Son 10 yıldan 99 farklı konu (II)

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Son 10 yıldan 99 farklı konu (II)

ÖNCEKİ Son 10 yıldan 99 farklı konu (I) SONRAKİ İllüstratörlerden Bant Mag.a kutlama

Bant No:60

Çalışmalarına bakınca insanların ne düşünüp, hissetmelerini umuyorsun?
Okuldan bir asistan hocamız bir keresinde benim çizimlerime bakıp “Çizimlerinde ilginç bir tekinsizlik var; bir yandan minik hoş detaylar güzel bir his yaratırken, öbür yandan duruşlar ve bakışlar travmatik olayların etkisini çağrıştırıyor. Bu da insanı resmi bir kez daha sorgulamaya iterek kısa bir süreliğine hipnotize ediyor,” diye bir yorum yapmıştı. Evet, böyle hissetmelerini istemiyorum desem, yalan söylemiş olurum. Yani bu tezat ve tekinsizlik hoşuma gidiyor.

Yuşa Yalçıntaş Röportajı / Bant No:60, Temmuz-Ağustos 2010

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant No:61

Bu insanlar genelde görünmezler, hattâ görünmez olmayı tercih ederler. Uyuşturucu sattığı gerekçesiyle haksız biçimde gözaltına alınıp karakolda öldürüldüklerinde, tutuldukları merkezlerde isyan edip battaniye yaktıklarında ve vurulduklarında, Başbakan “Valla hepsini geri gönderirim” dediğinde, genç nesillere bakıcılık yapanları polis tarafından taciz edildiğinde ve en çok da tıkış tıkış teknelerde Akdeniz’de, Ege’de boğulduklarında geçer adları. Tahmin edersiniz, her birinin sırtında deve yükü ile mağduriyet hikâyesi vardır, dinleseniz her vicdan sahibi insan gibi içiniz sızlar. Savaştan, açlıktan, eşcinsel olduğu için ölümden kaçarlar; iş bulamadıkları ülkelerini daha iyi bir hayat için terk ederler. Her birinin farklı, bir o kadar da benzer bir göç yolculuğu vardır. Göç yolunda ya sıkışıp kalırlar Türkiye’de, ya seçerek gelirler buraya. “Ya sev ya terk et” şiarının yaygın olduğu bu coğrafyada bu ülkeyi sevseler de biz onların çok azını sever, nadiren bağrımıza basar, bir iki tanesini Türkiye vatandaşlığıyla ödüllendiririz; özellikle iyi koşuyorlarsa...

Konu: Göçmenler / Türkiye’de Göçmen Olmak  / Yazı: Zeynep Kaşlı & Begüm Özden Fırat / Bant No:61, Eylül-Ekim 2010

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant No:62

Enric Duran alelâde bir hırsız değil, bir tezi var. Bunu Crisis adını verdiği ve ilk nüshasında kapitalist krizin nedenlerini, ikincisinde de nasıl aşılacağını işlediği dergisinde anlatıyor. Sadece ekonomik değil, ekolojik krizin de kapıda olduğu şu günlerde tüm Avrupa’ya, sonra da dünyaya şamil olacak bir kooperatifler birliği üzerine düşünüyor. İspanya’da bu tür kooperatiflerden sebil miktarda mevcut. Oyuncaklar, domatesler, grafik tasarımları, elbiseler yapılıyor, ve kooperatifler arasında para ilişkisine girmeden, aynî şekilde değiş tokuş ediliyor. Duran, böylece neredeyse sıfır parayla daha âdil bir dünyada yaşanabileceğini gösteriyor. Bakalım para kazanmayan bir adamdan, bankalar borçlarını nasıl tahsis edecekler... Dahası, “Robin the Bank” diye anılan Enric’in çaktığı işaret fişeğinin yarattığı heyecan kim bilir nelere gebe...

Konu:  İnsan İçin vs İnsana Karşı / Soygun: Enric Duran / Yazı: Doruk Yurdesin, Ulus Atayurt & Ekin Sanaç / Bant No:62, Kasım-Aralık 2010

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant No:63

Haydarpaşa’nın yanmasından haz duyanlar olduğu kesin. Mealen söylersek: Haydarpaşa, Halkalı’dan Gebze’ye uzanacak Marmaray projesiyle âtıl hâle gelmişti. Haydarpaşa’ya artık trenlerin gelmesi gerekmezdi. Gar, mesela Kartal’a taşınabilir, boşalan devasa alanda otel, rezidans, alışveriş merkezi ve ofislerden oluşacak modern bir kompleks yapılabilirdi. Ne de olsa şehre trenle geleceklerin şehir merkezinde inmesi gerekmiyordu. Oysa dünyada ilk metrolar tam da kent merkezine ulaşan tren istasyonlarını birbirine bağlamak için yapılmıştı.

Konu: Raylar, Rüyalar ve Kabuslar / Metro: Ulaşımla Dışlamak / Yazı: Doruk Yurdesin & Ulus Atayurt / Bant No:63, Ocak-Şubat 2011

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant No:64

İşin aslı şu ki sanal ürünleri satın alıyor, tüketiyor, paylaşıyor ve pazarlıyoruz, çünkü tüketim toplumları olarak bir nevi tersine Matrix’leşme, gerçeğin içindeki sanallığı keşfetmekten çok, sanal olanı gerçeğe dönüştürme sürecinden geçiyoruz.

Konu: Sanal Ekonomi / Olmayan Şapka Neden Alınır? / Yazı: Sena Aydın, İllüstrasyon: Baysan Yüksel / Bant No:64, Mart-Nisan 2011

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant No:65

Diğer yandan, alkolden bu kadar korkulmasının
altında baskıcı iktidarların insanların toplanmasından her daim çekinmesinin de yattığı gerçeğinin de gözden kaçırılmaması gerekiyor. Dünyanın birçok noktasında haksızlığa ve eşitsizliğe başkaldıran işçi sınıfı hareketleri genellikle barlarda ve pub’larda doğar, gelişir. Yasak ve nefrete biraz da buradan bakmakta fayda var.

Konu: Damıtılmış Keyif / İçtiğimiz mi Kötü Dediğimiz mi? / Yazı: Doruk Yurdesin, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant No:65, Mayıs-Haziran 2011

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant No:66

Modern olduğumuz için mi aylaklık yapabiliyoruz, yoksa aylaklık yapabildiğimiz için mi moderniz? Ya da biz aslında yanlış soruyu mu soruyoruz? “Primitif” toplum diyerek kendi suretimizde hâkir gördüğümüz topluluklara bakarsak, kim bilir belki de imrenecek bir hayat bulabiliriz.

Konu: Aylaklık Hakkı / Avcı Toplayıcı Topluluklarda Hayat … Özgün Aylaklık / Yazı: Sena Aydın,  Kolaj: Sadi Güran / Bant No:66,  Temmuz-Ağustos 2011

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:1

Böyle büyük kapitalist kriz döngülerinde toplumsal mücadele kadar önemli bir diğer unsur daha var. O da olağan şartlarda kaybedecek daha fazla şeyleri olan, ancak giderek hayat alanları kısıtlanan orta sınıflarla, uzun süredir dipte yaşayan yoksulların birlikte mücadele etmesi.

Konu: Mahalle Ayaklanmaları / Tottenham Ayaklanması: Mahallede Genç Olmak / Yazı: Ulus Alayurt, İllüstrasyon: Cem Dinlenmiş / Bant Mag. No:1, Kasım 2011

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:2

Türkiye'de 2008-2011 arasında 246 madenci yerin altında, patlamalarda ve göçüklerde can verdi. Dünyada sigortalı işçiler arasında nüfusa oranla iş kazası sonucu ölümler göz önüne alındığında, Cezayir ve El Salvador'un ardından üçüncü sırada yer alan bir ülkede bu rakam elbette şaşırtıcı değil. Ama Başbakan'ın Zonguldak'ta gerçekleşen son ölümlerden sonra beyan ettiği gibi maden işçisinin ölümü, işlerinin doğası gereği bir “mukadderat” mı? Uluslararası Çalışma Örgütü'nün maden çalışanlarını ilgilendiren 176 sayılı sözleşmesini inatla imzalamayan, madencilerin güvenliği için gerekli çabayı göstermeyen TC hükümetlerinin bu kaderde yüklüce bir payı yok mu? 2010 yılında Çin'de 2.433 maden işçisi ölse de, çalışan sayısına vurulduğunda Türkiye'deki madenci ölümlerinin dünyada atbaşı önde gitmesinin başka bir açıklaması yok mu?

Konu: Madenciler / Kara Yüzlü Mücadele: Her Daim Klasikler / Yazı: Ulus Alayurt, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:2, Aralık 2011

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:3

Silahları ve kameraları biraz geçince işgalin yaşayan ve nefes alan kalbine ulaşılıyordu. Biraz mülteci kampını, biraz da ütopik mikro toplumu andıran parkta her şekil ve büyüklükte çadır dağılmıştı. Uyumak/seks yapmak için, yemek yemek için, kitaplar için, basın için, toplantılar için çadırlar… Cep telefonu ve laptopları şarj istasyonları, meditasyon merkezleri, bir temizlik ve sağlık barakası, çocukların oyun oynadıkları renkli ve yumuşak matlar… Her yerde konuşan, tabelalar yapan, plan yapan ve uyuyan insanlar vardı. Zuccotti Park parçalanmış ve bireyselleşmiş protestocu Amerikalıların toplantısından ziyade, yeni Amerikan toplumunun icra edilip sunulduğu bir sahneydi. Aşağı Manhattan’ı tanımlayan biteviye mal, insan ve para trafiğinin aksine işgal, insanı durmaya zorlayıp, ona “Bak buraya ne kurduk” diyordu.

Konu: Wall Street İşgali / Dışarıdan Bir İçeribakış: Wall Street’i İşgal İçin Bir Rehber / Yazı: Ulus Alayurt / Bant Mag. No:3, Ocak 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:4

Demirören'in açılışından beri arka arkaya 17 AVM belirdi. Burada da artık içine girebileceğiniz pasajlar yok. Türkü bar, bağımsız canlı müzik mekânları, kebapçı, küçük kitapçı artık hak getire. İki sokakta sembolik olarak birkaç meyhane bırakılmış. Akşam hayatını seven turistler akla gelen ilk "müşteriler." Ortalama 2,2 gün kalıyorlar. Bazıları, Yüksek Kaldırım'dan yukarı çıkarken geriye kalan üç müzik dükkânının birinden berbat bir bağlama alıyor. En meşhur lokanta Dinner in Dark, gündelik eğlence Narmanlı Han içindeki Rendez-Vous des Belges'in kötü bir taklidi ve şubesinde Elif Şafak romanları üzerine konuşmak. Murat edilen (elbette mizansen şeklinde özetledik) üç aşağı beş yukarı bu.

Konu: Büyük Yıkımın Arifesinde / Tarlabaşı Sözlüğü / Yazı: Ulus Alayurt & Doruk Yurdesin, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:4, Şubat 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:5

Kuşkusuz, sahip olduğumuz mallar bizi tarif ediyorsa ortada bir yanlışlık var ve praksis yok demektir. Ama illa da kendimizi tarif edeceksek, herhâlde yediklerimizin bunda büyük payı var. Hem de sadece 20 küsur yaşımıza kadar hücrelerimizi büyüttüğü için değil. Çünkü yemek sosyal açıdan şekillenmemizi sağlayan en önemli etkenlerden biri. Çocukluğumuzu, masa etrafını hatırlayın. Yemek, “birlikteyiz” demenin en basit yolu. Öyleyse şöyle diyebiliriz. “Ne yiyorsak oyuz”, daha doğrusu “Yediklerimizi nasıl yiyorsak oyuz."

Konu: Kolektif Mutfaklar / Nasıl Yersen, Sen Osun / Yazı: Ulus Alayurt, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:5, Mart 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:6

Sörfün etrafında oluşmuş en önemli kitlesel hareket din olsa gerek. İlk yapılmaya başladığında ibadet edercesine denize, dalgalara çıkılıyormuş. Herhâlde bu tek örnek bile başlı başına nasıl bir kitlesel harekete dönüşebileceğini anlatıyor sörfün. Batılı misyonerler de bunu anlayıp Hıristiyanlığın yayılmasını engelleyeceği için sörfü uzun süreler boyunca doğduğu yerlerde yasaklamışlar. Bizce, dünyanın herhangi bir yerinde sörf yapan bir kimse, istese de istemese de kitlesel bir hareketin parçası olarak görülebilir.

Konu: Dalga Sörfü / Surfing Alanya: Çapasunta / Röp: Seden Mestan / Alıntı: Çapasunta / Bant Mag. No:6, Nisan 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:7

Belki de kentin geleceği açısından en tehlikeli sonuç, insanların rahatça dolaşacakları, devlet gözünün sizi tehdit etmediği alanların oyunlar bahane edilerek azaltılması. Atina oyunlarında gözetleme kameralarına ve güvenlik şirketlerine 1,5 milyar dolar ödeme yapıldı. Pekin'e olimpiyat bahanesiyle 300 bin kamera yerleştirildi. Bu şartlar altında, sıkıysa sivil itaatsizliğe soyunun ya da “kabahatler kanunu” misali yerel garabetlere karşı çıkın.

Konu: Stadın Dışındaki Olimpiyat / Oyunbozanlık Vakti / Yazı: Ulus Alayurt, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:7, Mayıs 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:8

Artık yaptığınız eylemler sizi tatmin etmiyor mu? Sizin gibi hisseden insanlar mı var etrafınızda? Boşlukta mı kaldınız? Size yardımcı olalım. Mantık şu: bugünün dünyası ve siyaseti gelip geçici simgeler üzerinden işliyor, siz de bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsunuz. Gelin beraber bir proje geliştirelim, sonra siz de bunu uygulayın. Tam “think-thank” durumları. The Yes Men de böyle bir yer açtı. Paralı olup olmaması önemli değil. Ortaya bir takım yaratıcı “gurular” çıkıyor. Onlar, diğerlerine bu işin nasıl yapılması gerektiğini öğretiyor. Yeni bir kitap çıkıyor. Eylemcinin el kitabı kabilinden. Bakıyorsunuz nasıl fonlanmış diye, birtakım “şiddet karşıtı” (non-violent) vakıflardan kaynaklar gelmiş. Bir süre sonra kurumsallaşma sana şunu söylüyor: “Eylem yapmanın biçimi şudur, bunu yapın, bunların sınırları dışına çıkmayın. Ama asla fazla meydan okumayın. Oradan bir sonuç çıkmaz.” Gösteri toplumuna geri çağırıyorlar insanları.

Konu: Kültürel Aktivizmin Yakın Tarihi 1 / Elinde Asasıyla Düzen Karşısında / Röp: Ulus Alayurt / Alıntı: Begüm Özden Fırat / Bant Mag. No:8, Haziran 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:9

19. yüzyılın anarşist devrimcilerinden Bakunin 1848 devriminde barikat başında bekleyen devrimcilere nefis bir öneri yapmıştı: Ulusal Sanat Müzesi'ndeki tüm değerli sanat eserlerini barikatların önüne yerleştirmek.

Konu: Kültürel Aktivizmin Yakın Tarihi 2 /  Sanatın Eylemlerdeki Yeri: Barikatlara Geri Dönüş / Yazı & Derleme: Ulus Alayurt, İllüstrasyon: Bilge Emir / Bant Mag. No:9, Temmuz 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:10

Üç ay önce madenciliğe yapılan yardımların kesileceğini öğrenince yerin iki kilometre altındaki madenleri işgal eden, hazırladıkları demir barikatlarla otoyolları trafiğe kapatan, yeni çağın en sert yetkileriyle donatılmış polisle çatışmaktan çekinmeyen, ardından başkente yürüyen ve milyonlarca Madridli'yle madencilerin isyan şarkısı Santa Barbara'yı söyleyen ve parlamentoyu ablukaya alan Asturiaslı madencilerin gösterdiği yol açık. Bir pankartta içtenlikle ifade ettikleri gibi: “Bizim çocuklarımız açlıktan ölecekse, sizinkilerin de çok kanı akacak.”

Konu: Yaşlı Kıta Sallanırken- Avrupa’da Ekonomik Kriz / Demokrasi Versus Otokrasi / Yazı: Ulus Alayurt / Bant Mag. No:10, Ağustos 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:11

Kokteyllerin evrimi içinde, kuşkusuz tüm yemek kültüründe olduğu gibi, emperyalizm ya da kibar tarifiyle “coğrafî keşiflerin” de önemli yeri var. Henüz 16. yüzyılda Küba'ya çıkan istilacılar, “aguardiente” adlı bir rom çeşidi ile şeker kamışı, turunçgiller ve naneyi karıştırmaya başlamıştı. Alın size arkaik bir “mojito”.

Konu: Kokteyl Tarihinden Notlar: İksir, Simya ve İştah / Her Karışım Kokteyl Değildir / Yazı: Fahri Çağlayan, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:11, Eylül 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:12

Giderek farklı sınıfların kendi kapalı mekânlarında-uzamlarında yaşamaya başladığı günümüz kentleri nasıl bir ipucu bırakacak bizden sonrakilere? Herhâlde toplumsallığımız hakkında pek olumlu olmayacak bu karineler.

Konu: Avrupa’nın İlk ve Son Sosyal Demokratik Belediyesi / Kızıl Viyana Risalesi / Yazı: Ulus Alayurt, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:12, Ekim 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:13

Herkes İçin Mimarlık’ın tek ilgi alanı kullanılmayan köy okullarını işlevsel hâle getirmek değil, mimarlığı pek çok alanda kamu yararını gözeten, katılımcı bir araç hâline getirmek. Geçtiğimiz yaklaşık bir sene içerisinde Taksim Gezi Parkı’nda düzenlenen haftasonu şenliklerine katılmış veya bu şenliklerden haberdar olmuşsunuzdur belki. Aşağı yukarı iki haftada bir düzenledikleri bu şenliklerle HiM, İstanbul Belediyesi’nin, Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi kapsamında, İstanbul’da insanların açık havada vakit geçirebilecekleri nadir kalmış yerlerden biri olan Gezi Parkı’nın, ağaçların ve bankların yıkılmasına ve oraya, 1940 yılında yıkımına ve yerine park inşasına karar verilmiş Topçu Kışlası’nı yeniden inşa etmeye karar vermesine, ve bu kararın halka danışılmadan ve haber verilmeden alınmasına tepki çekmek istiyor. Şenlikler, Gezi Parkı gibi açık ve kamuya ait alanların halk tarafından ne gibi şekillerde istifade edilebileceğini örneklendirmeye yararken, diğer yandan da insanları belediyenin Kentsel Tasarım Projesi’nden haberdar etmiş oluyor.

Herkes İçin Mimarlık: Mimarlığa Katılımcı Bir Bakış / Yazı: Selin Gülgöz / Bant Mag. No:13, Kasım 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:14

Son tahlilde, Türkiyeli gençlerin derdi aynı: Tek bir vatandaşlık ve kültürel miras ideali üzerine kurulmuş ulusal tahayyüle bir türlü sığamamak…

Tahayyül ve Karşılaşmalar Arasında / Yazı: Erim Şerifoğlu / Bant Mag. No:14, Aralık 2012

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:15

Konu “dergi” olunca bizim bünyeler hâliyle biraz hassaslaşıyor. Hele eşi benzeri olmayan, çaba sarf etmeden hakkında bilgi edinemeyeceğiniz konuları sayfalarına taşıyan, bununla da yetinmeyip tasarımıyla da kalpleri çalabilen, yazar ve katılımcı kadrosuyla “vayst” dedirten bir dergi mevzubahis olunca bizim kalp atışlarımız hızlanıyor.

Arthur Geri Döndü / Yazı: Aylin Göngör & James Hakan Dedeoğlu / Bant Mag. No:15, Ocak 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:16

Ama olimpiyatlarda ve dünya şampiyonalarında durum biraz daha farklı. Bisiklet dünya şampiyonaları bize “bisikletin ötekileri”ni fark etme, görme, tanıma imkânı sunar. Sezon boyunca kadraja giremeyen gençleri, kadınları ve “yoksulları” yollarda pedal çevirirken görürüz. Özellikle “Dünyanın Bütün Afrikalarından” gelen sporcular, bisiklete hâkim olan “beyaz adam” manzarasını bozar, şampiyonların giydiği gökkuşağı mayonun rengine boyarlar. Hoş, “beyaz adam” “üstünlüğünü” yine konuşturur, podyumları yine o işgal eder, o kara çocuklara yine onları alkışlamak düşer...

Motorize Kültürün Panzehiri / Röportaj: Doruk Yurdesin / Alıntı: Aydan Çelik / Bant Mag. No:16,  Şubat 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:17

Bazen kendimi bir kaçık gibi hissediyorum ve kimsenin neyi neden yaptığımı anlamadığını düşünüyorum. Ama bazen de kendimi sadece bir çizgi roman ve müzik delisi gibi hissediyorum. Sanırım bu aralar oldukça rekabetçi bir kaçığım.

Plastic Crimewear: El İşi Değerlidir / Röp: Ekin Sanaç / Alıntı: Stephen Krakow / Bant Mag. No:17, Mart 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:18

Kendimi asla bir sanatçı olarak görmedim, yaptığım şeylerin de sanat olduğunu düşünmüyorum. Sadece çiziyorum ve boyuyorum ve sevmediğim insanlara/şeylere saldırmak için resimlere takıntılı olduğum şeyleri ekliyorum. Sanat nedir gerçekten bilmiyorum ve sanatçılarla da iyi anlaşamıyorum. Çoğunun işlerine ve dokunaklı sözlerine çıldırmıyorum. Bu durum onlar kavramsal ya da simgesel olsa da değişmiyor. Eğer o şeyler sanatsa ve o insanlar sanatçıysa, ben bu şekilde nitelendirilemem kesinlikle. Sadece yapmak istediğim şeyi yapıyorum ve sanat dünyasında olup bitene kesinlikle dikkat etmiyorum. Çiftçilik ve resim yapmak arasında bir fark göremiyorum. Eğer bir ressam kendine sanatçı diyorsa, bir çiftçi de kendini öyle tanımlayabilir.

Mu Pan: Simgesel, Sanatsal Ya Da Değil / Röp: Ekin Sanaç / Bant Mag. No:18, Nisan 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:19

Ben İz’i galasında izleme şansı buldum. İzlemesi kolay bir oyun değil. Teknik olarak da, metin olarak da böyle. Bakmadığımız yerlere bakmak, görmediğimiz odaları görmek, hatırlamadığımız veya hatırlamak istemediğimiz geçmişleri hatırlamak... Çıktığımda kendimi sokağa attım, bir sigara yaktım, biraz ellerim titriyordu. Açıkça söylemek gerekirse biraz da ümidim kırılmıştı, hatırlamaktan yorgun düşmüştüm. Bu toprakların tarihinin trajedisini, dönemden döneme, insandan insana, öyküden öyküye atlayarak, yükselen bir tempoyla seyretmek, tekerrürün pençesinde ezilip gittiğimizi hem bir izleyici hem de bu toprağın ve geçmişin bir yükümlüsü olarak izlemek zordu benim için.

Yeni Metin Yeni Tiyatro / Röp: Yetkin Nural / Bant Mag. No:19, Mayıs 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:20

“Orantı” kavramıyla değerlendirmeyi reddettiğimiz bir “şiddet” kullanan polisi, bilgi paylaşımını bizden yüzsüzce esirgeyen ana akım medyayı, provokatörlük yaparak hepimizi dehşete sürükleyebilecek bir ateşin fitilini yakmayı çalışanları ve bu onurlu duruşu kirletmeye çalışanları bir başparmak, bir işaret parmağı ve bir orta parmak ile selamlıyoruz.

31 Mayıs Üzerine / Yazı: Bant Mag. Ekibi, Foto: Aylin Güngör / Bant Mag. No:20, Haziran 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:21

Bazen yaşadığınız yerdeki çirkinlikleri bütün açıklığıyla görmek, bunlara katlanmak zorunda olmak ağır geliyor, başka yerlere gitmek istiyor insan. Ama direniş süreci bildiğimizi sandığımız, değişmez sandığımız pek çok şeyi değiştirdi, güzelleştirdi. İnsanların haksızlığa karşı sesini yükseltirken yalnız olmadıklarını bilmeleri o kadar büyük bir umut ki… Barikat serisinin başlığı da bir barikatın üzerindeki yazıdan alıntı ve her şeyi özetliyor benim için: “Arkada çok güzel bir dünya var…”

Cem Ersavcı Röportajı: Direnişin Tarih Yazan Kareleri / Röp: Seden Mestan / Bant Mag. No:21 Gezi Sayısı, Temmuz-Ağustos 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:22

Mısırlı çizerler 2011 ayaklanmasında illüstrasyonlarını tabelaların üzerinde ve Tahrir Meydanı’ndaki çadırlara asılı bir şekilde gördüklerinde şaşırdılar. Popüler olan çizimler duvarlarda grafiti olarak karşılarına çıktı. Çizerler devrimi teşvik etmiş mi oldu? Sanatçılar 2000’lerin sonlarına doğru Mübarek’e karşı epey bir zorluyordu; onu hicvetmek için farklı yollar bulup editör barikatı gibi farklı sansür kanallarını aşabilmek için uğraşıyorlardı. Ama seslerini duyuramadıklarını hissediyorlardı. Ocak 2011’de tüm bunlar değişti.

Jonathan Guyer Röportajı / Mısır’dan Siyasî Sanat Notları / Röp: Ekin Sanaç, Çizimler: Ganzeer / Bant Mag. No:22, Eylül 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:23

Peki sana göre neden öğlen yemeği fotoğraflarımızı paylaşmak için harika teknolojilerimiz var da, birbirimizi güvende tutmak için yok?
Bu benim insanların önündeyken de defalarca sorduğum iyi bir soru. Bence bunun sebebi, bilgisayar, cep telefonu ve yazılım gibi günlük olarak kullandığımız dijital teknolojilerin endüstrisinin, ağırlıklı olarak zengin, beyaz, batılı ve heteroseksüel erkekler tarafından yürütülüyor olması. Ve bu insanlar, güçlerini elinde tutmalarına fayda sağlayan bu şiddet biçimlerini azaltmaya yönelik girişimlerde bulunmakla neredeyse hiç ilgilenmiyorlar. Bu teknolojiler aynı zamanda da kapitalist neokolonileşmenin öngördüğü sosyal sistemin birer ürünü. Sadece bilgisayarının klavyesine bak. İş yapmak için tasarlanmış bir araç o, insanların ihtiyaçları için değil. İhtiyaç duyulan, daha fazla insanın kendi çıkarları için daha fazla teknoloji geliştirmesidir. Ezilenlerin bilimi dediğimiz şeyin temeli budur.

Micha Cardinas Röportajı / Autonets ile Sokaklarda Acil Güvenlik. Hemen Şimdi! / Röp: Ekin Sanaç / Bant Mag. No:23, Ekim 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:24

Güç yüzyıllardır aynı ellerde. Gücün bir jenerasyondan diğerine aktarıldığı, çürük elmalarla dolu bir soy ağacı söz konusu ve günümüzde bu ağaç sonunda ölüyor. Ekonomik kriz bir kısım insanı zengin yaptı ve bir diğer kısım da savaşı bir iş modeli olarak görüyor. Onlardan ne bekleyebiliriz? Sadece yoksulun daha da yoksullaştığı bir dünya. Bu elit kesimin köle bir nüfusa ihtiyacı var ve köle olduğunu fark etmeyen bir sürü insan var ne yazık ki. 21. yüzyılın köleleri kendi durumlarının farkına varamayanlar. Bu yüzden bu adaletsiz düzenin içindeki yerimizi fark etmek, organize olmak ve başka bir toplum kurmak için çalışmalıyız.

Isaac Cordal: Follow The Leaders / Röp: Yetkin Nural / Bant Mag. No:24, Kasım 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:25

Dinî bağlantıların yanısıra, global ekonominin dönüşümü ve kitlesel göç sonucu pek çok ülkenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı değişim geçirmekte. Aslında bu değişimler global kapitalizmin ve maddî gücün global bir elitin elinde birikiminin sonucu, ancak bu değişimin negatif etkilerinin günah keçileri göçmenler ve kültürel azınlıklar oluyor. Rusya'da bu yasa çerçevesinde hedef LGBT bireyler olsa da, seks işçileri, uyuşturucu bağımlıları, göçmen işçiler ve pek çok farklı azınlık Rusya'da ve başka yerlerde hedef gösterilmenin acı tecrübesini yaşıyor.

Homofobinin Yasalaştığı Topraklarda Büyüyen Çocuklar: Children 404 / Röp: Yetkin Nural, İllüstrasyon: Naz Tansel / Bant Mag. No:25, Aralık 2013

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:26

Seni çok seviyoruz Murat. Şu an seninle birlikte bizi bu hayatta apansız bırakan tüm dostlarımızı, tüm dostlarınızı kalbimize basıyoruz. Dans edin ölüler. Lütfen.

Apansız Giden Dostumuz Murat Üf Yaa İçin / Yazı: Ekin Sanaç, Foto: Aylin Güngör / Bant Mag. No:26, Ocak 2014

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Bant Mag. No:27

Bana göre, her koşulda, geleneksel işlerin baskıları üzerine konan uçuk fiyatlar çok saçma. Ben arşivsel bir baskıyı 50 dolar ya da 100 dolara satmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bence çoğu insan için bir sanat işiyle ilişki kurabilmek ve ona sahip olarak yakınlık kurabilmek, fahiş bir fiyatla ona ulaşmayı sınırlandırmaktan daha önemli. Dijital sanat da diğer tüm alanlar gibi başka bir alan. Dijital işler bilgisayar ve yazılımlarla yapılıyor. Dünyanın bunu algılayabilmesi daha ne kadar sürecek bilemiyorum. Daha değişken ve anlaşılmaz gözüktüğü için neden tuval üzeri yağlı boyadan daha değersiz oluyor bilmiyorum. Ama nasıl bilgisayarınızda bir dosyayı değiştirebiliyorsanız, aslında her şeyin üzeri boyanıp yok edilebilir. Sanırım herkes bilgisayarı ya da emailindeki önemli bir belgeyi kaybetmekle empati kurabilir. Dijital kaybın acısını hepimiz tatmışızdır. Bu nedenle de onun değerini takdir etmemiz gerekir, öyle değil mi? Öte yandan, çoğaltılabiliyor ve sonsuz kere, farklı makinelerde arşivlenebiliyor olması bence harika. Belki de yeni medya işlerinin kaybolma acısını asla yaşamayacağız! Her türlü şunu söyleyebilirim ki, gerçek hayatın tek seferlik erişimi bence sıkıcı. Güzellik ve fikirlere ânında ve dağınık erişim çok daha güzel bir şey. Hangimiz para için sanat yapıyor ki zaten!

Beş Soruyla The Wrong Yeni Dijital Sanat Bienali / Röp: Ekin Sanaç / Bant Mag. No:27, Şubat 2014

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:28

Nasıl punk konserlerinde seyircilerin çoğunun grubu varsa, stand-up’ın da sizin üzerinizde ilham verici bir etkisi olması, ve hattâ bunun hayatınızın beklemediğiniz manevralarında size yastık olması epey mümkün. Tekrar Stewart Lee’ye dönelim. Kendisi diyor ki, “Komedinin özünde sanatsal bir değer bulunduğunu ve ticarî bir araçtan fazlası olduğunu kanıtlamak istiyorum. Komedi [benim için] bir tür risk alma ve fikir birliksizliği...

Başka Türlü bir Stand-up Mümkün / Yazı: Berna Göl, İllüstrasyon: Naz Tansel / Bant Mag. No:28, Mart 2014

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:29

Her kooperatif kendine has ve biricik. Çünkü hem üretici hem tüketici kooperatifleri Migros gibi bayili ve tek tip bir sistem etrafında kurulmaya ve gelişmeye çalışmıyor. Her biri kuruluş aşamasından sürdürülebilirlik aşamasına kadar farklı yollardan geçip, farklı insanlar, dolayısıyla farklı akıllardan beslenerek oluşuyorlar. Öyle olunca her kooperatifin özgün bir yapısı oluyor. Bu yüzden de Bükoop'un bir kopyası olması imkânsız gibi, ama elbette aynı politik kaygılarla, ya da politik olmaya da gerek yok, âdil, temiz ve sağlıklı gıda tüketmek/üretmek amacıyla Bükoop benzeri kooperatifler olması mümkün.

Yerel, Adil, Temiz, Sağlıklı Gıda: Bükoop / Röp: Aycan Taşdemir, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:29, Nisan 2014

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:30

Öyleyse bir bakıma en genel anlamıyla patronluk, esir almak demektir ve kapitalist sömürü dışında, günümüzde anlam taşıyan başka alanlarda da bu durumun dışavurumları görülebilir: STK yöneticilerinin önder sıfatıyla, aktivistlerin faaliyetlerinin sonuçlarını kendine mal etmesi, üniversitede ensesi kalın hocaların asistanların yaptıklarını, sanatçının da yardımcılarının yaptıklarını kendine mal etmesi... Bu kişiler de patrondur, genel anlamda patronun özgül örnekleridir ve herhangi bir efendi-arzunun hizmetine koşulmuş tebânın çabasını (conatus) esir alırlar.

Frederic Lordon, “Kapitalizm, Arzu ve Kölelik”ten Alıntı – İktidarın Anatomisi / Hazırlayan: Ulus Atayurt, Kolaj: Volkan Şenozan / Bant Mag. No:30, Mayıs 2014

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:31

Dersim'de güya yozlaşma karşıtı kampanya diye bazı sol radikal örgütler birahanelere saldırdı. Biz bunun daha vahimini de biliyoruz. Halk Cephesi'nin baskın olduğu Gülsuyu gibi mahallelerde bir seks işçisi kadınla müşterisini pazarlık yaparken yakalıyorlar, soyuyorlar, boyunlarına halat geçirip mahallede gezdiriyorlar. Bunu Orta Çağ'da engizisyon bile yapmadı. Bu kampanya İstanbul'da da yaygınlaştı, uyuşturucu satanlara, fahişelik yapanlara eylemler düzenliyor ve şiddet uyguluyorlar. Seks işçisini uyuşturucu satanla bir görüyorlar. Yozlaşma da genel ahlak gibi çok muallâk bir kavram. Bunun içine her şeyi sokarsın, bir gün küpe de sokarsın, kareli gömlek de sokarsın, kırmızı çorap da sokarsın. Biz "Genel Ahlaksız" diye pankartlarla yürümüşüz; ahlak, normal ve yozlaşma gibi kavramlar çok dikkatli tüketilmeli. Yoksa ben de yozlaşmaya karşıyım ama ben bundan örneğin soylulaştırmayı anlıyorum. Buna karşı elbette beraber savaşalım. Ama senin vajinayla kurduğun romantik bağ benimkiyle aynı olmak zorunda değil. Senin seviştiğin gibi sevişmek zorunda hiç değilim.

Şevval Kılıç Röportajı, Trans Cinayetleri Politiktir / Röp: 13 Melek, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:31, Haziran 2014

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:32

Avcı toplayıcı topluluklarda savaş bugün anladığımız anlamda mevcut değildi. Tarih öncesi dünyasının hemen hemen boş olduğunu unutmayalım. İnsan grupları farklı ekosistemler içinde yalıtılmış olarak yaşıyorlar, toprak mülkiyeti nedir bilmiyorlar. 

Biz İnsanların Son Yüzbin Senesi / Yazı: Ulus Atayurt, İllüstrasyon: Sadi Güran / Bant Mag. No:32, Temmuz-Ağustos 2014

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Bant Mag. No:33

Zorunlu askerliği sorunsallaştırmadan ne asker ölümleri ile ne de kışlada yaşanan hak ihlalleri ile yüzleşebiliriz.   

Güven Gürkan Öztan Röportajı / Türkiye’de En Çetin Ceviz "İzm": Militarizm / Röp: 13 Melek, İllüstrasyon: Sılacan Köseler / Bant Mag. 33, Eylül 2014

ÖNCEKİ Son 10 yıldan 99 farklı konu (I) SONRAKİ İllüstratörlerden Bant Mag.a kutlama
Bu yazıyı paylaş