“Yerimiz yurdumuz fark etmiyor, işimiz büyüyle”: Big Beats Big Times

Bu yazıyı paylaş
İçerik

“Yerimiz yurdumuz fark etmiyor, işimiz büyüyle”: Big Beats Big Times

Röp: Cem Kayıran - Foto: Umay Karamanlar
ÖNCEKİ Müziğin içinde dönemleri duymak: Kronovox Archives SONRAKİ Şarkı şarkı Barıştık Mı ve T.E.A.R. albümü

Berke Can Özcan’ın favori davulcularıyla bir araya geldiği projesi Big Beats Big Times’ın ilk albümü geliyor!

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

DANdadaDAN, 123, Great Republic Of South, Marika, Korhan Futacı & Kara Orkestra, Tamburada, Bicycle Day ve daha nice projede vurmalıların başında karşımıza çıkan Berke Can Özcan, yaklaşık üç yıldır üretimlerini sürdürdüğü Big Beats Big Times projesinin ilk albümünü şubat ayında yayınlıyor. Özcan’ın temellerini oluşturduğu ve Kenny Wollesen, Jack Irons, Erland Dahlen ve Arto Tunçboyacıyan gibi isimlerin arasında bulunduğu sekiz davulcuyla sonlandırdığı sekiz parçadan oluşan albümün ismi Full Moon Theory olacak.

Berke Can Özcan’la önümüzdeki ay yayınlanacak albümü, Big Beats Big Times’ın nasıl ortaya çıktığını ve Özcan’ın davul ve müzikle olan ilişkisini konuştuk.

Image

Big Beats Big Times fikri ilk olarak nasıl ortaya çıktı? Bize biraz bu projenin aklında ilk canlandığı andan bahsedebilir misin? Seni tüm bu davulcuları biraraya getirmeye iten ne oldu?
Bir davulcu olarak çok sevdiğim davulcular var. Maalesef aynı enstrümanı çalan kişiler aslında sanıldığı kadar çokça ve kolayca aynı çatı altında buluşmuyorlar. Big Beats Big Times fikri, sevdiğim davulculardan daha çok ilham alabilmek için onlardan bazı kayıtlar istemenin aklıma gelmesiyle filizlendi. Böylelikle başka davulcuların kayıtlarının üzerine müzik besteleyip başka ritmik örgüler eklediğim bir sürece girdim, üç sene sürdü bu süreç.

Big Beats Big Times ismi gerçekten akılda kalıcı bir isim. Bunun bir hikâyesi var mı?
İlk başta "Big Time"a takıldım, kendimi bir Amerikan filmindeymiş gibi hissettiğim sarhoş anlarım olurdu, "I missed you big time!" derdim mesela birine, "aşırı" anlamındaki "Big Time"dan bahsediyorum, başka anlamları da var çünkü. "Big Beat" ise hep kendime söylediğim bir şeydi, yeni yüzleştiğim bir şarkının içinden çıkmaya çalışırken kendime dediğim şey budur "play the Big Beat!". Sanırım içimde o hep aynı ritim var. "Zorlama, kabukları kır, çaldığını çal ve bunu hep yap" demek istemiş olmalıyım "Big Beats Big Times" ismini bulduğumda. 

Image

Big Beats Big Times’la önce bir konser filmi yayınladın. Şubatta da projenin ilk albümü geliyor. Bizi nasıl bir albümün beklediğinden bahsedebilir misin? Albüm hangi dönemde nerelerde kaydedildi? Hangi formatlarda yayınlanacak?
Filmini yayınladığım konserin kaydı da sadece dijital platformda bir albüm olarak yayınlandı, Who Are We Who We Are kataloğunda "First Live" ismiyle, Eylül 2014'te. Şubat 2015'te çıkacak olan albümün adı Full Moon Theory. Sekiz ayrı davulcuyla yaptığım sekiz şarkı var albümde. Neredeyse hepsinin bestelenişi dolunaya denk geldiği için yayınlamak için 4 Şubat'taki dolunayı yakalamak istedim. Sizi nasıl bir albüm bekliyor bilmiyorum ama bu albüm beni uzun zamandır bekliyor çünkü aslen projeye 2011'de başladım. Kendi koşuşturmalarım yüzünden, bir de çalıştığım isimlerin de zor yakalanan kişiler olması yüzünden proje yıllara yayılmış oldu. Önce dijital olarak yayınlanacak Full Moon Theory, sonra az sayıda (tahminimce 200 tane kadar) plak da basılacak. Kayıtların kendimle ilgili olan kısımlarını Beykoz'daki stüdyomda tamamladım, ekipten Kenny Wollesen, Erland Dahlen ve Arto Tunçboyacıyan da ayrı ayrı Beykoz'daki stüdyoyu ziyaret edip kayıtlarını burada tamamladılar, geriye kalan davulcular dünyanın başka yerlerinde, kendi ev stüdyolarında kaydedip gönderdiler. Burak Irmak'ın Gümüşlük'te bir kilisede kaydettiği dev piyano da en cazibeli kayıt noktalarındandı.

Image

Biraz da ekipteki davulculardan bahsedelim. Çok farklı akımlardan gelen efsane isimler sana eşlik ediyor Big Beats Big Times’ta. Sanki bir futbolcuya hayalindeki kadroyu kurmasını istemişler gibi bir intibaı var! Jack Irons, Kenny Wollesen, Erland Dahlen gibi isimlerle çalarken nasıl hissediyorsun?
Haha! Evet kendi takımımı kurmuşum gibi oldu gerçekten. Kenny Wollesen'ın yeri ayrı benim için. Kendisi aslında "Big Beats Big Times" projesinin gerçekleşebilmesinin sebebi. Kendisiyle Açık Radyo için ropörtaj yaparken anlattıklarından öyle çok ilham almıştım ki beynimin bir yarısı çalışmaya başlamış derinden. Kenny'yi Bill Frisell ve John Zorn'la yaptığı kayıtlardan biliyor olabilirsiniz. Erland Dahlen ile 123'ün Eivind Aarset öncesinde çaldığı bir konserde aynı davul setinde paylaşmacılık oynayarak tanıştık ve setlerimizin açısı açısına milimi milimine aynı olduğunu görüp epey sevinmiştik. Steve Nistor'u Brian Blade'nin Mama Rosa projesinde davul koltuğunu doldurma cesaretini göstermesi yüzünden yakından takip ediyordum, Kenny ile yaptığım ilk parçayı kendisine gönderdim ve "I'm in!" dedi bana. En karmaşık hikâye Jack Irons ile olan: Pearl Jam'in No Code ve Yield albümlerinde çalan davulcu olması yüzünden kendisinin hayatımı değiştirmiş biri olduğunu etrafımdakiler iyi bilir. Kendi solo albümü için Eddie Vedder'la birlikte yaptığı ¨Shine On You Crazy Diamondu yalnız başına çaldığı bir konserde kaydetmiş, davul kanallarını bana gönderdi ve "bunun üzerine bambaşka yeni bir şarkı yapabilir misin?" diye sordu. Ben de "Not Mine" diye bir şarkıya çevirdim bu avantajı, aslen bu şarkı Big Beats'ten önce çıkan son 123 albümü Anja'da da başka bir yorumla yer alıyor. Blair Sinta'yı Alanis Morrisette ekibinde zevkle izlemiştim, bu gerçek bir "Big Beat" adamı dedim. Onunla yaptığımız parçada Norveçli trompetçi Gunnar Halle de var! Rastaman Craig Santiago ise ulaşılması en zor isim oldu çünkü kendisi pek analog biri, internet âlemlerinde pek aktif değil. Neyse ki John Zorn'da çalan piyanist/orgcu Jamie Saft bana Craig'le olan garip iletişimimde çok çok yardımcı oldu. Arto Tunçboyacıyan da tüm kalbini, sesini ve büyüsünü koydu bir parçaya. Küçükken Salinger okumanın sıkıntısından mustarip bir garip kişi olan John J. Holden da daktilosuna sıkışmış kalmış kelimelerden ritim yaratıp bir şifreyi müziğe döndürdü benim için. Bütün bu güzel insanlarla müzik yapabildiğim için çok mutluyum tabiî ki. 

Image

Ekibin farklı coğrafyalardan oluşması Big Beats Big Times’ı nasıl etkiliyor? Bildiğim kadarıyla her konser farklı bir ekip bir araya geliyor. Üretim sürecinde bu durumun nasıl yansımalarını görüyorsun?
Big Beats Big Times ismini kullanarak farklı kadrolar yaratabilmek, her konserde, her albümde aynı ekibe bağlı kalmamak şimdilik tercih ettiğim yol. Bir de albümler daha prodüksiyon, konserlerse daha çok doğaçlama ekseninde. Farklı coğrafyalar konusu bence öyle çok büyütülecek bir konu değil, biz müzisyenler zaten çok kişilikliyiz bir bakıma, yerimiz yurdumuz fark etmiyor, işimiz büyüyle.

İnternette Big Beats Big Times’ın hesaplarında ilerleyen dönemlerde ekibe yeni davulcuların katılacağı da yazıyor. Bize birkaç ipucu verebilir misin?
Bir sonraki albümün ilk parçasını Thomas Strönen ile yapmaya başladık, diğer isimler belli oldukça Facebook'ta "güncelleniriz" oluruz zaten!

Bugüne kadar parçası olduğun grupları düşündüğüm zaman büyük kısmının canlı olarak dinlenilmesi daha etkileyici olan gruplar olduğunu düşünüyorum. DANdadaDAN, Marika, Great Republic Of South gibi grupların müziği canlı kanlı dinlenildiğinde bambaşka bir deneyime dönüşüyorlar. Big Beats Big Times için de aynı yorumu yapabilir miyiz dersin?
Her şeyin canlısı bir başka oluyor. Big Beats'te henüz albüm için hazırladığımız parçaları sahnede canlı çaldığımız bir senaryo olmadı, konserler hep doğaçlamalarla geçti. Bir yandan albüme kaydedilmiş müzik bir "tasarı" olarak zaten orada erişilebilir olarak duruyor. Konserde başka keşifler yapmak tabiî ki müzisyen için de dinleyici için de daha maceralı oluyor.

Image

Hem kullanılan ekipmanı hem de projenin karakterini göz önünde bulundurunca, aslında Big Beats Big Times’ın konserleri için seçilen yerler de çok belirleyici hâle geliyor. Sana göre bu müziğin deneyimlenmesi için en ideal mekân nasıl bir yer? Önümüzdeki aylar için belirlenmiş bir konser var mı?
Borusan Müzik Evi konseri müthiş bir deneyimdi, mekânın tasarımı, hacmi, sesi müthişti. Seyircilerin dört yanımızda olabilmesi de çok keyifliydi, sanki mekân bir laboratuvar, seyirci denek biz de deli doktoruyuz. Kenny, Erland ve ben olarak yaptığımız ilk konserde muhteşem enstrümanlar sağladı Borusan bize, ne kadar teşekkür etsem azdır. İkinci konser Babylon'da Gunnar Halle ve benim bir doğaçlamamdı, Full Moon Theory’nin ardından bu duo konserin ses kayıdını da "Live On Four Legs" ismiyle yayınlayacağım. Sadece Full Moon Theory albümünde yer alan parçaların canlı icra edileceği sürpriz bir ekip ve konser de yakın gelecekteki planlarım arasında ama detay veremiyorum şu an. 

Farklı disiplinleri denemekten kaçınmamak ve büyük hayaller kurmaktan çekinmemek aslında müzik kariyerinin öne çıkan iki önemli detayı gibi görüyorum. Müzikle uğraşmaya yeni başlayan birine tek bir tavsiyede bulunacak olsan ne derdin?
İlhama açık ol, kulaklarını iyi aç, ikisini de, dinle ve zevk al!

2015’te Berke Can Özcan’ın takviminde neler var? Yeni albümler, projeler?
Birçok şey olacak gibi görünüyor: 123 yeni üçlemesine başlıyor; Marika, Alman bir plak şirketinden ilk plağını basıyor; Kara Orkestra ve Sezen Aksu projesine de devam ediyoruz. Kendi enstrümanlarını üreten ve sesle masaj yapan bir oluşum daha var aklımda temelleri 2015'te atılacak olan. Bakalım daha neler olacak.

ÖNCEKİ Müziğin içinde dönemleri duymak: Kronovox Archives SONRAKİ Şarkı şarkı Barıştık Mı ve T.E.A.R. albümü
Bu yazıyı paylaş