2013'ün En İyi Albümleri Top 10

Bu yazıyı paylaş
İçerik

2013'ün En İyi Albümleri Top 10

İllüstrasyon: Sadi Güran
ÖNCEKİ 2013'ün En İyi Müzikleri SONRAKİ 2013'ün En İyi Yerli Müzikleri

Ve yılın "En İyi Müzikleri"nde Top 10 listemiz... 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

10. Forest Swords – “Engravings” 
Deneysel ambient dub, gitar dokunuşları ve yenilikçi fikirler eşliğinde hiç bu kadar anlam kazanmamıştı. İlk albümüyle dikkat çeken İngiliz müzisyen Matthew Barnes, Engravings ile omuzlarda. J.H.D.
"Thor's Stone"



 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

9. Savages – “Silence Yourself”
Baştan sona ciddî bir gaddarlık sergileyen Silence Yourself, gitarlara ve gri tonlarına hasret kalmış post-punk âşıkları için geldi. Grubun ilk albümü baştan sona sert ve keskin bir kararlılık sergiliyor ve Jenny Beth’in şarkıları yırtan sesi, tertemiz ve kemirici bir müziğin üzerinde tedirgin edici bir atmosfer yaratıyor. L.A.
“Marshal Dear


 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

8. Fuck Buttons – “Slow Focus”
Savaşa gidermişçesine bangır bangır davullarla başlayan üçüncü Fuck Buttons albümü, bir hayli yoğun elektronik katmanlarla dinleyicisini kolaylıkla esir alabiliyor. Karanlık ama bir o kadar da hareketli Slow Focus, bol tekrar ve ağır ağır gerçekleşen değişiklikler üzerine kurulu. Kimi zaman ruhunuzu emdiğini hissetseniz de dinlemekten kolay kolay vazgeçilebilecek bir albüm değil Slow Focus. C.K.
“The Red Wing


 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

7. John Grant – “Pale Green Ghosts”
Yılın en iyi ayrılık albümü. Onu sahibi dışında kimsenin yapamayacağını ilk notadan son notaya dek haykırıyor; alışılmışın dışındaki geçiş ve parça içi kombinasyonlarıyla ayağınızın altından halıyı kaydırıyor fakat yere sapasağlam basıyor. 80’ler synthesizer estetiğini günümüze stil sahibi ve kara bir komedi edasıyla yedirme merakı olanlar için geliyor. E.S. 
”Vietnam”


 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

6. Darkside – “Psychic”
Nicolas Jaar’ın iyi bir elektronik müzik sanatçısından, deha seviyesine geçiş yaptığı bir albümle karşı karşıyayız. Dave Harrington’ın melodik gitar rifflerinin üzerine, Jaar’ın synthlerini kusursuzca yerleştirdiği albüm, bizleri hiç bitmesini istemediğimiz bir yolculuğa çıkartıyor. İkili, gitar ve elektronik müziğin aslında birbirlerine ne kadar yakıştıklarını hatırlıyor. E.B.
“Paper Trails”


 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

5. James Blake – “Overgrown”
James Blake’in ilk albümünden aşina olduğumuz kırılgan müziği, yeni keşiflerle birlikte Overgrown’da biraz daha farklı bir kimliğe büründü. Dokunaklı vokal melodileri ve harika synth tonlarında çok büyük değişiklikler gözlemlenmese de şarkı yapılarının ilk albüme nazaran daha dinamik olduğu aşikâr. Brian Eno ve RZA gibi isimlerin konuk olduğu albümde fazlasıyla akılda kalıcı şarkılar yer alıyor. C.K.
“Digital Lion


 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

4. My Bloody Valentine – “mbv”
Bekleye bekleye bir hâl olduk, ama sonunda hayalimizdeki distorsiyonla kucaklandık! Efsanevî shoegaze grubu My Bloody Valentine'ın 22 yıldır beklenen albümü mbv çıktığı gece interneti talan ederken, onlarca seveninin de sinirlerini harap etti, ama sonunda elektrogitara bir ağıt gibi işlenmiş, aradaki zamanı bir kalemde silen bir albüm kondu kucağımıza. Albümde ilk olarak karşımıza o yoğun, yankılı gitarlar, sonra grubun elinden çıkabilecek en tatlı pop şarkıları, kapanışta da sertleşen, daha önce duymadığımız sürükleyici ritimler geliyor. Kalabalığın içinde kaybolan, tiz ve kibar vokaller, insanın üstüne yağmur gibi yağan dolgun gitarlar, grupla özleşdeştirilen öğelerin hepsi mevcut. Sesi açtıkça da her şey netleşiyor, kasıtlı gariplikler, anlık detaylar özlemi ilaç gibi yatıştırıyor. LA.
 “In Another Way

 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

3. Kurt Vile & The Violators – “Wakin on a Pretty Daze”
Hafif tınılı lo-fi kayıtlarıyla karşımıza çıkan, sonrasında ise tam teçhizatlı stüdyolara taşınan Kurt Vile, sadık eşlikçileri The Violators’ı da yanına katarak yılın harikalarından birine imza attı: Wakin on a Pretty Daze. Yine birbirine mutlu bir şekilde eklenmiş melodik gitarlar, acayip dünyalara dair komikçi hikâyeler, akıp giden yarı bezgin vokaller… Kısacası Kurt Vile’a dair sevdiğimiz her şey bir kez daha karşımızda! Hem de şimdiye dek duyduğumuzdan daha “sağlam”, hattâ tâbiri caizse, “yerini yurdunu bulmuş” bir halde... S.M.
"Feel My Pain"


 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

2. Arcade Fire – “Reflektor”
Kendini baştan yaratmak, yenice yerlere yönelmek her zaman iyi midir? Galiba değil. Bir grubun en iyi yaptığı şeyi bilip, onu yapmaya devam etmesi ise her zaman çok etkileyici. Arcade Fire kendini baştan yaratmanın altından muazzam bir başarıyla kalkacağını çok iyi biliyor. Grubun kendini onu çevreleyen tüm sınırlardan özgürleştirdiği bir kayıt Reflektor. Yerelliği evrensel boyutta ifade edebilen bir müziğin baş döndürücü etkisi altındayız. Arcade Fire müzik evreni içinde kendine kocaman bir alan açıyor ve disko ritimlerini yetişkin rock müziğiyle buluştururken öyle bir ince eleyip sık dokuyor ki, ortaya çıkan sonuç önümüzdeki günler ve aylar boyu “büyük”lüğünü koruyacak seviyede. Derinlere çalışan bir pist müziği… İnsanı hoplatırken duygu yüklemesini de ihmal etmiyor. Bu dans esnasında kafayı dağıtmaktan ziyade daha iyi odaklarken bulmanız olası. Albümün ikinci yarısı ise ev sahibi partiden hiçbir şey demeden odanıza çekilerek kendi başınıza dinlemeyi yeğleyeceğiniz bir alacakaranlığa çekiliyor. Dinledikçe size açılan, dinledikçe ruhunuzu daha sıkı tutan albümler kalıcılığını garantiler. Tıpkı Reflektor gibi. E.S. 
“Reflektor”


 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Image

1. Yo La Tengo – “Fade”
90’lara karşı bir zaafımız vardı hep. 90’lardan dönüş yapan birçok grubun yeni albümünü de belki bu sebeple nesnel değerlendiremedik yeri geldiğinde. Bir nevi itiraf diyelim buna... Ama bu yılın başında yayınlanan, 90’ların en kendine has üçlüsü sayılabilecek ekibi Yo La Tengo’nun 13. albümüyle ilgili düzeceğimiz, yazacağımız her türlü iltifatın arkasındayız. Fade yıllardır yaptığını yapmaya devam eden bir ekibin, değişmemenin, bazı temel dürtü ve hislere sadık kalmanın, güven ve sevginin ödülünü aldığı bir albüm. 1986 yılından bu yana bir arada olan bir grubun 28 yıl sonra şarkı yazarlığının doruklarına çıkması ister istemez sizi müziğe dair umutla dolduruyor. Hani bazı albümler vardır, her parçası iyidir, boş yoktur, o kadar ki her albümdeki her parçanın adını bilirsiniz. Hattâ parça sıralamasını bile ezbere söylersiniz... Bunu yaptırabilen de çok az albüm olduğunun da farkındasınızdır. İşte Fade de böyle bir albüm. Baştan sona ustalık, sevgi, umut, samimiyet ve zaferle dolu bir albüm. Yılın “en bütün” albümü ve biz bunu özlemişiz. J.H.D.
 “Ohm”

ÖNCEKİ avea ilan SONRAKİ 2013'ün En İyi Yerli Müzikleri
Bu yazıyı paylaş