2012’den bu yana müziğini dinleyiciye ulaştıran Peygamber Vitesi’nden Kutay Soyocak’la grubun, insan ve ayı arasında süregelmiş iktidar değişiminden ilham alan yeni albümü üzerine konuştuk.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
İlk olarak 2012’de yayınladığı İzlenmemiş filmler için şarkılar EP’si ile tanıdığımız Peygamber Vitesi, Nisan 2013’te Müzik Hayvanı etiketiyle yayınladığı ve grupla aynı adı taşıyan ilk albümle İstanbul bağımsız müzik sahnesinin öne çıkan genç gruplarından biri oldu. Nisan’dan bu yana kadrosunda birkaç değişikliğe giden grup, şu sıralar “ayı” hayvanının mitolojiden modern toplumlara farklılaşan itibarı ve insanla arasında süregelmiş iktidar değişiminden beslenip ilham alan yeni albümünü tamamlıyor. Gruptan Kutay Soyocak, sorularımızı cevapladı.
İlk albümünüz Peygamber Vitesi'ni geçen yıl Müzik Hayvanı aracılığıyla yayınlamıştınız. İstanbul ve Eskişehir’de konserler verdiniz, Açık Radyo ve Groovypedia için özel canlı performanslar yaptınız ve şimdi sırada ikinci albüm var. Grubun kurulduğu zamandan bu yana geçen süre içindeki ilerleyişi, büründüğü form ve yaptığınız işler sizleri tatmin etti mi?
Albüm çıktıktan sonraki ilk dönem heyecanlı ve keyifliydi fakat daha sonraki kadro değişiklikleri ve beraberinde getirdiği adaptasyon denemelerinin, çok yeni olan bu oluşum için faydalı olduğunu söyleyemeyeceğim. Zaman içinde bu tatminsizlik hâlinin performanslara da yansıması ve keyifsiz bir hâl almaya başlamasıyla projeye ara vermiştik. Sonradan kafamdakileri denerken daha serbest ve rahat olduğumu fark ederek yeniden kayıtlar, taslaklar yapmaya başladım. İkinci albüm bu yüzden grup müziğinden daha öznel bir noktada duruyor.
Albüm kayıtları nasıl gidiyor, her şey yolunda mı?
Kayıtlar bitti, mastering aşamasında. Her şey yolunda gözüküyor.
Yeni albüme dair bildiğim iki şey var; birincisi bu ay içerisinde yayınlanacağı, ikincisiyse albümün özel bir konsepti olması. Üzerinde durduğunuz konsept ve albümde yer alacak parçalardan biraz bahsedebilir misiniz?
Albümde “ayı”dan beslenilen ve ilham alınan çok şey var. Ayı, genel olarak modern toplumlarda bilinen “uyuşuk, tembel, aptal, kaba” imajının aksine mitolojideki birçok varoluş hikâyesinin odak noktasında olan kutsal hayvanlardan biri. Ayrıca bazı kaynaklarda ayının “ormana hayat veren” sıfatıyla yüceltiğildiğini de görebiliyoruz.
Ayıyla ilgili daha çok bilgiye ulaştıkça beni etkileyen şey, insan ve ayı arasındaki iktidar değişimi oldu. Ayının sonradan aptallık ve çaresizlik saçan bir eğlence malzemesine dönüştürülmesi, ayının kendi tarihi içerisindeki bu farklılaşan itibarı benim için albümün oluşumuna ilham veren ana fikirlerden biri hâlini aldı.
Peki bu şarkılar, belirlediğin konsept dahilinde nasıl ortaya çıktı? Yazılan sözler ve kullandığın enstrümanları/sesleri seçerken nelere dikkat ettin?
İlk başta hikâyeler üzerindeki denemeleri daha doğrudan bir yaklaşımla yaptım, fakat bunun bir yandan yapmak istemediğim bir şey olduğunu da farkettim. “Tembel ve işe yaramaz” damgası vurulan bir hayvanın sadece mitolojik hikâyelerini betimlemektense, insanların kendi aralarındaki benzer değerlendirmelerle değişiklik gösteren unvan ve itibarları üzerine düşünmek benim için sözlerde dengeyi kuran unsur oldu.
İlk albüm Peygamber Vitesi ve ikinci albüm arasında sana göre ne gibi benzerlikler ve farklılıklar var?
Benim için en temel fark; bir grup müziği formatındaki ilk albümün ardından ikinci albümün daha tekil bir yaklaşıma sahip olmasıdır. Bu durum, erken dönemlerde duymak istediğim şeyleri duyabilmek konusunda sıkıntılı geçen bir sürecin ardından beni daha özgür hissettirdi. Aranjmanlarda da büyük katkısı olan Utku Öğüt’ün (Kutu) prodüktörlüğü bütün bunlara imkân verdiği için benim için paha biçilemez bir deneyim olarak kalacak.
Peki yeni albüm de Müzik Hayvanı etiketiyle mi yayınlanacak?
Evet, umarım uzun yıllar da öyle olacak. Müzik Hayvanı’nın vizyonu ve müziğe yaklaşımı, sadece plak şirketimiz olmasının ötesinde ortak idealler paylaşmamız, onu daha çok sahiplenmemizi sağlıyor.
Yaklaşık üç yıldır İstanbul alternatif müzik sahnesi içerisinde yer alan insanlar olarak şu anki durumdan ve gidişattan memnun musunuz? Bu konu üzerine söylemek istediğin şeyler, belirtmek istediğin fikirler olduğunu tahmin ediyorum.
Grupların kendi kitlesini artık daha rahat oluşturabilmesi beni mutlu ediyor elbette. Fakat müzikler “yeraltı müziği” olarak anılsalar da, dönemsel eğilimlerin tek taraflı bir “güzel”i belirlemesini ve yönlendirmesini sağlıklı bulmuyorum. Mesele bence farklı gelebilecek şeylere de aynı merakla kulak kabartmakla ilgili -ki konserlerde de net olarak görülebilen bariz bir meraksızlık sözkonusu. Kafaya bu denli takılan samimiyet konusunu belki tekrar gözden geçirmek gerekiyor… Belki de hepsi bir geçiş dönemi, bilemiyorum…
Son olarak, Peygamber Vitesi’nin yeni albüm sonrası, sonbahar/kış dönemine dair ne gibi planları var? Yeni projeler, canlı performanslar, yeni kayıtlar?
Albüm sonrası bazı şarkıların remikslerini yayınlama düşüncesi var. Başka müzisyenlerle ortak işler yapmak keyifli olabilir. Bu sene diğer şeylere de vakit ayırmak ve geliştirmeye çalışmak istediğimden daha uzun mesafeli konserler yapmayı düşünüyorum. Ama öncelikli dileğim, bu albümü daha fazla dinleyiciye ulaştırmak.