Diyarbakır’daki genç sanatçıların yeni alanı: Loading

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Diyarbakır’daki genç sanatçıların yeni alanı: Loading

Röp: Fisun Yalçınkaya
ÖNCEKİ Ortama yaraşır posterler yaratma tutkusu: Le Gig Poster?

Diyarbakır’da açılan yeni sanat alanı Loading’in Deniz Aktaş, Erkan Özgen, Şener Özmen, Cengiz Tekin’den oluşan ekibi, en önemli derdin ayakta durma çabaları olduğunu vurguluyor.  

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Diyarbakır’da bu yılki 15. İstanbul Bienali’yle birlikte hatta ondan birkaç gün önce bienal sanatçısı Heba Y. Amin’in film gösterimi ve bienal küratörlerinden Ingar Dragset’le bienal direktörü Bige Örer’in sunumuyla açılan bir bağımsız sanat alanı var. Odaları, gösterim salonu, heyecanlı izleyicileri, uzun kapı önü sohbetleri ve kitaplığıyla dolu dolu bir mekân. Sanatçı rezidansı kurmak, Diyarbakır’daki lise öğrencilerine sergi turları düzenlemek, film gösterimleri ve sergi sunumları yapmak şimdi yaptıkları ve geleceğe yönelik planları. Belki daha da önemlisiyse, bölgede 2000’lerin başından bu yana her şeye rağmen ve kesintisiz olarak süren sanat üretimi için bellek oluşturma çabaları. Deniz Aktaş, Erkan Özgen, Şener Özmen, Cengiz Tekin’den oluşan Loading ekibi, en önemli derdin ayakta durma çabaları olduğunu vurguluyor. 

Öncelikle Loading’in hedefini ve neleri amaçlayarak, ne gibi sebeplerle yola çıktığınızı sormak istiyorum.
Uzun vadeli hedefler bir yana, nereye gittiği, nereye evrildiği pek de net olmayan bu politik ve kültürel çıkmazda ayakta durmaya çalışmamızın en önemli işimiz olduğunu açıklıkla söyleyebiliriz. Bununla birlikte 2000’lerin ilk çeyreğiyle birlikte, özellikle Diyarbakır’da kümelenen bir güncel sanatçı grubunun zaman içinde yarattığı alt yapıdan, yeni sanatçı kuşaklarının mümkün mertebe yararlanması için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Arşiv projemizi bu amaçla başlattık, mekânsızlara mekân olmak, genç sanatçılara seslerini duyurabilecekleri daha kaliteli megafonlar sağlamak, güncel sanatı mutlak bir şekilde bırakacağını düşündüğümüz sanatçılara da rehberlik desteği vermek niyetindeyiz.

Tam olarak ne zaman başladınız burası için çalışmaya ve nasıl bir araya geldiniz?
Ciddi olarak bu konu üzerinde düşünmeye 2016 yazında başladık, Şener Özmen ABD’ye gitmeden önce yani. Paris Sıkıntısı gibi vıcık vıcık bir şey vardı üzerimizde, Baudelaire şöyle yazmıştı buna dair: “Her hastanın yatak değiştirme tutkusuna kapıldığı bir hastanedir bu yaşam. Kimi soba karşısında çekmek ister acısını, kimi pencere kıyısında iyileşeceğini sanır. Bana gelince, hep, bulunmadığım yerde rahat edeceğimi sanırım, ruhumla sürekli tartıştığım sorunlardan biridir şu evden eve taşınma çilesi.” Taşınmak istiyorduk, yani üretimlerimizin ana mekânı olan evden uzaklaşmak istiyorduk, bulunmadığımız bir yerde rahat edebilecektik ve öyle de oldu. Birlikte iş üretmiş, birbirimizin işlerine koşmuş, ya kameranın arkasına geçmiş, ya montaj masasına veyahut diğerinin çalışması için model olmuş, yazılar yazmış, etkilemiş ve de etkilenmiştik. Uzun yıllar boyunca, kendimizin ön ayak olduğu ve organize edeceği bir mekânımız olmamıştı, buna gereksinim duymamıştık. Ne ki hayat Diyarbakır’da, fena tekledi, başka ve daha önce hiç olmamış bir şeyin içinde bulduk kendimizi. Bir araya gelmemizin de arkasında bu hiç olmamış olanlar vardı.

Loading’in içeriğini nasıl anlatırsınız ve ne gibi faaliyetlere sahne olmasını istiyorsunuz?
Loading bir okul olacak kuvvetle muhtemel. Daha spesifik konular üzerinde düşünen üyelerden oluşmuş bir okul, dersler verecek, dersler alacak. İçerikçe daha zengin, daha kuşatıcı, daha demokratik… Hep “iyi” şeylere değil, “kötü” olana da sahne olmasını istiyoruz, “kötü” derken, sanatın ve sanatçının kötü örneklerine. Bunu nasıl seçeceğiz, onlar mı bizi seçecek, bilmiyoruz.

“AÇIKÇASI, BURADAN KİMSENİN 'İZLEYİCİ' SIFATIYLA KALMASINI İSTEMİYORUZ VE KATILIMCI OLMALARI KONUSUNDA ONLARI YÜREKLENDİRİYORUZ, ZİRA BU BİZİM İÇİN SON DERECE ÖNEMLİ.

Image

Loading’in arşiv tutma ve bellek oluşturma gibi bir motivasyonu var. Arşivle ilgili çalışmalarınız ve detayları neler?
2000’lerden gelen bir bellek var kayda alınmamış, daha doğrusu tasnif edilmemiş, elbette bazı kayıtlar var, ama farklı noktalarda ve çok kişisel düzeylerde. İşte bu kişisel düzeyi aşağıya çekmek istedik, saklamayın dedik, getirin dedik, buradan başladık. Deniz Aktaş işte bu ivedi projeyle ilgili çalışmaya başladı, bu konuda uzmanlaşmış kurumların da desteği oldu, minnettarız.

Diyarbakır’da böyle bir oluşum kurmanın zorlukları nelerdi sizin için?
Bir kere bir oluşum kurma cümlesinin kendisi sinyal veriyordu, her şey düşmüş veyahut düşmekteyken elimizden. Bu çaba, kimileyin, kendi güncel sanat iktidarlarını kurumsallaştırmanın bir yolu olarak görüldü, yanıldılar, kurum alerjimiz vardı ve kurumdan ziyade, ona alternatif olacak bir arayış içindeydik, mekân demek daha tarafsız bir tını veriyor şimdilik… Zorluklar ise hep vardı, hep olacak, buna takılmamak lazım. Böyle bir şeye girişmişken, önümüzde ne gibi engeller olabileceğini öngörmüştük, bunları çözerek işe başladık.

Loading’i oluşturan ekibin projelerinden ve yaptıklarından kısaca bahsedebilir misiniz?
Şener Özmen ABD’de, International Studio & Curatorial Program (ISCP)’daki stüdyo deneyiminden sonra, Ekim ayında yine New York’taki Elizabeth Foundation of The Arts’da (EFA) stüdyoya yerleşti ve çalışmalarını orada sürdürüyor. Erkan Özgen’in Wonderland videosu, iyi bir komşu başlığıyla başlayan 15. İstanbul Bienali’nde gösteriliyor. Cengiz Tekin’in hem Türkiye’de hem de yurtdışında sergileri devam ediyor, Deniz Aktaş’ın da öyle.

Loading’in şimdiye dek izleyicisiyle kurduğu ilişki nasıl?
Açıkçası, buradan kimsenin “izleyici” sıfatıyla kalmasını istemiyoruz ve katılımcı olmaları konusunda onları yüreklendiriyoruz, zira bu bizim için son derece önemli. Loading’in ana arterlerinden biri de katılımcı bir proje olması ve sürdürülebilirliği teşvik etmesi.

Açılış etkinliği olarak Heba Y. Amin’in video gösterimini ve bienal sunumunu seçmenizin geri dönüşleri nasıl oldu?
Evet, tabii ki, eş zamanlılık önemliydi, yani sonuçta “paket” programlarla mesafe alamayacağımızı daha önce Diyarbakır’da gerçekleştirilmiş pratiklerden biliyoruz. Heba Y. Amin’in çalışması, üzerine çokça konuşabilecek bir sese sahipti, bizim sesimize ses veriyordu. Bu sebeple, daha yakın bir mesafeden izlemiş olduk. 

Ekip olarak nelerden besleniyorsunuz, neler dinliyorsunuz, size neler ilham veriyor?
Sanırım birbirinden çok farklı beslenme kaynaklarımız var ve bu rutini kırıyor. Medyumlar aynı olsalar bile, anlatım dili derin farklılıklar gösteriyor. Geçenlerde Şener Özmen’le konuşuyorduk, söz arasında şöyle bir şey söyledi; “Buradan bakınca, Ortadoğu’da sanat adına yapılan her şeyin yanlış olduğunu görüyor insan ve buna aldırış etmekle, gülüp geçmek arasında sıkışıp kalıyor.” Kim bilir ne gördü de böyle söyledi? Evet, şu sıra Loading’de Iggy Pop dinliyoruz ve bunu zorunlu kılıyoruz.

Bulunduğunuz coğrafya sizin çalışmalarınızı nasıl etkiliyor?
Sanırım artık etkilemiyor, yani hep etkilediği –ve hep dile getirildiği üzere– tarzda etkilemiyor. Başka bir evreye geçtik sanki ama tam emin de olamıyor insan. 

ÖNCEKİ Ortama yaraşır posterler yaratma tutkusu: Le Gig Poster?
Bu yazıyı paylaş