Mesafenin İçinden 1: KIVILCIM GÜNGÖRÜN

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Mesafenin İçinden 1: KIVILCIM GÜNGÖRÜN

Röp: Busen Dostgül
ÖNCEKİ Geçmişi Hatırlarken: 2010’lardan Amerika Sivil Haklar Mücadelesi Belgeselleri SONRAKİ Tövbeler Tövbesi: ETHEM ONUR BİLGİÇ

Fotoğraf ve çeşitli disiplinler arasında üretim yapan sanatçı Kıvılcım Güngörün’ün “Mesafenin İçinden 1” sergisi, 25 Kasım’da Bant Mag. Havuz / Bina’da açılıyor. Güngörün’ün sadece bu sergi için çektiği ve geçtiğimiz birkaç aydır üzerinde çalıştığı fotoğraflarının yanı sıra yazdığı şiirler, dolaştığı yerlerde karşılaştığı çeşitli objeler ve bazı kolajlar da sergide görülebilecek. “Mesafenin İçinden 1” öncesi Kıvılcım Güngörün merak ettiklerimizi konuştuk.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

Image

Bu sergiden önce bilmediğin bir bilgi ne olabilir?
Hieronymus Bosch'un resimlerini ilk defa yakından inceleme fırsatım oldu, iyi bir arkadaşımın evinde. Daha öncesinde beni bu kadar etkilememişti, sadece birkaçını görmüşüm zaten. Bir sürü bilgi aktı onlardan, ne olduğunu tam söyleyemediğim. İçine girmek isterim her birinin bir süreliğine, ama çok da uzun değil.

Bu sergiye hazırlanırken aklında sürekli dolaşan bir düşünce oldu mu?
Hazırlık süresince bir geziye çıkmıştım. Çok hareketli ve dolu geçti günülerim aslında. Sevdiğim insanlarla vakit geçirip, yeni bir sürü insanla tanıştım. Keyfim yerindeydi ama genel olarak uyku tutmadı gözümü, anılar sıraya girdi. Geçmiş ihtimalleriyle boğuştum tüm bu güzellikler içinde. Pek karamsar ve hüzünlüydü kısaca günlerim. Karışık bir dönemdeydim. Proje de tüm bu durumlar içindeyken yeni başladı, sergilenecek oluşu da düşüncelerimin iyi dostu oldu. Tatlı mini planlarla ilerlememi sağladı. Yani işlerin hepsi de bu birkaç aylık süreçten olacak. 

Çektiğin fotoğraflarla bir anlamda kendine de dışarıdan bakıyorsun diyebiliriz. Gerçek hayatta kendine ve bazı hislerine mesafe koyup bunlarla fotoğraflarda yüzleşmek nasıl bir his?
Sürprizli oluyor bu durum çoğu zaman. Yaparken farkına varmadığım olabiliyor yani. Sonradan fotoğraflar önüme geldiğinde, görsel kanıtlar eşliğinde, kabulleniyorum yaşadığım ama kendime bile pek dillendirmediğim duygu durumlarını. Hatta bazen, bazı hisler o kadar ağır geliyor ki, altından kalkmanın tek yolu onları fotoğraflara hapsedip, gelecekte tekrar tekrar açıp görebileceğim somut imgelere çevirmek oluyor. İlacım yapıyorum fotoğraf çekme eylemini, günün belirli saatlerinde almam gereken ve işe yarayan türden.

Birine mesafeli olmakla bir mekânla mesafeli olmak arasında nasıl bir fark var senin için?
Mekâna mesafeli olmak bence bir ölçüde tamamen senin elinde. Ne kadar yakınlaşmak istersen o kadar yakınında olabilirsin. Korkarsan, sıkarsa seni, kaçarsın istediğin kadar. Hoşlanmazsan görmezden gelebilirsin. Seversen yakınlaşırsın ya da uzaktan da sever, baktıkça bakarsın. Dokusunu hissedersin, ellerin kirlenir dilersen. İstersen kokusunu bile çekersin doyasıya içine.

Mesafenin; hislerin, çıkarımların, iletişimin, o mekânla ilgili fikirlerin daha iyi anlaşılması için gerekli ve değerli bir alan olduğunu düşündüğümüzde bunun senin elinde olması durumu gerçekten rahatlatıcı. Mesafelerde fark eder bazen insan gerçekleri. Daha iyi ve rahatça anlamana yarar durumları.

Ama birine mesafeli olmak, bazen hiç de senin tercihlerin doğrultusunda gelişmez.  

O –aranızdaki sessiz anlaşmalarla– senin ona yakın olmanı istediğin kadar yakınlaşmana izin verir ya bazen... Belki hiç konuşmazsınız bunu ama zaten içten içe bilirsin ona ne kadar yakınlaşabileceğini. Hem fiziksel hem zihinsel anlamda.

Yeri geliyor itebiliyor seni kendinden, ölesiye istiyorsun yakınında olmak; yaklaştırmıyor seni. Ona mesafeli olmak o kadar sert geliyor ki bir raddeden sonra, gitmiyorsun bile yanına. Uzaktan yaşıyorsun tüm hisleri, mesafenin o gerekli alan olma durumu ters tepip, artık bir tek üzmeye yarıyor seni. Koca bir çaresizlik kalıyor geriye, içinden çıkmak istediğin ama çıkamadığın hiç bir şekilde. İçine sıkışmak işte bu mesafelerin... Aaa pardon, soru neydi? Ben yine kedere daldım!

Bir anlamda da kendini en iyi gizleyebildiğin, hoşuna gitmeyen ruh halinden kaçtığın yer fotoğrafların. Peki fotoğraflar dışında kendini en iyi gizlediğin yer neresi?
Gizlemekten öte kendime daha yakınlaşmaya çalıştığım, hoşuma gitmese bile bazen gerçek ve doğal olan o zor hisleri daha iyi anlamlandırdığım köşeler olarak görüyorum fotoğraflarımı. Durumun üzerine gidip sonuna kadar onu hissederek aldığım kayıtları temsil eden günlüğün sayfaları gibi bir bakıma. Genelde açık ama bazen de dolaylı yoldan anlatımla aktardığım kendimi. Karşıma çıkan durumların ve görüntülerin satır aralarına gizlemek hislerimi. Bu anlamda bakıldığında fotoğraf dışında kendime en yakın ve doğal baktığım yer sokaklar herhalde. Kimsenin beni tanımadığı ve bir yerden bir yere gittiğim sanılan yerler. Neden oradayım kimse bilmiyor, ben de onları bilmiyorum. Yalnızım. Yürüyorum. Oturuyorum bazen bir bankta birini bekler gibi ya da otobüs bekler gibi bir durakta. İnsanlar var onları izliyorum, onlar da bana bakıyor arada. Ağladığım da oluyor, hiç durmadan ve rahatsız olmadan. Nedeni çoğu zaman belli değil ya da seçemiyorum. Gizleniyorum doyasıya kendi hayatımdan. Başkası oluyorum, ama çok iyi tanıdığım bir başkası. Zaman tutuklaşıyor, uzuyor. Binaları kayıt altına alırken hislerimi akıtarak üstlerine, insanlaşmalarını sağlıyorum. Sonra yanımda olamayanları özlemenin keyfi geliyor aklıma. Gizlensem bile bir şeylerden hep aklımda olan insanların tadına varıyorum iyice, oralarda, adını bile bilmediğim o sokaklarda ve hiçbir şeyin bana ait olmaması da çok rahatlatıyor beni. Sokak saklanmaları kısaca. Güzel proje adı olur bundan bu arada!

“Mesafenin İçinden 1” devamı gelecek bir proje anladığımız kadarıyla. Biraz projenin geleceğinden bahseder misin ?
Günlük duygu durumlarımı, karşılaştıklarım üzerinden anlatmayı pratik edeceğim bir proje bu, süreci baz alan bir düşünme ve uygulama disiplini. Bu nedenle hemen bir sona varması zor. Farklı projeler arasında geçen zamanın, mesafe kavramını daha iyi ortaya çıkaracağını düşünüyorum. O yüzden bu projeyi zaman içinde değişen ve gelişen bir seri halinde sergileyeceğim. Aslında bu, mesafeler arasında bulduğum bir yolculuk.

Bu sergiden sonra yapmak istediğin ilk şey nedir?
Karar vermem gereken birkaç konu var, zamana ihtiyacı olan. Sakin ve durağan bir şekilde. Bir süre yalnız kalıp kendimle vakit geçireceğim bir alan yaratmalıyım. Onunla beraber geçtiğimiz yıllarda yaptığım ve düzenleyemediğim çok fazla proje, seri, fikir biriktirdim. Dağınıklıkları yük olmaya başladı. Onlara yeni bilgiler ekleyerek bir toparlanma sürecine girmeyi planlıyorum.

Image

Image

 

ÖNCEKİ Geçmişi Hatırlarken: 2010’lardan Amerika Sivil Haklar Mücadelesi Belgeselleri SONRAKİ Tövbeler Tövbesi: ETHEM ONUR BİLGİÇ
Bu yazıyı paylaş