Genişleyen Zamanlarda Yerel Paralar

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Genişleyen Zamanlarda Yerel Paralar

Yazı: Janet Barış
ÖNCEKİ Bambaşka bir savaş haberciliği: Joe Sacco SONRAKİ Bugün bir miktar hektar orman daha kül oldu

Tarihten, dünyadan kolektif bilinçlenme deneyleri: Bankalar yerine “yerel para”lar

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ezberden bildiğimiz şeyler var hayatta. Mesela para basılı olur, harcanır muhtemelen devlet basıyordur, bu hep böyledir ve dünya döndükçe böyle gidecektir. Parayı bulan Lidyalılardan beri çok az şey değişmiş olsa da asıl mesele paranın bir “takas” süreci ürettiği. Şimdilerde o takas mantığını, parklarda, bahçelerde kıyafetlerimiz, kullanmadığımız eşyaları değiştirerek ihtiyacı olanın olmayana verdiği bir döngüyle yeniden kurmayı öğreniyoruz. Günün birinde parayı kullanmayı da baştan öğrenmemiz gerekecek belki de. Ekonominin bize dayatmadığı, bütün bildiklerimizi unutabildiğimiz ütopik bir sistemde ezberlediklerimizi unutturabilecek alternatif sistemler de mevcut.

Elden ele “yerel para”
Kendi içerisinde yürüyen bu takas sisteminin çeşitli türevleri, formları var. Şirketlere özgü ya da ekolojik değişik yapılanma biçimleri de mevcut, en popüler olanı ise yerel paralar. Kendi para birimini yaratmış, yaratabilmiş kullanmakta olan bölgeler var. Dünyadaki “para sistemi”nden kendini ayıran, tırnak içerisinde “anarşist” bir örgütlenme biçimi. Bu sayede sadece bir para birimi yaratılmış olmakla kalınmıyor aynı zamanda içinde bulunduğu ekonomik sisteme, kapitalizme, sistemin ona dayattığı para kullanma biçimine de başkaldırmış oluyor. Yasal mı değil mi tartışıladursun süreç kendisini başlatmış bile. Anaparanın yerine geçmek ya da ekonomiyi yürütmek gibi bir iddiası yok; elden ele dolaşan alternatif bir yapılanma. Bunları kendi yerel mahallinde üretip burada dolaşıma sokmak serbest piyasa mantığından uzakta hareket etmeyi sağlarken, yerel kolektif bilinci de kendi içerisinde körüklüyor.

Bankalar yerine insanların elinde dolaşan, bu çeşit yani birincil paranın yanında kullanılan yerel para kullanımı göründüğü kadar zor değil, çeşitli örnekleri de var. Belirli bir bölge bu şekilde sistemi ekonominin bir tamamlayıcısı olarak görüp hareket edebiliyor. Örneğin Toulouse’da yaygınlaşmaya başlayan SoL-Violette projesi bu anlamda öne çıkan örneklerden biri. İki yıl önce hayata geçen projesiyle birlikte belirli bir bölgede avro yerine geçen ve “sols” diye adlandırılan paralarla alışveriş yapabiliyor, hattâ sinemaya gidebiliyorsunuz. Ufak çaplı şehirlerde kullanılmaya başlayan bu sistem Güney Fransa’nın ufak şehirlerinde çoktan rağbet görmeye başlamış bile.

Meksika’da Tumin
Meksika'da ise ekonominin bir tamamlayıcısı olarak belediyenin desteklemiş olduğu değil, aksine isyanla üretilmiş bir para, “tumin” örneği var. Sadece yirmi dört bin kişinin yaşadığı Espinal köyünde takasa dayalı bir para birimi olan “tumin” 2010 yılından beri kullanılıyor. Halkın kendi kendine böyle bir çare üretmesinin en önemli nedeni ise yoksulluk. Meksika Merkez Bankası’nın desteklemediği, hattâ bir çeşit dolandırıcılık olarak değerlendirdiği bu hareketin girişimcisi ise Juan Castro Soto. Soto kurduğu sistemin arkasında, takas sistemiyle birlikte köy halkının daha kolay alışveriş yapabildiğini, üreticinin de malını satabildiğini savunuyor ve ekliyor “bizim takasa dayalı para sistemimiz onu kullananların güvencesi altındadır, devletin altın rezervlerinin değil."

Avusturya’da Wöngl deneyi: devlet “yerel para”dan korkarsa…
Yerel paralar güncel bir konu gibi görünse de aslında çok daha önceden keşfedilmiş bile. İsveç’in Dalarna bölgesinde “the daler” parası daha 16. yüzyılda kullanılmaya başlamış ve belli bir bölgenin ekonomik unsuru olmuş. Yerel para anlamında en eski, yaygın ve başarılı olmuş örnek ise 1932 yılında ekonomist Silvio Gesell’in geliştirdiği ve Avusturya’nın Wöngl kentinde kullanılmaya başlanan bir yerel para projesi. Şehir yönetiminin bastığı ve sadece Wörgl sınırları dâhilinde geçerli olan bu yerel paranın en ilginç özelliği, piyasaya çıktığı andan itibaren kontrollü olarak harcanması. Böylelikle paranın biriktirilmeyip tüketilmesi hedefleniyor; öyle ki üzerine yapıştırılan ufak pullarla paranın ne kadar süredir dolaşımda olduğu anlaşılıyor ve ne kadar eskiyse değeri de o kadar düşük oluyor.

Kasaba sakinlerinin basıp kullanmaya birlikte karar verdikleri bu yerel para sistemi işlemeye başladıktan sonra Wörgl, ekonomik krizin etkilediği yakındaki kasabalardan çok daha iyi bir noktaya gelir, refah seviyesi yükselir. İlham kaynağı olan sistem etraftaki kasabalarda da yaygınlaşmaya başlayınca Avusturya hükümeti yeni bir ulusal para birimi çıkarıp “yerel para”yı yasaklar.

Paranın bu denli işlevsel olarak kullanılabilmesinin nedeni sadece halkın değil kasabadaki dükkân ve firmaların da parayı kullanmaya karar vermesi. Ekonomik sürecin gidişatına bakılırsa firmaların o dönemde yerel para deneyine katılmaktan başka çareleri de yokmuş gibi görünüyor. Bu uygulama sayesinde ülke geneline işsizlik hâkimken Wörgl’de yüzde 25 oranında azaldığı ve ekonominin canlanmış olduğunu da not düşmekte fayda var.

Sanal para “bitcoin”
Teknolojinin gelişimi ile birlikte yerel paraya sanal para da eklendi. Bitcoin de yerel paradan ziyade sanal para olarak adlandırabileceğimiz kendi içerisinde bir yapılanma. Mantığı, bankaları kullanmadan para transferini sağlamak, işlemleri banka dışında gerçekleştirmek. Herkese açık ve kimsenin kontrolünde değil. Kendini Satoshi Nakamoto diye tanıtan ve daha sonra ortalıktan yok olan dâhi bir adamın keşfi olan ve birçok ülkede kullanılan bitcoinin tam olarak nasıl bir merkezden yönetildiğiyse koca bir muamma. Belli bir yazılım algoritmasına bağlı olarak artan ve internet üzerinden birçok şey alabileceğiniz sistem günün birinde gerçek paranın yerini alır mı bilinmez.

Büyük resme yeniden bakınca serbest piyasa ekonomisine başkaldıran böyle bir sistem insanı heyecanlandırıyor. Bunu gerçeğe dökmek ise heyecanlı olduğu kadar insanın içerisindeki direniş ruhunu da sarıp sarmalayan türden. Yerel para kullanım süreci bazı ekonomistlerin bir çeşit oyuncak olarak değerlendirip görmezden geldikleri bir durum olsa da, halkın kendi kendine otorite dışında ürettiği farklı bir çözüm olarak yeni bir soluk sağlıyor.

Aslında bu sürecin temeli yerel ekonomiyi daha kalkınabilir kılarken kolektif bilinci de arttırmak, “yerel”i merkezden ayırıp kendi kendine kalkınmasını sağlamak. Kolektif bilinç deyince insanın etrafında yaşayanlarla birlikte kurduğu, ürettiği, kendisini daha güvende hissettiği bir açıklığı da sağlayan bir yapılanma geliyor akla. Bugün başta Gezi parkı çevresine yayılan daha sonra herkesin kendi eşrafındaki parklarda sürdürdüğü, ardından parklardan da taşıp mahallelerin kenarında, ufak meydanlarda artarak süren forumlardan da bir “yerel para” fikri çıkabilir. Kendi paramızla tükettiğimiz, kendi takas biçimimizi oluşturduğumuz bir yapılanma gün gelir bizim de yaşayabileceğimiz bir deneyim olur belki.

Image


İllüstrasyon: Tolga Akdoğan

Image

İllüstrasyon: Sadi Güran

Image

İllüstrasyon: Berkay Dağlar

Image

İllüstrasyon: Can Çetinkaya

Image

İllüstrasyon: Gökhan Akbaba

 

ÖNCEKİ Akbank Caz Festivali İlan SONRAKİ Bugün bir miktar hektar orman daha kül oldu
Bu yazıyı paylaş