Hakan Vreskala ve şapkasından çıkan yeni numarası: Stand-up and Fight

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Hakan Vreskala ve şapkasından çıkan yeni numarası: Stand-up and Fight

Röp: J.Hakan Dedeoğlu - İllüstrasyon: Saydan Akşit
ÖNCEKİ 100. albümün arifesinde Constellation Records SONRAKİ Konser ekonomisine dair: Bıçak kemiğe dayandı mı?

Esmerine kadrosuna dahil olan Hakan Vreskala'nın Kanada’da vurmalıları ve sahne ruhuyla izleyenleri mest edişini izlerken aslında bununla da yetinemeyeceğini biliyordum. İşte Vreskala’nın yeni numarası ve kafasındaki diğer konular.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Esmerine’in son albümü Dalmak’ın bel kemiği grubun kurucuları Bruce Cawdron ve Rebecca Foon ise, Hakan Vreskala da ruhu. Özellikle canlı performanslara kattığı enerji ve görsel şovun bir benzerini herhangi başka bir Türk müzisyenin katamayacağını eklemem gerek. Vreskala aslında albümün ihtiyaç duyduğu, kültürlerarası yumuşak ve uyumlu geçişi sağlıyor.

Kanada turnesinde Vreskala’nın sahneye çıktıktan sonra bir anda değişen ve parlayan enerjinin seyirciler üzerindeki etkisini görmek vurmalı doğru ellerde ne kadar yükseltici bir enstrüman olabileceğini anlamınızı sağlıyor. Ama işte Hakan Vreskala bununla yetinmiyor, yetinemiyor... 8 Kasım’da görücüye çıkacak olan yeni projesiyle de yepyeni bir yüzünü daha keşfedeceksiniz: güzel hikâye anlatmaktaki becerisi.

Deniz Cuylan ile giriştiği Norrda projesi ve ardından gelen, iki sene önce yayınlanan ilk solo albümüyle Vreskala ismi kafalara yerleşti. Ama evvelinde, inanılmaz hikâyeler, mücadelelerle dolu bir müzisyen kariyeri var onun. Düğünlerde davul çalmalardan Şivan Perwer’le çıkılan turnelere, İskandinav önyargılarından barikatlara... 8 Kasım’daki prömiyer yapacak olan tek kişilik muhabbet ve müzik harmanlı yeni performansı da bu ve benzeri hikâyeler ve şarkılarından oluşuyor. Kendisinden yıllardır bu hikâyeleri dinleyen biri olarak diyebilirim ki o gün gözünüz kapalı gidin, oturun, gülün, ağlayın, şarkı söyleyin... Pişman olmazsınız.

“Sahneye çıkınca insanlar farklı bir enerji bekleyebiliyor ya da biz şarkıcılar öyle gereksiz beklentiler hissedebiliyoruz. Şimdi durun bir soluklanın, hele bir oturun konuşalım demek istiyorum.”

8 Kasım’da bugüne kadar görmediğimiz farklı bir Hakan Vreskala projesi göreceğiz… Müziğin ve hikâyelerin bir arada yer aldığı tek kişilik bir performans bu. Ama bize biraz daha içeriğinden bahseder misin, oraya gelenler tam olarak nasıl bir performans deneyimleyecekler?
İçerik biraz şarkıyla türküyle anlatamadıklarım, nüanslarım ve içimde kalan (geride kalanların) dışa vurumu. Sanırım yurtdışında kalıp kalbinin fikrinin Türkiye’de kalması insani farklı ruh hâllerine büründürüyor. Biraz da buradan yola çıkan bir şey oldu.
Bu şovda sanatçıların arkasında yıllar boyu darbukacılık yapmaktan şarkıcılığa geçen süreci ve bir düğün müzisyeninin hipster asma davulculuk mücadelesini istem dışı mizahi ve politik hikâyesini göreceğiz. Tabiî bol perküsyon ve singer/songwriter soslu.
Ben şovu hayatın kendisi kadar komik ve politik olarak sunmayı tercih ediyorum. Sanatın tüm yanları bir bütünlük meselesi. Bazen konserlerde şarkı üstüne şarkı söyleyince bir kısmımın eksik kaldığını hissedebiliyorum. Bir de sahneye çıkınca insanlar farklı bir enerji bekleyebiliyor ya da biz şarkıcılar öyle gereksiz beklentiler hissedebiliyoruz. Şimdi durun bir soluklanın, hele bir oturun konuşalım demek istiyorum.

İsveç’te İsveççe bir süre stand-up şovlar da yaptın, o stand-up’larda genelde temalar, konular neler oluyordu?
İsveç’tekiler biraz daha göçmenlik hâlleri, baba olma olgusu, düğün müzisyeninin diaspora ile imtihanı ve çok kültürlülüğün evrimi üzerine oluyor. Sonuçta ben İsveç’e 20’li yaşlarda yerleştim. Doğma büyüme oralı değilim. Göçmenler arasında biraz daha az rastlanan bir yüzde. Hâliyle farklı bir mizah ve politik bilince yol acıyor. Bunu yazdığım Blocket tarzlı Türkçe aksanlı İsveç menşeli müzik performansları ve perküsyon ile birleştirince ortaya keyifli bir şey çıkıyor.

Şimdi yeni bir performansın var ama insanlar Her Köyde Bir Deli Var’ın devamını da bekliyor… İkinci albüm ile ilgili havadisler neler?
İkinci albüm için Unkapanı’nda kapı kapı dolaşıyoruz, şaka değil. Parçalar hazır ama albüm çıkarmak biraz yıkım oluyor. Biraz güç toplayıp şubat ayında çıkarmak istiyorum. Tabiî Gezi süreci hepimizi etkiledi. Her şeyi sil baştan yapmakla hayır hiçbir şeyi değiştirmemeli arasında gidip geliyorum.

Yakın bir zamanda dâhil olduğun projelerden biri de Esmerine oldu. Dalmak albümündeki vokaller ve bateri hariç vurmalılar sana ait. Böylesi çapraz geçişli projeler çoğunlukla bayat bir sonuç doğurabiliyor olsa da Dalmak albümünde doğru bir bütünlüğün yakalandığını düşünüyorum. Albümün genelinde, Türk esintileriyle Esmerine üyelerinin müzikleri arasında uyum konusunda nasıl hissediyorsun? 
Ben çapraz geçişlere hiç sıcak bakmıyorum işin aslı. Fazlaca çok berbat deneyimlerim oldu ve dinamiklerin biraz tüketildiğine inanıyorum. İyi arkadaş olmadan samimî bir soundun çıkmayacağına inanıyorum. Esmerine ile farklı bir süreç yaşadık. İyi dostluklar yaşadık biraz kısa bile olsa, beraber ev, yemek ve hayatı paylaştık. Bunun sonucu ortaya çıkan müzik en basta seyirciyi çok tatmin etti. Ben Esmerine ile çalmaktan çok keyif alıyorum, ve sanırım daha uzun süreler çalacağız.

“Parçalarımın herhangi bir kanalda yayınlanması beni rahatsız etmiyor sadece sözleri anlayıp anlamadıklarını bazen merak ediyorum.”

Yakın bir zamanda Kanada turnesindeydin… Albüme kıyasla canlı performanslarda bambaşka bir dinamik yakalanmış gibi. Kanada turnesinde seyircilerin performanslara olan ilgisi nasıldı?
Kanada’ya hiç daha önce gitmemiştim ve birçok açıdan şok oldum. Beklediğimin çok üstünde pozitif bir ilgiyle karşılaştık. Ama ne yalan söyleyeyim en çok beni vuran Toronto Gezi’yle Dayanışma Forumu için parkta yaptığımız o doğaçlama konser oldu.

Gezi süreci demişken... Gezi sürecinde senin "Dağılın Lan" klibin çok döndü, dönüyor da. Mesela HALK TV senin parçaları sürekli döndürüyor? Bu konuda nasıl hissediyorsun? Bir de bu durum aslında, iki sene önce yayınlanmış ve bugüne cuk oturan ilk albümünün başka kişilerce keşfedilmesini de sağladı mı sence? 
Gezi sürecinden önce yaptığım bazı parçalar bana bile bazen fazla keskin gelebiliyordu. Haddinden fazla dolaysız ve dışavurumcu. Belki biraz erkendi ama şu an Gezi’nin özgürlükçü, dışavurumcu, mizahi ve kapsayıcı ruh hali bana çok ilham veriyor. Artık eskisi kadar umursamıyorum çünkü milyonlarca insanın isyan ve adalet duygusunu sanatla harmanladığını gördüm. Parçalarımın herhangi bir kanalda yayınlanması beni rahatsız etmiyor sadece sözleri anlayıp anlamadıklarını bazen merak ediyorum.

Dalmak albümünden bu röportajı okuyanlara mutlaka şu şarkıyı dinlemelisini desen hangisi olurdu? 
Dalmak albümünde Translater’s Clos parçasını yaptığımızdan beri neredeyse her gün kendi kendime söylerim, çok büyülü bir parça , tavsiye ederim.

ÖNCEKİ 100. albümün arifesinde Constellation Records SONRAKİ Konser ekonomisine dair: Bıçak kemiğe dayandı mı?
Bu yazıyı paylaş