Bu ay ne izlesem?

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Bu ay ne izlesem?

hazırlayan: melikşah altuntaş // illüstrasyon: can çetinkaya
ÖNCEKİ Mos Def'in Sample'ları SONRAKİ Alper Canıgüz ve Cehennem Çocuğu

Sinema salonlarında kadın yönetmenler ve kadın kahramanlı filmlerin patlama yaşayacağı eylül ayı, son haftasında da filmekimi’ni selamlayacak...

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

AYIN FİLMİ

BLUE JASMINE

27 Eylül

*Woody Allen’ın bu en yeni filmi, ustanın drama daha yaklaştığı, komedinin dozunu biraz daha düşürdüğü filmlerinden biri.

*Film, varlıklı eşinin iflas etmesinin ardından tüm mal varlığını yitiren ve hayat standartlarını düşürmek zorunda Jasmine’in dozu gittikçe artan histerisini takip ediyor.

*Filmin başrolünde yer alan Cate Blanchett’ın performansı öve öve bitirilemedi. Yıl boyunca çok sayıda ödülün sahibi olacağı şimdiden kesin gibi. Pek çoklarına göre Blanchett’ın bu performansıyla ikinci Oscar’ını kucaklaması ise işten bile değil.

*Amerika’nın en ünlü ve sarkastik komedyenlerinden biri olan, pek sevilen komedi dizisi Louie ile de tanınan Louis C.K. de filmin oyuncu kadrosunda yer alıyor.

Üç “iflas sonrası ruh hâli” filmi

Blue Jasmine’i izlemeden önce filmin kahramanı Jasmine’in nasıl bir psikoloji içinde olduğunu daha iyi anlamak adına şu üç filme göz atabilirsiniz:

-Texasville (1990)

-The Rainmaker (1997)

-Vincent, François, Paul et les autres (1974)

Dört “kıymeti bilinmeyen” Cate Blanchett performansı

Beş kez Oscar adayı olup, birini kazanan ve çok sayıda ödül ve adaylık sahibi olan Blanchett’in diğer filmlerinin gölgesinde kalan, halbuki pek başarılı performanslar sergilediği şu dört filmi yeniden keşfetmek iyi olabilir:

-Heaven (2002)

-Thank God, He Met Lizzie (1997)

-The Gift (2000)

-Coffee and Cigarettes (2003)

Beş unutulmaz Woody Allen karakteri

Allen’ın filmografisinde, arızası olmayan bir karakter bulmak neredeyse imkânsızdır. Aşağıdaki beş karakterse tüm filmleri içerisinde en özene bezene yaratılmış ve en sınırları zorlayanlar sanki:

-Leonard Zelig (Woody Allen), Zelig (1983)

-Annie Hall (Diane Keaton), Annie Hall (1977)

-Eve (Geraldine Page), Interiors (1978)

-Virgil Starkwell (Woody Allen), Take the Money and Run (1969)

-Boris (Larry David), Whatever Works (2009)

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

 

AYIN GİŞE HARİKASI

THE CONJURING

30 Ağustos

*Geçtiğimiz ayın son günlerinde gösterime giren The Conjuring, Amerika’da yılın en çok patırtı koparan ve hem eleştirmenler, hem de seyirci nezdinde en sevilen korku filmi oldu.

*Filmin uyarlandığı gerçek dehşet hikâyesinin kahramanları Warren ve Perron aileleri hâlâ hayatta ve filmin yapım sürecinde kimi görevler üstlenmiş durumda.

*Son dönem korku sinemasına yepyeni bir soluk getiren ve feci halde stil sahibi olması nedeniyle, taşı çekse gergin bir hâl yaratabilecek olan yönetmen James Wan, Saw serisinin ilk filminin fikrini bulup yönetmenliğini üstlenerek bu belayı başımıza salan kişi aynı zamanda.

*Amerika’da gösterime girdiği ilk haftasonunda, 20 milyon dolarlık bütçesinin iki katı gişe yapan film, yalnızca Amerika’da yaklaşık 150 milyon dolar toplayarak devam filminin kesinleşmesine de vesile oldu.

*Filmde Wan, çok sayıda hayranı olan ve önümüzdeki ay devam filmini izleyeceğimiz bir diğer “taşınılan yeni evde huzursuzluk” filmi Insidious’ta da başrolü verdiği Patrick Wilson’la üçüncü kez birlikte çalışıyor.

*Wan, filmin kazandığı büyük başarıya rağmen, uzun bir süre korku filmi çekmeyeceğini açıkladı. Hattâ şu sıralar Fast and Furious serisinin yedinci filminin çekim hazırlıkları içerisinde.

Üç stil sahibi korku yönetmeni

The Conjuring’i izlemeden önce, tıpkı James Wan gibi, yakın dönem korku sinemasına yeni anlatım teknikleri ve birkaç akılda kalıcı gerilim yöntemi armağan eden şu üç yönetmen filmografisinden eksiklerinizi tamamlayabilirsiniz:

-Alexandre Aja (Haute Tension, Furia, The Hills Have Eyes, Piranha)

-Ti West (The House of the Devil, The Innkeepers, Trigger Man)

-Jaume Balaguero (Rec, Rec 2, Mientras Duermes, Los sin nombre, Darkness)

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

EYLÜL VİZYONUNUN ÖRTÜK TEMASI

KADIN YÖNETMENLER

Toplamda 33 yeni filmin vizyon şansı bulacağı bu kalabalık eylül ayında, yetenekli kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan dört film, özellikle dikkat çekiyor.

Image

 SALLY POTTER

Ginger & Rosa (6 Eylül)

İngiliz yönetmen Sally Potter, usta titrini kazanalı epey zaman oldu. İlk uzun metrajlı sinema filmi The Gold Diggers’la 80’lerin başında dikkatleri çekmesinin ardından, kısa film ve belgeseller çekmeye devam eden Potter, 1992’de Orlando ile övgüler toplayıp Tilda Swinton’ın da patlamasına vesile oldu. 1997’de başrolde kendisini oynadığı The Tango Lesson, 2000’de yıldızlarla dolu kadrosuna rağmen pek beğenilmeyen The Man Who Cried. 2004’te şiirsel dili ve özgün anlatımıyla dikkat çeken Yes’i, 2009’da yine reji anlamında bir minik deneye benzeyen Rage takip etti. Potter’ın, 1960’lar Londra’sında orta sınıfa mensup iki ergen kızın hikâyesine odaklanan Ginger & Rosa‘sını ise bu ayın başında izleyeceğiz.

BELMİN SÖYLEMEZ

Şimdiki Zaman (6 Eylül)

2000’lerin hemen başında Uyku Hali, Zap! gibi deneysel kısa filmleri ve en çok da kurmaca türündeki Dalgalar’la beğeni toplayan ve ulusal, uluslararası pek çok ödül kazanan Belmin Söylemez, Bıyık, 34 Taksi gibi belgesellerle de dikkat çekti. 2008’de çok yönetmenli belgesel projesi Bu Ne Güzel Demokrasi! ile karşımıza çıkan Söylemez, uzun zamandır beklenen ilk uzun metrajlı sinema filmini de nihayet tamamlamış ve geçtiğimiz yıl ilk olarak İstanbul Film Festivali’nde, ardından Altın Koza’da seyirci önüne çıkmıştı. Söylemez’in özellikle başrol oyuncusu Sanem Öge’nin performansıyla da övülen ilk uzun metrajlı filmi Şimdiki Zaman bu ay başında gecikmeli de olsa nihayet vizyon şansı buluyor. Kaçırmamak lazım.

Image

 SOFIA COPPOLA

The Bling Ring (13 Eylül)

Ne verimli aileymiş, ışığı gören geliyor. Şimdi de Francis Ford Coppola’nın torunu Gia Coppola ilk yönetmenlik denemesini gerçekleştirdi (Palo Alto). Ama bütün bunlar olurken teyzesi Sofia da aldı başını gidiyor. 90’ların ilk yarısında oyunculukta şansını deneyip, The Godfather Part III’deki üzücü ile utanç verici arasındaki performansı nedeniyle Razzie yağmuruna tutulan (tek bir rolle bir değil iki Razzie ödülü) genç Sofia, 90’ların ikinci yarısını da birtakım kısa filmler ve ciddî bir çıkış yakalayıp kalpleri çaldığı The Virgin Suicides’ı çekerek geçirdi. Dört yıl sonra çektiği Lost in Translation’la ise tam anlamıyla patladı. Senaryo dalında Oscar başta olmak üzere çok sayıda ödül kazanması bir yana, gösterdiği yönetmenlik başarısıyla da övgüye boğuldu. Rock’n’roll dönem draması Marie Antoinette’le Cannes’da Altın Palmiye’ye aday gösterilmesinin ardından, Somewhere’le Venedik’te Altın Aslan’ın sahibi oldu. Bu hızlı tırmanışın ardından Coppola bu ay ortalama eleştiriler alan The Bling Ring ile karşımızda. Üstelik her zaman didiklemeyi pek sevdiği şöhret meselesini bir kez daha masaya yatırıyor.

VALERIE DONZELLI

Main dans la Main (6 Eylül)

Bundan 15 yıl kadar önce oyuncu olarak adım attığı Fransız sinemasında giderek yükselen bir oyuncu olmasının yanısıra, Valerie Donzelli’nin içinden yetenekli bir yazar-yönetmen de çıkması çok uzun sürmedi. 2009’da yazıp, yönetip, başrolünü de kocası Jeremie Elkaim ile paylaştığı La reine des pommes / The Queen of Hearts ile seyircinin karşısına çıkan Donzelli’nin eğlenceli dünyası, birkaç yıl içinde daha da olgunlaştı. 2011’de –arada boşanmış olduğu– kocası Elkaim’le, bu kez birlikte yazdıkları ve yine Donzelli’nin yönettiği bir filmde kamera karşısına geçti. Eski eşlerin gerçek hayatta da yaşadığı tatsız bir durumu (küçük bebeklerinin kansere yakalanması) umutsuz bir filme dönüştürmemeyi başararak beyazperdeye uyarladıkları La guerre est declare / Declaration of War ile Donzelli, yönetmenlikteki başarısını bir kez daha kanıtladı. Donzelli’nin kendisinin (ve bir kez daha eski eşinin) de oyuncu olarak yer aldığı son filmi Main dans la Main / Hand in Hand de bu ay gösterime giriyor. Kendisini ilgiyle takip ediyoruz.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

AYIN SİNEMA OLAYI

FİLMEKİMİ

28 Eylül - 6 Ekim

Bu yıl 12. kez gerçekleştirilecek olan Filmekimi’nden kaçırılmaması gereken 15 filmi sizler için seçtik ve bir araya getirdik. Videoya buyrun:

 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

BU AY AYRICA,

*Baraka’nın yaratıcılarının, dünyanın dört bir yanından topladıklarıyla oluşturdukları görsel şaheser Samsara,

*Luc Besson’un yönetip, başrollerini Robert DeNiro, Michelle Pfeiffer ve Tommy Lee Jones’un oynadığı The Family,

*Serdar Orçin, Tülin Özen ve İpek Bilgin’in sevimli performanslarıyla dikkat çeken romantik ilk film Karnaval,

*Oscar avcısı Ron Howard’ın iddialı ralli draması Rush,

*Naomi Watts’ın performansının bile kurtarmaya yetmeyeceği Diana,

*Vizyonda eğlence arayanların ilgilenmesi gereken We’re the Millers da vizyona giriyor.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

TELEVİZYONDA NE İZLESEM?

Image

   *Son zamanların en bağımlılık yaratan dizilerinden Homeland’in 3.sezonu, 29 Eylül’de Showtime’da başlıyor. Dizinin fırtınasına henüz kapılmamış olanlar, ilk iki sezonu bir an evvel temin edip gömülmeli.

*Yeni sezonun merakla beklediğimiz yeni dizilerinden polisiye komedi Brooklyn Nine-Nine 17 Eylül’de, Toni Collette’li gerilim Hostages 23 Eylül’de, Showtime’ın yeni bombası Masters of Sex 29 Eylül’de ilk bölümleriyle görücüye çıkıyor.

*Amerikan televizyonu bağımlıları ve ödül töreni tutkunları da 22 Eylül tarihini bir kenara not etsin. Zira How I Met Your Mother’ın Barney’si Neil Patrick Harris’in sunacağı 65. Emmy Ödül Töreni, pazarı pazartesine bağlayan gece, canlı yayınla ekrana gelecek.

ÖNCEKİ Mos Def'in Sample'ları SONRAKİ Alper Canıgüz ve Cehennem Çocuğu
Bu yazıyı paylaş