Joshua Camp ile temalı albümler üzerine

Bu yazıyı paylaş
İçerik

Joshua Camp ile temalı albümler üzerine

Röp: Cem Kayıran
ÖNCEKİ Müzikle anlatsana: Temalı dinleyişler SONRAKİ Yeni bir gün doğuyor: Cold Cave

One Ring Zero’nun Joshua Camp’ine temalı albüm yapma deneyimleri üzerine birkaç soru sorduk. 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Müziğinizle ilk olarak Joshua diğer grubu Chicha Libre’yle İstanbul’a geldiğinde tanışmıştım. Bana Planets isimli albümünüzü vermişti. Güneş sistemi hakkında bir albüm yapma fikri çok hoşuma gitmişti. Albüm canlı performanslarda nasıl duyuluyor? Genel olarak konserlerinizde albümlerinizdeki temaları da düşünüyor musunuz?
Albümlere konserlerde nasıl yaklaştığımıza geçmeden önce Planets’teki konsepte nasıl ulaştığımızla ilgili biraz bilgi vereyim. 2006 yılında Plüton’un cüce gezegenliğe indirilmesiyle ilgili basında çok fazla haber çıkıyordu. Bunun bir One Ring Zero şarkısı için harika bir konu olduğunu düşündüm ve "Pluto" isimli şarkının demosunu kaydettim. Şarkının sözleri International Astronomical Union, yani bizim adımıza neyin gezegen neyin "buz birikintisi" olduğuna karar veren kuruluşun bakış açısıyla yazdım. Michael şarkıyı çok beğendiği ve tüm albümü gezegenler hakkında yapmayı önerdi. İkimiz de klasik müzik eğitimi almış müzisyenler olduğumuz için Gustav Holst’un 1909’da yazdığı "The Planets" senfonisine bir hayli aşinayız. Holst’un eserinin 2009’da 100. yılı olması sebebiyle yeniden popüler hâle gelmesiyle de bunun mükemmel bir zamanlama olduğunu düşündük.

Albüm canlı performanslarına gelecek olursak, tüm albümü yalnızca birkaç kez canlı olarak çalabildik. Genelde stüdyoda yalnızca Michael ve ben, canlı performanslarda beş kişilik bir grup olarak çalıyorduk: Trompet ve klavyelerde Ben Holmes, basta Ian Riggs ve dauvllarda Timothy Quigley ile. Albümün tamamını New York’taki American Natural History Museum’un içinde yer alan Hayden Planetaryumu’nda çalma şansına eriştik. Harika bir konserdi! Her gezegen için farklı görsellerimiz vardı ve hepimiz uzay kıyafetleri giyiyorduk. Ama genelde “tematik” albümlerimizin tamamını çok ender çalıyoruz.

Yeni müzik yazma aşamasında tınının yerine konsepti mi daha çok düşünüyorsunuz? Bu ikisi arasında bir bağ oluşturmanız nasıl gerçekleşiyor?
One Ring Zero’nun ilk günlerinden beri tiyatrocularla, koreograflarla, film yapımcılarıyla birlikte çalışıyor ve besteler yapıyoruz. Bu yüzden daha geniş bir yapıya uyacak şekilde yazmak her zaman bizim işleyişimiz dâhilinde olan bir kısım. Tınımız teremin, claviola, tiyatro orgları ve diğer havalı olmayan, dışlanmış ve garip enstrümanlara olan sevgimizden geliyor. Bu her zaman grubun sadık kaldığı bir bakış açısı olmuştur. Aynı zamanda garip ritimler ve minor melodik modları (Türk müziğinde fazlasıyla olduğu gibi) da çok seviyor ve bunlar da müziğimizde yer buluyor.

Tematik bir albüm hazırlarken muhtemelen çok fazla araştırma yapmanız gerekiyordur. Bize biraz albüm için konsept belirleme sürecinizden bahseder misiniz?
Planets albümü için diğer tüm tematik albümlerimize nazaran çok daha fazla araştırma yapmamız gerekti. Albümü bitirmemiz tam üç yılımızı aldı. Çünkü birçok şarkıda sürekli olarak en başa dönmeyi sürdürdük. Şarkı sözlerinin yaklaşımı ve tonu en zorlayıcı kısım oluyor sanırım. İkimizin de çok sevdiği 70’lerin progresif rock gruplarının ruhuna sahip bir albüm yapmak istiyorduk ama bir yandan albümün gösterişli ve abartılı olmaması gerekiyordu. Bilimsel gerçeklere değinmek istiyorduk ama bunu da çok fazla terim kullanarak ya da basit bir şekilde yapmamalıydık. İyi bir arkadaşımız olan yazar Rick Moody bize "Uranus" şarkısının sözlerini yazdı ve söz yazımı konusunda takip edilecek güzel bir örnek vermiş oldu. Birçok kez sözleri yeniden yazmamız gerekti ama bu ekstra çalışma işe yaradı sanırım.

Bir diğer taraftan da 2011 albümümüz The Recipe Project araştırma açısından çok daha kolaydı. 10 ünlü şefe bize yemek tariflerini vermelerini söyledik ve sonrasında onları kelime kelime müziğe çevirdik. Araştırmamız yemek tariflerini uygulamaktı, yani çok lezzetliydi! O albümdeki en zor görevimiz tarifleri müziğe nasıl oturtacağımızı bulmaktı.

İkinizin müzik dışında da çok fazla ortak ilgi alanı olduğu ortada. Örneğin ikinizde bilimle ilgileniyorsunuz belli ki. Boş zamanlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
Bilim, bizim nerdy görünüşümüzle çok iyi örtüşüyor gibi düşünüyorum ve bu sebeple evet, ilk albümümüzden beri bilim bir şekilde ortalıkta var. Ben genellikle daha folklorik müzikler yaptığım diğer gruplarım Chicha Libre ve Litvakus’la meşgul oluyorum. Michael nasıl olduysa, bilimle ilgili şarkı yapma fikrini biraz daha ileri götürdü. Şu anda, çocukları doğal dünya hakkında bilgilendirmek için yaptğı Songs for Unusual Creatures (Alışılmışın dışında yaratıklar için şarkılar) isimli bir serisi var.

Şu sıralar yeni şarkılarla uğraşıyor musunuz? Bize biraz ipucu verir misiniz?
Şu an herhangi bir albüm planımız yok ama eğer doğru fikir gelirse kesinlikle üstüne düşeriz. Belki Türkiye’ye doğru seyahat etmekle ilgili şarkılar yazarız. Oraya gelip size konser vermeyi çok isteriz!

ÖNCEKİ Müzikle anlatsana: Temalı dinleyişler SONRAKİ Yeni bir gün doğuyor: Cold Cave
Bu yazıyı paylaş