimi 1920’ler, 30’lar ve 40’larda yaşamış gençlerin günlüklerinde bulduğumuz şeylerin çoğunu söylerken hayal edebiliyorum.

Bugünün gençleriyle ilgili kesinlikle göze çarpan şeylerden biri de dünyanın birçok yerindeki farklı politik direniş hareketlerinde önemli bir güç oldukları. Yunanistan, Brezilya ve Arap Baharı’nda sokaklarda eşitlik ve özgürlük talep eden gençler görüyoruz. Bunu geçen haziran Gezi Parkı olaylarında biz de Türkiye’de yaşadık. 90’lar neslinin apolitik görüldüğünü göz önünde bulundurarak gençlikteki bu değişimi nasıl yorumluyorsun?
Heyecan verici olduğunu düşünüyorum ve politik değişimde genç insanların oynadığı rolü fark etmenize sevindim. Çoğunlukla yetişkinler gençleri apolitik olmakla suçlarlar ve kendi nesillerini bir sonrakinden daha aktif ve üretken hatırlarlar. Ama her neslin, 90’lar veya bugün, yeni yollarla yüzleştiği kendi engelleri ve baskıları olduğunu düşünüyorum. Geleceği kendi bakış açılarıyla hayal etmeye uğraşıyorlar ve bu çok güçlü olduğunu düşündüğüm bir tür isyana yol açıyor.

Image



(Çeviren: Ayşen Arıkazan)

ÖNCEKİ Müziğe dair kısalar SONRAKİ Beyaz perdenin tek mekâna sıkışmış filmleri
Bu yazıyı paylaş