Müziğin içinde dönemleri duymak: Kronovox Archives

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Müziğin içinde dönemleri duymak: Kronovox Archives

Röp: Cem Kayıran – Fotoğraf: Thomas Keydel
ÖNCEKİ İstikrar daima kazanır: Low SONRAKİ “Yerimiz yurdumuz fark etmiyor, işimiz büyüyle”: Big Beats Big Times

Çok-yönlü müzik adamı Sarp Keskiner’in yerli sahneye en büyük armağanlarından biri olan Kronovox Archives’ı masaya yatırıyoruz!

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

1990’lı yılların başından bu yana müziğin çeşitli türleriyle ilgilenen Sarp Keskiner, sadece üretmekle yetinemeyen müzik tutkunlarından biri. İstanbul Blues Kumpanyası’ndan Saska’ya, Noksan’dan Moe Joe’ya, Great Republic of South’tan Red Abizianas’a sayısız müzik projesiyle karşımıza çıkmış olan Keskiner’le bu sayı için bir araya gelişimizin sebebiyse Kronovox Archives.

Image

Sarp Keskiner’in çeşitli şehirlerden, çeşitli zamanlardan ve çeşitli ekiplerden bugüne kadar kendi arşivinde toparlanmış olan kayıtları dinleyicilerle en kolay şekilde paylaşmak için bulduğu metot diyebiliriz Kronovox için. İsmi “Kronos” ve “Vox” , zaman ve ses kelimelerinin kesişmesiyle ortaya çıkan oluşumun temelleri 2003 yılında atılmış. O dönem aklından geçenleri şöyle özetliyor Keskiner:
“Mevcut dönemin müziklerinden ziyade daha önceki dönemlerin müziklerini, daha deneysel kayıtları basabilecek bir plak şirketi kurmak istiyordum.”

Arşivcilik, Sarp Keskiner’in müzik tutkusunun en coşkulu katmanlarından biri. Ortaokul yıllarından bu yana plak koleksiyonculuğu yapan Keskiner, kaset, dergi ve fanzinleri de toparlayarak zaman içinde epey geniş bir arşive ulaşmış. 2000’li yılların başlarında da Kayıt kültürü ve ses tasarımı alt başlığı ile yayınlanan REC dergisinde çalışan Sarp Keskiner, dergiye gönderilen bir dolu ev kaydıyla arşivini genişletmiş. Bundan önce de Açık Radyo’da yapılan kayıtlar ve Radyo’ya bırakılan kayıtlar, yine Keskiner’in yerli müzik sahnesinin gizli köşelerinden müzikleri kendi arşivinde biriktirebilmesini sağlamış. MySpace’in internetteki en önemli müzik platformu olduğu kısa süre içerisinde de kendi ses koleksiyonunu epey genişletmiş Keskiner. O dönemi hatırlarken, kayıtlarını ücretsiz olarak edindiği ve hâlâ dönüp dönüp dinlediği birçok grubun bugüne kadar gelemediğini üzülerek dile getiriyor. Arşivciliğin kanına nasıl girdiğiniyse şu sözlerle kısaca özetliyor Sarp Keskiner:
“İnternette hiçbir şeyin kolay kolay bulunamadığı bir dönemden geliyoruz. Her şeyi kaydedelim, aman kaybolmasın, yarın öbür gün yine dinleyebilelim diye düşünürdük. O yüzden arşivcilik benim için çok önemli.”

Image

Kronovox Archives’ın en önemli çıkış noktalarından biri dinlenilen müzikler hakkında künye bilgilerinin günümüzde çok fazla önemsenmemesi, internet ortamında bu bilgilerin yavaş yavaş yok olması ve müziğin sadece bir ses dosyası haline gelmiş olması. “Benim sana mail yoluyla gönderdiğim bir şarkı, binlerce MP3 arasında yerini alıyor ve ‘Track 01’e dönüşüyor, kayıtlar el değiştirdikçe izleri kayboluyor” diyor Keskiner. Anlattıklarından yola çıkarak Kronovox Archives’ın künye bilgilerini belgeleştirmeyi kendisine birincil görev edindiğini söylemek mümkün. Dinlenilen müzik ne zaman, nerede, nasıl, kimlerle, hangi ekipmanlarla kaydedildi? Kronovox Archives’ın ilgi alanı ve dinleyiciye yeniden kazandırmaya çalıştığı kültür bu. Müziğin hızlı anonimleşmesine karşı bir çaba demek mümkün.

Eski bir koleksiyoncu olarak, müziği dinlemenin yanısıra kapağını elde tutmayı, müzisyenlerin içine yazmayı tercih ettiği şeyleri okumayı, müzisyenleri bu kapaklar ve künyelerle tanımayı, müziğini daha derinlemesine algılamayı kendisine alışkanlık haline getirmiş birisi Sarp Keskiner. Ve bunun kendisi için ne kadar büyülü bir şey olduğunu da anlatırken yaşadığı heyecandan anlamak epey kolay. Bir de müzisyenin seyrini takip edebilme durumu var. Onu da Keskiner’in kendi sözleriyle anlatalım:
“Çok fazla grup kuruluyor, insanlar bir sürü farklı projeler yürütüyor. Bir kısmı bir seferlik, bir kısmı zamana yayılıyor. Eskiden olduğu gibi bir grup 15-20 sene devamlılık gösteremiyor. Çok nadir bir durum o. Öyle olduğu zaman mesela bir müzisyenin önceden bir gruptayken sonra nerelerde kimlerle nasıl çaldığını takip etmek ilginç oluyor. Müzisyenin kendi seyrini merak edenler için harika bir şey. Eskiden böyle bağlantılar kurmak heyecan verirdi. İnsanların üretirkenki zihin yapılarını takip edebiliyorsun. Bu iyi müzik dinleyici için çok önemli bir şey.”

Kronovox Archives’ın kayıtları, dijital ve basılı olarak bağımsız oluşum Müzik Hayvanı’yla birlikte yayınlıyor. Sarp Keskiner’in Müzik Hayvanı’yla yolunu kesiştiren isim Karga’nın müzik direktörü Tayfun Polat olmuş. Müzik Hayvanı’nın kurucusu Eray Düzgünsoy’la tanışmalarının ardından uzun bir sohbete koyulduklarını söyleyen Keskiner, hem Kronovox’un hem Müzik Hayvanı’nın detaylarını, tercihlerini, uygulamalarını, metotlarını birbirlerine anlattıklarını ve şu an bir arada çalışıyor olmaktan epey mutlu olduklarını dile getiriyor.

Image

Image

Kronovox Archives’ın Müzik Hayvanı’yla yaptığı kayıtlar altı albümden oluşan setler halinde yayınlanıyor. Şu âna kadar tam 12 albüm yayınlandı. Sarp Keskiner’in 1993 yılına kadar uzanan arşivinden, yine bu formülle yayınlar gelmeye devam edecek. Hattâ 2016 yılına kadar yapılacak yayınların takvimi bile belli! Noksan’ın çeşitli sahnelerden çeşitli kadrolarla doğaçlama performans kayıtları, Umut Çağlar, Erdem Helvacıoğu, Özün Usta ve Sarp Keskiner’den oluşan Yuri Skies’ın Roxy’de verdiği konser gibi canlı kayıtların yanısıra Saska’nın RR (Remix & Reworks) serisi, İzmirli eski ekol trip hop ikilisi Jammer & Ozmeister’ın ilk albümü Assymetry, Serdar Kökçeoğlu’nun 2013’te hayata geçirdiği, müziğin belli kavramlar üzerine yoğunlaşmasına odaklanan Ses Kitabı projesinin ilk yılından bir derleme gibi çeşitli uçlara uzanan bir kataloğu var Kronovox Archives’ın.

Image

Keskiner’in arşivinde kimseyle paylaşmayıp kendine saklamak istediği kimi kayıtlar olup olmadığını sorduğumda hızlı bir cevap vermek yerine önce gülümsüyor ve sonrasında da “Tabii ki var!” diyor. Hattâ bugüne kadar yayınladığı albümlerden birkaçı için de önceden böyle düşündüğünü fakat bir noktadan sonra bunları paylaşmanın kaçınılmaz olduğunu ve müziğin hakkını böyle teslim edebileceğini düşündüğünü vurguluyor. Tabii bazı kayıtların farklı formatlarda yayınlanmasının daha sağlıklı olabileceğini de düşünüyor Keskiner.

Kronovox Archives, yeni nesil dinleyicilere, müzik dinleme alışkanlıklarında değişiklikler yapma şansı tanıyor. Sadece müzisyenin ve şarkının adıyla ilgilenmek yerine nerede, nasıl, ne gibi bir ortamda kaydedildiği bilgilerini de yazılı belge olarak vererek, dinleyicinin dinlediği şey üzerine kafa yormasını sağlıyor. Müzikle bir tanışıklık, bir aşinalık kurma çabası gösteriyor. Odağında ses olan kayıtlar dikkat çekiyor Kronovox kataloğunda. Zira Sarp Keskiner de “daha yenilikçi, belli bir tarz gözetmeyen müzikleri” yayınlanamak istediğini belirtiyor ve ekliyor: “Müziğin içerisinde o dönemin sesini duyabilmek istiyorum.”

Kronovox Archives’tan yeni haberdar olanlardansanız, sizi oluşumun manifestosuyla baş başa bırakalım. Sonrasında da söz konusu arşivden kayıtları keşfetmek için bir yolculuk sizi bekliyor!

“Her örgütlenmiş ses, sonsuza dek kaydedildiği ânın izini taşır”

Müzik, hâkim sistem tarafından yakın tarih boyunca teşvik edildiği üzere steril mekânlarda kaydedilirken, gittikçe es geçilir hale gelen “zamanın ve ânın tınısı” oldu. Oysa dış seslerden yalıtılmamış, gündelik hayatın tam içinde devinip durmaya devam eden mekânların müziğin ortaya çıkış anına ve ortaya çıkan tınıya doğrudan etkisini yadsıyamayız.

Müziği kayıt altına alma ve dinleyicisine ulaştırmaya dair her tür eylem; en az yarım yüzyıldır, beraberinde mutlaka bir dizi yetkinlik gereksinimi şart koşularak tarif edildi: en donanımlı kayıt stüdyosu, “son ürün”e gomalak çekecek bir prodüktör, müziği bizzat yaratıp üretenlerin haklarını “evrenin her noktasında temsil etme ve her formatta pazarlama” işlevini üstlenerek gasp mekanizmasını daima işler tutan plak şirketleri... Ne ki; teknolojinin her bireyi aynı zamanda “tasarlayan tüketici” konumuna tayin etmesiyle yaklaşık on yıl önce var gücüyle geri dönen DIY (Do It Yourself / Kendin Yap) etiği/hareketi sayesinde, sektörün dışında kalan veya bilinçli olarak kalmayı tercih eden müzik üreticileri sadece her tür yetkinlik koşullamasını değil; sektörü de yerle bir etti.

Fikrî temeli 2003’te ortaya çıkan Kronovox Archives’ın 1993’te kurmaya başladığı arşiv çalışmasına temel oluşturan, esin veren Craig McGregor’a ait metin, bugüne dair derdimize hâlâ ışık tutacak güçte:

“Bu noktada yapmamız gereken, bizi yönetmek isteyenlerin çıkarlarını değil, bizlerin ortak çıkarını yansıtan kendi kültürümüzü yaratmaktır. Böylece kendimizi özgür kılma şansımız olur. Bunu başarmak, her ne kadar zorsa da imkânsız değildir. Birtakım alternatif kültürler ve çareler, üstyapı kurumlarının hemen altındadır. Bu muhalif kültürü güçlendirerek, onu anlayarak, eylemlerimiz ve tepkilerimizle onu onaylayarak bizi itaat etmeye zorlayanların oyunlarını bozabiliriz. Kendi orkestralarımızı oluşturma, kendi şarkılarımızı yazma ve kendi müziğimizi yapma temeline dayalı bir popüler müzik anlayışı, kaçınılmaz olarak mevcut ve baskın kültür anlayışına karşı bir güç olarak ortaya çıkmaktadır.” (Pop Kültür Oluyor, 1990)

“Ses ve eylem bir kere yaratıldığı mı; artık yok edilemez”

Kronovox Archives, varoluş sebebi gereği, bir başka hususu kendine öncelikli dert ediniyor: Güncelin doğası gereği, sosyal ağlara düştüğü an kamuya mal olan ve ânında anonimleşen kayıtları belgelemek / künyelemek.

Kaydın üretildiği anda sınırsız sayıda potansiyel dinleyiciye dakikalar içerisinde ulaştırılabilmesine dair olanakların, özgürleştirici olduğu kadar, belgeciliği ortadan kaldıran bir edim olduğu düşüncesindeyiz. Oysa kaydın kimin tarafından, nerede ve ne zaman gerçekleştirildiği, kayda dair icra katkıları, eğer söz konusuysa kaydın ilk ortaya çıktığı andan itibaren geçirdiği yeniden işlenme (üste kayıt, remiks, yeniden çalışma, editleme, farklı kayıtları üst üste bindirme) sürecine ait bilgilerin, gelecekten bugünlere bakıldığında, bilhassa bu topraklardan yükselmiş seslere dair değerli bilgiler olarak addedileceği kanaatindeyiz.

Kronovox Archives, tam da bu yüzden, fiziksel formatlara ve kartonetlere veda şarkıları söylenen bu dönemde, daha önce gün yüzü görmemiş veya yayınlandığı tarihten kısa bir süre evrene karışıp gitmiş albümleri, konser kayıtlarını, serbest seansları künyeleyerek yayınlamayı kendisi için bir öncelik olarak ortaya koyuyor.

ÖNCEKİ İstikrar daima kazanır: Low SONRAKİ “Yerimiz yurdumuz fark etmiyor, işimiz büyüyle”: Big Beats Big Times
Bu yazıyı paylaş