Önceki sayfalarda Mo Loschelder’le Berlin, tekno kültürü ve kadın prodüktörler üzerine konuşmamızın ardından, şimdi bir süredir Berlin’de yaşayan genç bir kadın prodüktörün, Ran’ın dünyasını ziyaret ediyoruz.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Hüma Utku, RAN adı altında ilk albümü Her Trembling Ceased’i Partapart Records aracılığıyla kısa süre önce yayınladı. Ambient derinliklerden gergin ama sakin tansiyonlara yükselen Her Trembling Ceased, içinde dolaşmaktan zevk alacağınız bir dünya sunuyor. Birkaç gün önce albüme adını veren parçayı Giorgia Malatrasi ve Barbaros Kayan eşliğinde bir kliple taçlandıran RAN’ı Stories Retold olarak adlandırdığı remiks EP’sini yayınlamasının arifesinde yakaladık, kendi hikâyesinden Björk’e uzanan bir muhabbete koyulduk.
Kendine RAN ismini seçerek müzik yapmaya devam etme kararını nasıl aldın ve Roads at Night’ın (Geceleyin Caddeler) kısaltması olarak kullandığın bu isim sana ne ifade ediyor?
Aslında 2007’den beri elektronik müzik üretimiyle uğraşıyorum ve yaklaşık beş sene boyunca başka bir isim altında müzik yaptım. Ancak İstanbul’dan ayrılmadan evvelki dönem ve Berlin’e taşındıktan sonra geçirdiğim ilk sene çok ciddi değişimler geçirdiğim bir dönemdi. Berlin’de parçalar üzerinde çalışmaya başladım ve bunlar biriktikçe ortaya çıkan tablo, artık kesinlikle farklı bir projeye geçtiğimin göstergesiydi. Roads at Night, geceleyin hareket hâlinde arabadan yolu izlemekle alakalı. Karanlığın içine/içinde ilerlemek, bir noktaya varma ve hafif bir hipnoz durumu gibi şeyler çağrıştırıyor bana. RAN ise kısaltma olarak, aslında şans eseri, kaçışı hatırlatan bir isim oldu. Bu ikisi de benim için projemi tanımlayan kavramlar oldular.
İlk albümün Her Trembling Ceased nasıl bir dönemde yazdığın şarkılardan oluşuyor? Biraz albümün yaratım sürecinden, duygu dünyandan bahsedebilir misin?
Çok keskin bir düşüşün ve doğuşun olduğu bir dönemde ürettiğim parçalar hepsi. Sadece Almanca öğrenme ve yeni çevremi gözlemleyerek geçirdiğim uzun bir sessizlik dönemi oldu. Birçok farklı nedenden ötürü karışık bir zamandı ve her şeyi yeniden öğrenmek, tekrar inşa etmek gerekiyordu. Tabii ki de bu dönem aynı zamanda çok da verimliydi.
Birkaç senedir Berlin’de yaşıyorsun ve female:pressure ekibiyle temasın var. female:pressure elektronik müzik adına yürüttüğü yeni anket çalışmasını yayınladı geçen ay. Festivallerde, kulüplerde ve firmalarda kadın ve erkek sanatçıların oranları üzerine. Sonuç şaşırtıcı değil elbette. Sen kendi deneyimlerin üzerinden bu rakamların neden ve sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun?
Tablo gerçekten endişe verici, ancak ben bu duruma nesnel yaklaşmak gerektiğini de düşünüyorum. Yani elektronik müzikte ilerleyebilen sanatçıların çoğunun erkek olması, kadınların bilerek göz ardı edilmesi mi yoksa kadın sanatçıların bu müzik kategorisinde gerçekten de daha az olması mı, bunu iyi bilmek lâzım. Evet, reddedemeyeceğimiz bir kadın enerjisi engeli var neredeyse dünyanın her yerinde ve bu sorun farklı seviyelerde, farklı yüzlerle kendini sürekli gösteriyor. Kafalara kazınmış, cinsiyet ve sosyal cinsiyet kavramlarıyla ilgili yüzlerce stereotip var. Ben de müzikle uğraştığımı söylediğimde neredeyse her zaman karşılaştığım soru, “Şarkı mı söylüyorsun?” oluyor. Beste yaptığımı ve prodüktör olduğumu söylediğimde ise çoğu zaman bir şaşkınlık izliyor bu soruyu. Bu çok küçük bir örnek ve birçok kadın (her türlü işkolundan) benzer beklentilere cevap vermek zorunda olduğunu hissediyor ve ona göre hayatını düzenliyor. Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var, çünkü erkekler için de aslında aynı şey geçerli ancak görünen şiddet daha az olduğu için farklı algılanıyor bu durum. Benim düşünceme göre bu nedenle bu konular sadece cinsiyet tarafından değil aslında sosyal cinsiyet tarafından da ele alınmalı.
Björk, Pitchfork’a vermiş olduğu röportajı, Pandora’nın kutusunu açmış olduğunu söylerken havada yeni dalga feminizmin kokusunu aldığını belirterek bitiriyor. Senin için bir şeylerin değişmekte olduğu hissini neler besliyor? Sence değişim nereden başlamalı ve içinde bulunduğun ortamda bu anlamda gözlemlediğin şeyler neler?
İnsanların bu konuda daha fazla konuşmaya başlaması bence değişimin farklı bir noktasına gelinmeye başladığının göstergesi. Björk gibi önemli ve büyük kitlelere hitap eden sanatçıların bu konulara değinmesi gerçekten büyük bir önem arz ediyor. Özellikle, hepimizi etkileyen o röportajından sonra birçok yerde bu konunun tartışılmaya başlandığı görüyorum. Bu da insanı mutlu ediyor ve umudumuzu arttırıyor.
Bir röportajında Her Trembling Ceased’in adını bir Kurtlarla Koşan Kadınlar isimli bir kitaptan aldığını söylemiştin. Bu kitabın albümün temasına olan tesirini açıklayabilir misin?
Albüme ismini veren satır, bu kitapta bahsedilen eski bir Japon halk öyküsünden. Öyküde kırılgan ancak cesur bir kadının, savaşta iç huzurunu tamamen kaybetmiş eşine yardım etme isteğiyle atıldığı bir yolculuktan bahsediyor. Bu yolculuğun sonunda ise yüzleşmek zorunda olacağı, bütün köyün korktuğu, yalnız yaşayan bir ayı var. Masalın psikanalitik yorumlamasında ise bireyin kendi içinde yaşadıklarından bahsediliyor; yani bütün karakterler aslında bireyin farklı tarafları. Albümün yapıldığı dönem benim için böyle bir dönemdi ve öyküde kadının ayıyla göz göze gelmesini izleyen “...içine derin bir huzur doğdu ve titremesi dindi” cümlesine geldiğimde, bilmeden albüm için yaptığım ilk parçanın adını ve albümün adını bulmuş oldum. Albümün sonunda, masalın bu paragrafını okuyorum çünkü yolculuk böyle bitiyor. Ablam Şima Utku tarafından yapılmış albüm kapağında da resmedilen tam olarak o an.
Albümündeki ambiyans, sakinlik, karanlık ve gerilim arasında geçişkenlik gösteren parçalardan oluşuyor. Başlangıçtan finale ulaşan yolculuk hissi yoğun olarak hissediliyor gibi. Albüm nereden nereye gidiyor, senin için, biraz anlatabilir misin?
Bu aslında gerçekten de cevaplaması kolay olmayan bir soru. Evet, albümde bir yolculuğun hikâyesi anlatılıyor. Bunda parçaların isimlerinin de önemli bir rolü olduğunu söyleyebilirim. Yıkıcı olmak, yıkılmak, sessizlik, yüzleşme, büyüme ve tekrar yola koyulma gibi temalar var albümde ama yorumlamak tabii ki dinleyicilere kalmış. Sanırım bu kadarını anlatabilirim.
Her Trembling Ceased’in remiks albümünü yayınlayacağını duyurdun. Remiksleri bir araya getirmek için nasıl bir çalışma izledin? Kimler yer alıyor bu albümde?
Açıkçası alışılanın dışında bir yapısı var bu remiks EP’sinin. Normalde single olarak bir parça seçilir ve bu parçaya farklı remiksler yapılır. Ancak benim bugüne kadar yaptığım remiks çalışmalarından en keyif aldıklarım, parçayı kendi seçme özgürlüğümün bana verildiği zamanlarda oldu; bu nedenle aynı özgürlüğü remiks yapmasını istediğim sanatçılara verdim.
Üniversite yıllarımda müzik prodüksiyonuyla ilgili bolca güzel zaman geçirdiğim arkadaşım Murat Karabacak, Captain Zap adı altında “BULB” için bir remiks yaptı. Uzun süredir işlerini takip ve takdir ettiğim, remiks söz konusu olduğunda yerli sahneden ilk seçimim olan Mondual ise “Ruins”i seçti. Bana soundcloud’dan, benimle proje yapmak istediğini söyleyerek ulaşan İrlandalı sanatçı NEWGRANGE ise “Ghost of the Child”ı seçti. Son olarak da Berlin’de yaşayan, müzik endüstrisinde çalışan ve kendisi de aynı zamanda DJ olan arkadaşım Sadu da “Driven by the Demons”a remiks yaptı.
Herkes gerçek anlamda kendi seslerini yansıttıkları remiksler yaptı ve albümle ilgili herkesi tatmin eden de bu oldu sanırım. Bu süreçte, iki albümü de bünyesinde çıkardığım Partapart Records’ın sanatsal tercihlere duydukları saygı ve verdikleri destek de çok önemli bir rol oynadı tabii ki. Albüme Remixed: Stories Retold adını verdik, çünkü durum tam olarak böyle.
Projeyi canlı sunmak için herhangi bir plan ya da çalışma içerisinde misin?
Evet, yakında Berlin’de canlı performans için çalışmalara başladım bile. Yakında!
RAN için sırada neler var? Başka nasıl haberler var?
Yakın zamanda “Her Trembling Ceased” isimli parçama çekilen video yayınlandı. 5 Mayıs’ta remiks EP’si çıkıyor. Şimdi ise canlı performans ve Avrupa’da promosyon için çalışıyorum. Toplama albümlerde konuk sanatçı olarak yer almak, yarışmalara katılmak ve diğer sanatçılarla beraber çalışmak gibi isteklerim ve planlarım var.