“Artık tamam, zamanı geldi. Bir çıkmam lâzım”: Merve Morkoç

Bu yazıyı paylaş
İçerik

“Artık tamam, zamanı geldi. Bir çıkmam lâzım”: Merve Morkoç

Röp: Aycan Taşyürek
ÖNCEKİ Radikal demokrasi için kamera başına! SONRAKİ Avrupa’dan Moğolistan yönünde eşine az rastlanır bir macera: Mongol Rally

İstanbul’un genç sanatçılarından Merve Morkoç hem sokaklara çiziyor hem de kâğıtlara. 17 Nisan’daki kişisel sergisi 2+1’den önce Merve’yi yakalayıp birkaç soru sorduk.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - 

Duvar boyamalarının öncesinde nasıl bir tasarlama süreci oluyor?
Duvarına göre değişiyor gerçi ama önceden kararlaştırdığım bir duvarsa ufak da olsa bir eskiz hazırlarım. Duvara geçtiğimde hiçbir zaman eskizdeki gibi bitmiyor tabiî.

Rakamlar, semboller ve hayvan figürlerini işlerinde çok sık kullanıyorsun. Bu benimsediğin sokak kültüründen gelen bir anlatım yolu mu?
Aslında bunun sokakla bir alâkası yok. Sokağa çıkmamış olsaydım da böyle bir dili kullanırdım. Oldum olası kodlamaları ve sembolleri çok kullanmışımdır işlerimde. Lisede rahat kopya çekmek için hazırladığım kod alfabesi bile buna dâhil sanırım. Hayvan figürleri de sembolleştirmenin başka bir yolu benim için ama onun yanında sadece var olmalarıyla bile hayatımı daha iyi hâle getirmeleri de yeterli bir sebep.

Tablolarında daha yumuşak ve açık tonlar seçerken illüstrasyon ve sokak işlerinde koyu, parlak ve daha çeşitli renkler kullanıyorsun. Sokaktaki işlerin sanki biraz daha hırçın gibi. Bu farklı üretim süreçlerinde senin de kendinde hissettiğin farklılıklar oluyor mu?
Bu biraz malzemeyle de alâkalı. Uzaktan bakınca bir tavır farkı olduğunu ben de görüyorum ama bu tercih değil doğal bir sonuç açıkçası. O an nasıl bir kafada olduğunuzla, sokakta olup olmadığınızla, saatin kaç olduğundan mevsimine kadar değişim gösteriyor. Yani tabiî bir yandan da sokakta daha agresif olduğumu kabul etmem lâzım sanırım. Genelde sokağa çıkıp birşeyler yapasım geldiğinde “Artık tamam, zamanı geldi. Bir çıkmam lâzım” diyorum. Bir şekilde doluyor insan ve bunu akıtmaya çıkıyorsunuz. Normalde daha sakin bir yapım var. Evde çalışırken tercihlerim daha iddiasız ve sade yöntemlerden yana.

Image

Çizimlerinde anlatmak istediğini insanların anlayabilmesi senin için önemli mi? Sence bir sanatçı insanlara anlaşılabilir mesajlar vermeli midir?
Ben kavramsal bir sanatçı değilim. İşlerimi anlamak için dahi olmanız ya da metinlere boğulmanıza zaten gerek yok. Resimleri çalışırken insanların anlayabilmesini hiç hesaba katmıyorum. Hattâ olabildiğince insan faktörünü aklımdan çıkarıp çalışıyorum yoksa işler fiyaskoyla sonuçlanabilir benim açımdan.

Önümüzdeki günler için ne gibi fikirler ve planların var? Biraz anlatabilir misin?
17 Nisan’da Galerist'te 2+1  isimli kişisel sergim olacak. Son kişisel sergimden bu güne kadar geçen sürenin biraz özeti diyebilirim. Bir hafta sonra da 25 Nisan’da Sena ve Huo rf ile ilk ayağını geçen sene Galerist’te açtığımız Zamanın İşaretleri’nin ikinci sergisi olacak. Üç yeni sanatçı bize katıldı. Burak Ata, Burak Dak, Sabo Aktağ. Bu sefer altı kişi Zamanın İşaretleri 2’yi tek günlük sergi olarak Adahan İstanbul'da açıyoruz.

Favori müziklerin, son zamanlarda izleyip beğendiğin filmler, takip ettiğin sanatçılar ve sık gittiğin galeriler neler?
Karşıya (Avrupa Yakası’na) geçtikçe Arter’e uğrarım vs. ama çok aktif bir galeri takipçisi değilimdir. Arkadaşlarımın, sevdiğim sanatçıların sergilerini fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum.

Geçenlerde The Raid' i tekrar izledim. Büyük bir GTA V görevi mübarek tam bir pazar akşamı filmi. Müzik de yani gün içindeki ruh hâlime göre büyük bir değişim gösteriyor. Güne Streetlight Manifesto’yla başlayıp Anal Cunt’la bitiriyorum. Sergi arifesi kafalar gitgelli. Ruh hâli de müzik seçimlerime yansıyor hâliyle.

Image

ÖNCEKİ Radikal demokrasi için kamera başına! SONRAKİ Avrupa’dan Moğolistan yönünde eşine az rastlanır bir macera: Mongol Rally
Bu yazıyı paylaş