Akıl kaçırmak için yeni neden: ‘’Ex-Machina’’

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Akıl kaçırmak için yeni neden: ‘’Ex-Machina’’

Yazı: Sevgi Yüksel
ÖNCEKİ Barış Atay ve Funda Eryiğit ile ‘’Eksik’’ üzerine SONRAKİ Korkunç bir atmosfer harikası: ‘’It Follows’’

Alex Garland’ın yönettiği ve geçtiğimiz ay dünya prömiyerini gerçekleştirdiği SXSW’de bilim-kurgu hayranlarını yepyeni tartışmalara gark ederek heyecandan çıldırtan Ex-Machina, bir film değil, bir mesele olarak ele alınmayı hak ediyor.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Alex Garland’in yeni filmi Ex-Machina’yı büyük bir zevkle izledim. Zaten iyi bilim kurgu filmi bulmak zor, bir de uzun zamandır filmlerde sadece zamanda ve uzayda yolculuk gibi konular ele alınıyordu. Sonunda görsel efektlerin değil de ilginç fikirlerin ön planda olduğu, yapay zekâyla ilgili bir film! Bilim kurgu dendiğinde 2001, Blade Runner, Battlestar Galactica düşünüp yüzünüze gülümseme gelenlerdenseniz, Ex-Machina’yı kaçırmayın. Film hem komik, hem büyülü, hem bazen kan dondurucu şekilde gerçekçi, hem de bazen saçma sapanlığı içinde rahatlatıcı. Ama benim yazmak istediğim şey filmin eleştirisi değil, filmin ele aldığı konu.

Film özünde yapay zekâyla ilgili eski bir tartışmayla ilgili. Tartışmanın birçok boyutu var, ama belli başlı iki soru öne çıkıyor. (1) Yapay bir varlık hiçbir zaman bir insan zekâsına ya da bilincine ulaşabilir mi? (2) Yapay bir bilincin varlığını nasıl belirleyebiliriz? Siz de benim gibiyseniz, çoktan, böyle bir tartışma için bilinç, zekâ gibi kavramların netleşmesi gerektiğini düşünüyorsunuzdur. Bu endişeleri şimdilik bir kenara bırakın. Tartışmaya bir yerden başlamak gerek.

Image

Ex-Machina’da, dünyanın en büyük internet arama motorunun sahibi rolündeki Oscar Isaac, elinde olan bütün veriyi kullanarak Ava adında bir robot yaratıyor. Çalışanlarından Caleb’i de, Ava’yı test etmekle görevlendiriyor. Bundan sonra filmin çatışmasını üzerine kurduğu nihai soru ise şu: Ava, yaratıcısı dışında birini, zekâ ve bilinci olduğuna ikna edebilecek mi? Aslında bu soru, yapay zekâ fikrinden daha eski ve temel bir konuyla ilgili. Tartışma Platon’a, Descartes’a kadar uzanıyor. Ben kendi bilincimin farkındayım. Başkalarının da benim gibi davrandığını, konuştuğunu görüyorum, ama başkalarının bilinçli olduğunu nasıl biliyorum?

Bu ikilemin bir başka boyutu da, bir bütünün, onu oluşturan parçalarının ötesinde bir şey olup olmadığı. Yani beynimi, vücudumu oluşturan fiziksel varlığı gözlemleyebiliyorum, parçalarını anlayabiliyorum, başkalarının da benzer şekilde oluştuğunu görebiliyorum. Ama bir şekilde ben moleküllerin ve nöronların bileşiminden öte bir varlığım. Başkalarının da bilinçli olduklarına dair inancım, bir anlamda gözlemlerimin mantıksal bir sonucu. Ama bir yandan da hiçbir zaman kendimi bildiğim gibi bir eminlikle bilemiyorum.

Ex-Machina’daki yapay zekâ Ava, birçok şekilde insan gibi görünüyor, konuşuyor, hareket ediyor. Ama bu gözlemler, Ava’nın bilinçli olduğunun, insan gibi düşündüğünün bir kanıtı mı? 20. yüzyılın ortasında, bilim insanlarının yapay zekâ konusuna kafayı taktıkları sırada, temel soru “İnsan yapımı makineler düşünebilir mi?” şeklindeydi. Burada da aynı problemle karşılaşıyoruz. İnsanlar gibi makinelerin de sadece dış dünyaya yansıttıklarını görebiliyoruz, iç düşüncelerini değil.

Alan Turing bu soruyu değiştirerek tartışmaya ve yapay zekâ alanına yeni bir yön verdi. Yeni soru “Makineler Turing testini geçebilir mi?” hâline geldi. Ona göre bir makine yeterince başarılı bir şekilde insan taklidi yapabilirse, bilinç sahibi kabul edilmeliydi. Turing testinde insanlar, test ettikleri varlığın makine ya da insan olduğunu bilmez. Testi geçmek için makinenin yeterince kişiyi insan olduğuna ikna etmesi gerekir. Yanlış anlaşılmasın, bu felsefi, hipotetik bir test değil. Birçokları için yapay zekâ alanına yön veren, somut bir hedef. Hattâ yirmi yılı aşkın bir süredir Turing Testi yarışmaları düzenleniyor. Geçen yıl ilk kez bir bilgisayar programı, jüri üyelerinin üçte birinden çoğunu insan olduğuna ikna etti (şimdilik testte makinelerle insanların iletişiminde görsel ve işitsel bir boyut yok, sadece yazılı konuşmaya izin var). Kazanan bilgisayar programı İngilizceyi yeni öğrenmekte olan 13 yaşında Ukraynalı bir genç taklidi yapıyordu.

Image

Bir yandan gözlemlerimizden yola çıkarak gözlemleyemediklerimizle ilgili sonuçlar çıkarmak hepimizin her an yaptığı bir şey. Ama bu yöntem kaçınılmaz olarak bazen hatalı sonuçlar ortaya çıkarıyor. Caleb ve Ava arasında olduğu gibi, başkaları hakkında bildiklerimiz sadece onların bize gösterdikleriyle sınırlı. Ex-Machina bu özelliğimizin ne kadar insanî ve ne kadar kusurlu olduğunu apaçık ortaya koyuyor.

Filmde Ava’nın Turing testini geçip geçmediğine siz karar verin. Bazı açılardan Ava, zekâ ve bilinç sahibi olduğunu en temel şekilde kanıtlıyor. Var olabilmeyi ve hayatta kalmayı esas hedef belirleyip, programlanmasının dışına çıkıyor. Yani bir anlamda onu oluşturan parçaların ötesinde bir şey hâline gelmeyi başarıyor. (Dikkat spoiler geliyor!) Aynı zamanda, aslında Ava’nın her şeyi sadece testi geçmek için yaptığını anlıyoruz. O anda gözlemlerimizin Ava hakkında, pek de bir şey söylemediği ortaya çıkıyor. Yani aslında Ava hakkında hiçbir şey bilmiyoruz (spoiler sonu).

Türkiyeli seyirci Ex-Machina’yla ilgili tüm bu meselelerle ilgili kafa yormak için şimdilik bir süre daha beklemek durumunda. Zira filmin Türkiye vizyon tarihi belirsizliğini koruyor. Bu durumda bilim-kurgu severleri ihya etmesi kuvvetle muhtemel bu filmi, en yakın festivalde izleyebilmeyi umuyoruz.

ÖNCEKİ Barış Atay ve Funda Eryiğit ile ‘’Eksik’’ üzerine SONRAKİ Korkunç bir atmosfer harikası: ‘’It Follows’’
Bu yazıyı paylaş