Sürekli İşleyen Bir Dijital Medya Kovanı: MODE İstanbul

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Sürekli İşleyen Bir Dijital Medya Kovanı: MODE İstanbul

Röp: Yetkin Nural
ÖNCEKİ Alper Canıgüz ve Cehennem Çocuğu SONRAKİ Artemis Tasarlıyor, Musa Dikiyor: Mükü

Oluşumun kendisinden haberdar olmasanız dahi, Bant Mag. sayfalarında, altında MODE İstanbul imzası olan etkinliklere rastlamış olma olasılığınız yüksek. Bu sefer işin temeline indik ve kuruculardan Gökçe Su Yoğurtçuoğlu ile hem dijital medya alanında birbirinden başarılı projeler gerçekleştiren MODE İstanbul'un kendisinden hem de son dönemde yaptıklarından bahsettik.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


MODE İstanbul, uluslararası dijital film festivali RESFEST'in 2004 - 2008 yılları arasında Türkiye'de gerçekleştiren ekibin oluşumu. Kuzguncuk’taki Simotas Binası’na konuşlanan oluşum pek çok kapsamlı ve uzun zamana yayılan yerel ve uluslararası atölyeler, projeler, gösterimler ve üretimlerle yola devam etmekte. Özellikle gençlerin dijital medya araçlarını kullanarak yaratımda bulunmalarına, kendi hikâyelerini paylaşmalarına, seslerini duyurmalarına önayak olma amacıyla hareket eden MODE İstanbul, ekip olarak da kısa film ve belgeseller çekmekten geri kalmıyor. Tüm üretim ise sitelerindeki medya koleksiyonu üzerinden izlenebiliyor. 

MODE İstanbul, geniş çeşitlilikte bir etkinlik yelpazesine ev sahipliği yapıyor. Ve bu yelpazenin içinde sık sık açılan atölyeler önemli yer tutuyor. Bu zamana kadar ne tip atölyeler açıldı, önümüzdeki dönemde ne tarz atölyeler gerçekleştirilecek?
Youth MODE ve Lab MODE adlı iki ana programımız var. Youth MODE kapsamında, Türkiye’nin farklı bölgelerinde okullarla, kültürel-sosyal oluşumlarla ve STK’larla işbirliği yaparak hem medya profesyonellerine hem de olanakları az olan çocuk ve gençlere yönelik olarak, kısa filmden interaktif belgesele, farklı içerik ve uzunlukta atölyeler düzenliyoruz.
2013 yılı itibariyle, üç senedir Türkiye’deki temsilcisi olduğumuz Doc Next Network çerçevesinde daha uzun dönemlere yayılan, network’teki kişi ve kurumlar arasında daha yoğun bir etkileşime dayalı projeleri içeren Lab MODE programına başladık.

Daha önce Bant Mag.'de gene bir Lab MODE projesi olan European Souvenirs'den bahsetmiş, projenin küratörü Zemos98'den Ruben Diaz ile sohbet etmiştik. Bize biraz Lab MODE'dan ve onun çatısı altında düzenlenen diğer projelerden bahseder misin?
Bu program dahilinde, dijital medyanın kritik bir rol oynadığı özgür kültür, genişletilmiş eğitim ve Do-It-Yourself (Kendin-yap) anlayışını destekleyen ortak bir metodoloji oluşturuyoruz. Amacımız, katılımcılar, eğitmenler ve organizatörler dahil tüm iştirakçilerin kendilerini güvende hissedecekleri, rahatça ifade edebilecekleri, peer-to-peer (eşler arasında) bir bilgi ve deneyim alışverişinin gerçekleşebileceği bir alan yaratmak. Eğitimleri oyunlarla, müzikle, seminerlerle, konuşma ve tartışmalarla birleştiriyoruz. Ezberleri bozmak, önyargıları ortadan kaldırmak, yapıcı eleştirel bir bakış açısı oluşturmak kaygısı taşıyoruz.
Doc Next Network olarak yürüttüğümüz iki senelik “Remapping Europe: A Remix” projesi, Lab MODE’un ana arterlerinden birisi. Projenin temel prensibi, önceden yaratılmış görsel-işitsel materyallerin “karıştırılarak” yeni yapıtların ortaya konması anlamına gelen “re-mix” metodunu kullanarak, göçmenlere dair varolan baskın imgeleri ve anlatıları araştırmak, değerlendirmek ve sonuçta Avrupa’yı “yeniden hayal etmek”.

Remapping Europe, hem çeşitli açılardan European Souvenirs ile dirsek temasında bulunan hem de bağımsız olarak Türkiye konteksinde iç göç ve kentsel dönüşüm kavramlarına odaklanan bir proje. Remapping Europe kapsamında bugüne kadar neler yapıldı MODE İstanbul bünyesinde? Önümüzdeki dönem için ne gibi planlar var?
Remapping Europe’un İstanbul aktivitelerinin ilki Yaratıcı Remix Atölyesi’ydi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi’yle birlikte "Türkiye’de Göçmen Algısı ve Alternatif Yaklaşımlar Semineri”ni düzenledik. Seminerin sonrasında teorik tartışmaların yanısıra remix ve dijital hikâye anlatımı yöntemleri dâhil olmak üzere medya yapımı hakkında eğitimler yer aldı. Tüm katılımcılar, kendi göç hikâyelerini ortaya koydular, remix videoları yaptılar.
Bu yıl Aralık ayında tüm süreci ve ortaya çıkan remix videolarını paylaşmak, konuları tartışmaya açmak için herkese açık bir etkinliğimiz olacak.

Gezi Parkı olaylarından ilham alarak yola çıkan Gezi Lab'de neler oluyor? Türkiye olarak hayatımızı oldukça değiştiren bu döneme dair ne tip bakış açıları geliştirildi bu mini-lab'lerde?
Gezi Parkı olayları süregelirken, Remapping Europe İstanbul grubu olarak bir araya gelme ihtiyacı hissettik ve belli aralıklarda toplanıp durum değerlendirmeleri yaptık. Haziran’ın ilk haftasında düzenlenen Documentarist’te remix videolarımızın gösterimi oldu; Gezi Parkı’nda da özellikle kentsel dönüşümle ilgili işlerimizi paylaştık. Temmuz ayında teknik altyapıyı da kurarak bu videoları Cihangir Parkı Forumu’nda paylaştık. Öte yandan herkes Gezi’yle ilgili üretimde bulunmak istiyordu, biz de bu çalışmalarımızı bireysel ve kolektif şekilde yapabileceğimiz Gezi Lab’i başlattık. Her ay üç gün bir araya gelerek farklı temalar üzerinden davet ettiğimiz konuşmacılarla birlikte sohbetler ve uygulamalı atölyeler gerçekleştiriyoruz. Her mini-lab’in sonunda da birer iş üretiyoruz. Bugüne kadar “Gezi’nin Sembolleri”, “Video Eylem” ve “Cinsiyet ve Direniş” üzerinde durduk. Eylül-Ekim döneminde konu başlıklarımız sırasıyla “Gezi’nin Sesi” ve “Kent Hakkı ve Göç” olacak. Aralık ayına kadar da herkes birer final projesi tamamlayacak ve o ay düzenleyeceğimiz etkinlikte paylaşacağız.
Mini-lab’lerde sosyal ve kültürel farklılıklarımızla “birlikte yaşama hakkı”nı savunan kapsayıcı ve yapıcı bir anlayış altında birleştik. Hiyerarşik, dikey, merkezi yapılanmalar yerine daha yatay, yerel, katılımcı, paylaşımcı yapılanmalara ihtiyacımız var. Biz de kendi eğitim ve üretimlerimizde bu prensibi hayata geçirmeye gayret ediyoruz, metodolojiler geliştiriyoruz. Bu bakış açısını da Remapping Europe projesinin 2014’te basılacak Araştırma Yayını’na yansıtacağız.

MODE İstanbul temelinde yeni medya olarak adledilen format üzerinden işleyen dijital sanata adanmış bir kuruluş. Hemen hemen tüm projeler bir noktada bu formatta sanat işlerinin üretimine yöneliyor. Çeşitli festivallere katılan bu işler, sitenizde de medya koleksiyonu altında yayınlanmakta... Okuyucularımız için üç video seçmeni istesek bu koleksiyondan?
En iyi üç video diye bir seçim yapamam ama son döneme ait farklı format ve içerikteki videolardan örnekler verebilirim. Özge Deniz Özker’in Kuzey Ege Hikâyeleri projesi kapsamında çektiği “Refika” adlı yaratıcı kısa belgesel filmi, çalışmalarımızın bir uzantısı olarak Cannes, IDFA gibi prestijli festivallerde gösterildi, TRT Belgesel ödülü dahil olmak üzere birçok ödül kazandı. 11 yaşındaki Seyithan Alkan, “Vanlıyam Şanlıyam” adlı dijital hikayesini, Tarlabaşı Toplum Merkezi’nde yaptığımız atölyede tamamladı. Remapping Europe atölyesi katılımcılarımızdan mimar Melis Göker’in hazırladığı “Tarlabaşı’nı Nasıl Bilirsiniz?” videosunu da kentsel dönüşüm konusundaki remix’lere örnek gösterebilirim. Aynı atölyede Fatih Bilgin’in farklı bir remix metodu kullanarak hazırladığı hayali bir kamu spotu olan “Nasıl Göçmek İsterseniz?”in de bahsini geçirebilirim. 

 


 "Nasıl Göçmek İstersiniz?" - Fatih Bilgin 


Tarlabaşını Nasıl Bilirsiniz?" - Melis Göker 


"Refika" - Özge Deniz Özker

 


 

ÖNCEKİ Alper Canıgüz ve Cehennem Çocuğu SONRAKİ Artemis Tasarlıyor, Musa Dikiyor: Mükü
Bu yazıyı paylaş